28 Şubat tarihin çöp sepetinde
İstanbul, I. Cihan Harbinden sonra işgal de gördü. Daha başka vilayetler de. İşgalciler, Şehzadebaşı’nda karakol basıp uykudaki bir manga erimizi şehit etmek dahil bir çok kötülük işlediler. Fakat işgal kuvvetleri mâbedlerimizi yıkmaya-yakmaya kalkmadılar. Kirletmediler. Levhalarını yerinden sökmediler. Kitabelerini murçlarla kazımadılar. Bunları tek parti faşizmi yaptı. Sultanahmet gibi dünya kültürüne mal olmuş bir benzersiz camiyi bile asker koğuşu haline getirdiler. Atlar camiyi kirletti. Ayasofya’nın minarelerini yıkmaya teşebbüs ettiler. Anlatmakla bitmez.
Bu zihniyetin son affedilmez suçu 28 Şubattır. O 28 Şubatta en kanlı darbelere denk baskılar uygulandı. Şu sütunlardaki hürriyetlerimize kadar uzandılar. Facia çapındaki ihanetleri ise şimdilerde ortaya çıkıyor. Camileri bombalamak. Bazıları hâlâ inanmıyorsa ahmaklığındadır. Daha başka hangi vesika o göremeyen gözlere uzatılsın? Fatih ve Beyazıt Camilerini kimlerin bombalayacağı sicil numaralarına varıncaya dek ortaya dökülmüş vaziyette Camileri bombalayarak, yakıp-yıkmayı işgalci düşman askerleri bile düşünmediler.
Fakat -hâşâ- Türk askeri değil, o ocağa nasılsa sızmış darbe vebasıyla malûl cuntacılar, bunu düşündüler. Hayır düşünmediler, eylem için fırsat kolladılar. Çünkü onlar, bu milletin halis pınarlarından değil sahte ideolojilerden besleniyorlardı. Aynı zihniyet 27 mayıs darbesini yapıp bir Başvekille iki vekili asmış. Fakat baskıyı orada bırakmayarak bu darbeyi bayram yapmıştı. Şimdiki nesiller bilmezler. 1960-80 arası Türkiye, içi kan ağlayarak bu ihanet bayramını kutlamıştı.
Kendilerini seçkinler seçkini bir havas zümre, halkı güdülmeye mahkum sürü olarak gören bu zorba zihniyet, kim iktidara gelirse gelsin asıl iktidar olarak perde arkasında etkisini daima devam ettirdi. Müesseseler onun elindeydi.
Ama büyük atalar ne güzel demiş, son gülen iyi güler. Şimdi ağlaşıyorlar. Bu zihniyet, hiçbir zaman böylesine zavallı duruma düşmedi. Tarih, onlardan hesap soruyor. Bin yıl süreceği iddia edilmiş maskara bir darbe 10 yıl sonra çöktü.
28 şubat çöplükte.
Çöpçülere tavsiyemiz ağızlarına-burunlarına maske taksınlar.
...
SAMİ ÖZEY
Ballı gün dostları, sayın Enver Ören’i terk ederken, bazıları icraya bile verirken o kriz zamanlarındaki toplantılarda sağduyulu bir insan, söz sırası kendine geldiğinde ayağa kalkıp İhlas’ı ve O’nun bânisini o kadar özden anlatıyordu ki o dar anlayışlar dışındaki bu konuşmacıyı takdir etmemek mümkün değildi. İhlas’ın sanki gönüllü elemanı bu adamı hiç unutmadım. Bize öyle geldi ki samimiyet onun hücrelerine sinmiştir. Bu vasıftaki bir kalem erbabının ufku gözlerken bordasında Türkiye yazan ihlas gemisine atlamış olmasını tebriklerle karşılıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.