Rahim Er

Rahim Er

Darbeler fırsatçı azınlıkların isyanıdır

Darbeler fırsatçı azınlıkların isyanıdır

12 Eylül darbesi 32, darbe mahsulü ‘82 Darbe-i Esasisi 30 Yaşında. “Darbe-i Esasi” nedir? dediğinizi duyar gibiyiz. Haklısınız. Öyle bir isim de tamlama da yok. Türiye’de ilk anayasa 1293/1876 tarihini taşır. İsmi Kanunu Esasi’dir, Esas Kanun. Oradan mülhem bir hiciv yaptık.
İşin garabetine bakınız ki bugün artık solcu, sağcı, liberal, muhafazakâr vs.12 Eylül darbesine, darbenin müsebbipleri cuntacı paşalara karşı iken, o darbenin mahsulü ve o paşaların eseri bir anayasa, veya darbeyi esasi halen yürürlükte.
Anayasa, bir devlet teşkilatı kanunudur.
Aradan 32/30 sene geçmiş olmasına rağmen, o ayıplı teşkilat kanunu devlete ve dolayısyla da milletin hayatına yön vermeye devam etmekte. Anayasa Mahkemesi’nin temel hukuki dayanağı ‘82 Anayasasıdır. O ateş püskürülen paşaların bazısı toprak altında, bazısı cezai ehliyetten mahrum olacak kadar yaşlı iken dünya görüşleri iktidardadır. Halbuki, bu 30 sene zarfında en az 6 yasama ve bundan da daha fazla da hükümetler dönemi yaşandı.
Şimdi, maalesef sivil anayasaya dair son ümitler demindeyiz. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, bir şeyler yapmaya çalışıyor ama zor. Seçmen, bir partiye anayasayı değiştirecek yetkiyi vermemekle kendi kendini cezalandırdığının henüz farkında değil. Temsilcilere, aydınlara gelince. “12 Eylül darbecileri cezalandırılsın!” deyip de sıra onların imal ve inşa ettiği anayasaya gelince bin dereden bin su getirip işi yokuşa sürmelerinin mantığı olamaz. Türkiye’nin artık “dört eğilim ülkesi” olduğunu herkes kabul etmeli. AK Parti, CHP, MHP, BDP. Bu dört temayülü temsil edenlerin bu bayrak altında, bu topraklarda asgari müşterekte mutabakata vararak barış, huzur ve anlayış içinde yaşamaktan başka yolları yoktur. İnsan sesi, silah sesini bastırmalı. ‘İlla benim dediğim, başka bir şey kabul etmem!’ demek de istikbalimize darbe olacaktır. Bu inatçı tavır, milleti ve gelecek zamanları pörsük, yaralı ve yamalı bir anayasayla yaşamaya mahkum etmektir. Binaenaleyh o paşaları mazur, yaptıklarını meşru görmektir.
Bütün bunlar da aklı selime, akla ve mantığa aykırıdır. Her darbe halka hakaretti. Üstelik darbeleri, “ihtilal” diye kabul ettirmeye çalıştılar. İhtilal, arkasında halk desteğinin olduğu büyük yığınların peşinden koştuğu güçlü değişim hareketleridir. Türkiye’de hiç bir zaman ihtilal olmamıştır. Bu milletin inanç dokusunda ulü’l azme itaat esası vardır, baş kaldırmaz. Bu coğrafyada ideolojilerin kök salamamasında bu saklı gerçeğin büyük payı vardır. Hiç bir darbeci halkı peşine takamamıştır. Bizdekiler azınlık isyanlarıdır. Bir avuç menfaatperest veya maceraperest fırsatçı azınlık, darbe yapıp devlet adamı veya gençleri sipariş üzre kurulmuş utanç mahkemelerinde tiyatro vari yargılarken adına hareket ettiklerini iddia ettikleri halk, evlerinde sessiz sessiz göz yaşı döküyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi