İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Ezber bozucu, rahatsız edici bir yazı!

Ezber bozucu, rahatsız edici bir yazı!

17 Şubat 2008. Bu tarih önemli... Bu tarih, iki milyon nüfuslu Kosova'nın, bağımsızlığını ilan edip Avrupa'nın 49. devleti olmasının tarihi değil sadece. Aynı zamanda 21. yüzyılı şekillendirecek "yeni Soğuk Savaş"ın ve yeni çatışmaların başlangıç tarihi. Etkileri çeçenistan'dan Abhazya'ya, Kıbrıs'tan dünyanın bir çok bölgesinde bağımsızlık özlemleriyle yanıp tutuşanlara kadar ulaşacak yeni çatışmaların başlangıç tarihi. Merkez güçlerin bölgesel projeleri için üzerinde tepinecekleri masum toplumların yaşayacağı yeni trajediler için de bir başlangıç.

Bazı okuyucular, Kosova'nın bağımsızlığı hakkında neden yazmadığımı soruyorlar. öncelikle kasıtlı bir durum değildi. Şartlar elvermedi. Ama zorlamalıydım ve Kosova konusunu bütün detaylarıyla tartışmalıydım. çünkü Kosova'nın bağımsızlığı, sadece benim değil, yakın çevremizde olan her gelişmeyi dikkatle izleyenlerin bütün boyutlarıyla tartışması gereken bir örnek.

Bu cümlelerin yanlış anlaşılacağını biliyorum. Kosova'nın bağımsızlığına karşı olmakla suçlanacağım. Duygusal destek verenlerin öfkesine ya da kırgınlığına maruz kalacağım. Ama peşinen söyleyeyim; öyle değil!

Bosna trajedisinden, bazı Avrupa ülkelerinin ve uluslararası kurumların suç ortağı olduğu soykırımdan sonra benzer bir senaryo Kosova'da denendi. Dağılan/dağıtılan Yugoslavya'nın yerine Sırp milliyetçiliğini temel alan, etnik temizlik üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan Sırp planları hüsranla sonuçlandı. Kendi hezimetlerinin yanı sıra, ayrılmak isteyenlere çok ağır bedeller ödettiler. Bosna'da yüz binlerce masum insan hayatını kaybetti. Srebrenica gibi 21. yüzyılın soykırım örneği yaşadı Bosna ve dünya.

Kosova, Bosna kadar olmasa da, ağır bedeller ödedi bugüne gelmek için. Sırp saldırıları yüzünden on binden fazla insan hayatını kaybetti. Dört bin kişi hala kayıp. ABD ve NATO'nun yaklaşık seksen günlük saldırıları olmasaydı belki de Srebrenica benzeri soykırım örneklerini yaşayacaktık.

Bu yüzden, Bosna'nın bağımsızlığı gibi, Kosova'nın bağımsızlığı da bu ülkenin insanları tarafından duygusal olarak desteklendi, desteklenmeli de. Bu hepimiz için böyle. Balkanlar'da bir Müslüman ülkenin daha ortaya çıkması gibi bir algılama, Türkiye kamuoyunda geniş sempati ile karşılanıyor. özellikle yüzyıllara dayanan Osmanlı ortak mirası söz konusu iken…

Ancak bütün bunlar olayın sadece bir yüzü. Kosova'nın bağımsızlık hakkı bir tarafa, bağımsızlığın etkilerini ve sonuçlarını sorgularsak muhtemelen yanlış anlamalar olacaktır. Bunu göze alma pahasına bazı şeyleri not etmeyi yine de yararlı görüyorum. Bağımsızlık ilanının, Kosovalılara değil, dünyaya etkileri nasıl olacak?

17 Şubat 2008'in aslında çok önceden başlayan "yeni Soğuk Savaş"ın gerçek tarihi olarak nitelememin sebepleri var. Olayı sadece Kosova'nın beklentileri çerçevesinde değil de, dünyanın içine sürüklendiği gerilimle birlikte ele alırsak eminim bunları hepimiz göreceğiz. Rusya lideri Vladimir Putin'in "neden Kuzey Kıbrıs'ı kırk yıldır tanımıyorsunuz, utanın!" diyerek Avrupa ve ABD'ye şiddetle tepki vermesi, Güney Osetya ve Abhazya için benzer senaryolardan söz etmesi, ABD'nin yakın müttefiki Gürcistan'ı köşeye sıkıştırma işaretleri vermesi, hatta Bask ve Kuzey İrlanda gibi sorunları bile ima etmesi boşuna değil.

Kosova'nın bağımsızlığı, uzun süredir üstü örtülen dünyanın bazı bölgelerindeki bağımsızlık özlemlerini bugüne taşıdı. Batı'nın kendi bölgesel projeleri için bir çok toplumu bağımsızlığa ulaştırırken düşmanları için bunu engellemesinin verdiği çifte standart, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra şiddetlenen küresel çatışmayı daha da derinleştirecek.

ABD, Avrupa, NATO gibi transatlantik eksenin yeni dünya tasarımına yönelik itirazlar bundan sonra çok daha sesli olacak. Rusya, çin ve Batı ekseninin tasarımlarından huzursuzluk duyanların boş durmayacağı, bazı bölgelerdeki çatışmaları teşvik edeceği bilinmeli. Balkanlar'da aldığı yenilginin faturasını Kafkaslar'da ödetmeyi deneyecek. Abhazya ve Güney Osetya üzerinden. Hatta Kuzey Kıbrıs'a yönelik politikaları bile bundan etkilenebilecek. Ancak ABD ve AB buna karşı çeçenistan'da kendini gösterecektir. Bu haliyle Kosova'nın bağımsızlığının domino etkisi yapabileceği, enerji ve küresel kamplaşmaya dönük çatışmaların daha da şiddetleneceği söylenebilir. Soru şu: Bu çatışmalar bizi nasıl etkileyecek? Küresel krizin merkezinde yer alan bizler bunu iyi düşünmeliyiz. Fırsatlar kadar büyük kayıplarla da karşılaşabiliriz.

"Olsun, bu çatışmada hep biz kazanıyoruz, bizim desteklediğimiz bölgeler kazançlı çıkıyor" gibi bir bakış açısı burada galip gelebilir. Nihayetinde güçler çatışmasının böyle bir sonucu da var.

Ancak "Yugoslavya modeli"nin Ortadoğu'da nasıl da denenmeye çalışıldığını hatırlamalıyız. Irak örneğinin bölgemizde bir çok ülkede denenmek istendiğini, parçalanma senaryoları ile bir gün yüzleşeceğimizi. "22 ülkenin değişeceği" söylemlerini bir kez daha düşünelim.

Balkanlar'daki güç mücadelesi ile bölgedeki Müslümanların trajedilerini, bağımsızlık tutkularını birbirine karıştırmayalım. 51 ülkenin Kosova'nın bağımsızlığını tanımasının, ilk tanıyan ülkenin ABD olmasının nedenlerini ve yansımalarını iyi analiz edelim. Mikro projelerin Balkanlar'daki gibi Müslüman ülkelerde de uygulanmasının önüne geçmek mümkün olabilecek mi? Veya Kosova, gerçekten bağımsız olacak mı? Bir garnizon ülke mi olacak? Bunları da düşünelim.

Ben Kosova'nın bağımsızlığını heyecanla karşılıyorum, gönülden destekliyorum. Ancak madalyonun diğer tarafının da görülmesinde, dünyanın nasıl bir çatışma içinde olduğunun iyi algılanmasında, sürecin bize ve çevremize nasıl yansıyacağına dikkat edilmesi gerektiğinde ısrar ediyorum. Bu yüzden Kosova'nın bağımsızlık tarihini yeni Soğuk Savaş'ın başlangıç tarihi olarak not ediyorum. Yakında bir çok bölgede çıkacak sıcak çatışmaları şimdiden bekleyelim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi