Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Minarenin ucu...

Minarenin ucu...

Başka bir ülkede kaos manasına gelebilecek bir yapıya; 4 farklı resmi dile sahip 26 Kantondan oluşsa da, istikrarlı ve müreffeh bir ülke olan ve bu sebeple bir konsensus ya da ahenk devleti olarak tanımlanan İsviçre'de yapılan referandumla minareli cami yapımına yasak getirilmesi, ilgi çekici bir gelişme.

İsviçre, doğrudan demokrasi denilebilecek ve dünyada benzeri olmayan bir sistemle yönetiliyor. Sistemin özelliği gereği, kafasına esen vatandaşlar -yeteri kadar imza toplayabilirlerse tabii,- herhangi bir konuyu referanduma götürme hakkına sahipler.

Minareli cami meselesi de aslında böyle bir girişim sonunda referanduma sunuldu ve anlaşılan minare taraftarları kendilerini yeteri kadar anlatamadığı ya da karşı taraf daha baskın çıktığı için böyle bir sonuçla karşı karşıya kaldık.

Müslümanların ülke genelinde sahip olduğu, çoğu değişik amaçlarla yapılmış binalardan dönüştürülüp cami olarak kullanılan binalar yerine, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, mecburen estetik kurallara uyularak yapılacak minareli camiler, kültürler mozayiği olan İsviçre açısından ciddi bir zenginlik olabilirdi halbuki.

Dünya tarafından merakla izlendi minareli cami referandumu ve çıkan netice de genel olarak eleştirilere muhatap oldu. Eleştirilerin yoğunlaştığı nokta da, inançla ilgili hususların referandum konusu yapılmasının yanlışlığı idi.

İsviçre'de bundan böyle minareli cami yapımının yasaklanması böyle bir neticeyi beklemediği anlaşılan ülkenin federal yönetimini de zor durumda bırakmış durumda.

Özellikle İslam aleminden gelen 'paralarınızı İsviçre bankalarından çekin' taleplerinin, küresel kriz ve gizli hesap sisteminde açılan gedikler sebebiyle, ekonomik açıdan kısmi bir kırılganlık yaşayan ülkede daha da olumsuz neticelere sebebiyet vereceğinden endişe eden yönetim, bu işin üstesinden gelmenin yollarını arıyor gibi.

İsviçre'nin doğrudan demokrasisi, belli noktalarda parlamenter demokrasiye dönüşme eğiliminde ve bu, hükümete minare yasağının uygulanmaması için bir imkan sunabilir.

Hemen herkesin canını sıkan meselenin mevcut İsviçre Hükümeti tarafından halledilip halledilemeyeceğini, önümüzdeki günler gösterecek.

Bu ülkedeki Müslümanların, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmeleri de sözkonusu.

İsviçre'de meydana gelen ve düzeltilebileceği hususunda ümit besleyebileceğimiz olumsuz gelişmenin ürkütücü yanı ise, meselenin burada kalmama ihtimali...

Avrupa'da yükselen sağla birlikte, milyonlarca Müslümanın hayatını daha da zorlaştıracak başka ve daha da Kabul edilemez gelişmelerin yaşanmayacağının pek bir garantisi yok çünkü.

Müslümanların birçok açıdan sınırsızmış gibi gözüken özgürlüklere sahip olabildikleri Avrupa ülkelerinin bazılarında, şimdilik mevzi olarak var olan bazı olumsuz girişimlerin, yayılma istidadı göstermeye başladığını söyleyebiliriz.

Bu durumda, başta idarecilerimize ve özellikle de Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına büyük vazifeler düşüyor.

İsviçre'de meydana gelen bu son gelişme, oldukça üzücü. Ama, laf aramızda, yasal bir dayanağı olmamasına rağmen başörtüsü yasağı uygulanan ve farklı liselerden mezun gençlerin üniversiteye girişte eşit haklara sahip olmasının, -hem de yüksek yargı tarafından- eşitsizlik olarak yorumlanabildiği bir ülkede, İsviçre'deki Minareli Cami Referandumu'nun neticesi ile ilgili yorum ve eleştirileri izlemek, ilgi çekici bir durum, emin olun...

Özellikle de yasak yanlısı tutum ve davranışlarıyla tanınan bazılarının gayretleri, nerdeyse gözlerimizi yaşartacak seviyede...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi