Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bu genişlik öldürecek beni...

Bu genişlik öldürecek beni...

Kusura bakmazsanız, bugün de ‘Nah alırsınız’ olayından, yani saygın ve değerli bir anayasa hukuku profesörü olan kıymetli Erdoğan Teziç’ten devam etmek istiyorum.

Konunun, Cumhuriyet savcılarını ilgilendiren boyutunu önceki gün yazmıştım...

Hani, Erdoğan Teziç sanılan konuşmacı (‘lan’lı ‘lun’lu ifadelerinden vazgeçtik), açıkça darbe övgüsü yapıyor, müstakbel Cumhurbaşkanı’na (yani Gül’e) ‘suikast iması’nda bulunuyordu ya...

Bu durum, ciddi devletlerde (muhtemelen) ‘soruşturma konusu’ olur.

Ne ‘muhtemelen’i, mutlaka soruşturma konusu olur.

Mezkur konuşma günlerdir internet sitelerinde dolaşıp duruyor...

Lakin, meraklı bir Cumhuriyet savcısı çıkıp da, ‘Bu nedir?’ diye sormuyor.

Neyse, bugünkü konumuz, cumhuriyet savcılarından daha ‘meraksız’ bir görüntü sergileyen Türk entelijansiyası...

Haberi okudunuz...

Bolu İzzet Baysal üniversitesi’ni ziyaretinde Başbakan’ı karşılamayarak ayıp eden, ayıp etmekle kalmayıp ‘üniversiteler, Atatürkçü düşünceyi özümsemiş laik cumhuriyet ilkelerinin yer bulduğu kurumlardır’ diyerek cari icraatının üzerine tüy diken eski rektör Yaşar Akbıyık, o ‘saygısızlığı’ YöK Başkanı Erdoğan Teziç’in emriyle, daha doğrusu baskısıyla yapmış...

Görüyorsunuz değil mi?

Bize hep ‘saygın’, ‘ilkeli’, ‘eğitimden başka bir şeyi düşünmez’ yüzüyle görünen Teziç’in, müdahale alanını nasıl da geniş tuttuğunu, siyasetçilere karşı nasıl da kıyıcı bir bürokrata dönüştüğünü/dönüşebildiğini görüyorsunuz değil mi?

öyle ya...

Teziç’in tavsifiyle, iki tür iktidar vardı.

Devlet iktidarı...

Parlamento iktidarı...

Devlet iktidarı, son zamanlarda, parlamento iktidarı karşısında gerilemişti; daha doğrusu devlet iktidarı ‘demokrasi’ kulvarına itilmişti. YöK Başkanı da, bu ‘zaaf görüntüsü’nü ortadan kaldırmak için ‘siyasetin istiskali’ne varacak bazı (özel) davranışlar sergiliyordu; yani, durumdan vazife çıkarıyordu.

Herhalde bunu yapmaya çalışıyordu...

İkinci ‘haber’, Gazi üniversitesi öğretim üyesi Prof. Tahir Hatipoğlu’ndan...

Diyor ki Hatipoğlu, ‘YöK eski Başkanı Teziç, halen görevinin başındaymış gibi, bazı rektörlere talimatlar yağdırıyor...’

Hatipoğlu, anayasa değişikliğini takmayarak açıkça suç işleyen 23 rektörü kastediyor.

Bunlar, hem anayasa suçu işliyorlar, hem de ‘hukuk yokmuş gibi’ davranmayı büyük bir ustalıkla sürdürüyorlar.

Alın size bir ‘soruşturma konusu’ daha.

Tabii, beni daha çok, Teziç’in bizden gizlemeyi başardığı yüzü ilgilendiriyor.

Nasıl da ‘saygın’, nasıl da ‘ölçülü’ biri izlenimi uyandırmıştı ilk zamanlar. Nasıl da yerini dolduruyordu.

Nihayet meseleleri ‘hukuk’ zemininde tartışabileceğimiz bir YöK Başkanı’na kavuşmuştuk. Gürüz hadisesinden sonra böylesiyle karşılaştığımız için şanslıydık.

çünkü, Teziç, sadece Galatasaraylıların ‘Erdoğan abisi’ değildi. Demokratik görüşleriyle temayüz etmiş saygın bir anayasa hukuku profesörüydü ve yıllardır üzerinde çalıştığı ‘anayasa taslağı’ gelmiş geçmiş taslakların en iyisi, en muteberi, hatta en siviliydi.

Bu Teziç gitmiş, biraderlerle oturup mahalle kabadayısı ağzıyla ‘suikast geyiği’ yapan bir başka Teziç gelmiş.

Kimse oralı değil.

Ben de, Türk entelijansiyasının bu genişliğini anlamıyorum işte...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi