Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

'O kadar da değil!..'

'O kadar da değil!..'

Ne demişti kökten-laikçi bir hanım?.. “Bu memlekette bizim istemediğimiz bir şeyi yapabileceğinizi mi zannediyorsunuz?” gibi bir şeydi, değil mi?

Bahsi geçen memleket Türkiye tabii ki. Ama sözkonusu ‘biz’ tabirinin kimi ya da kimleri kapsadığı konusunda, ciddi bir fikrimiz yok.

çünkü demokrasi var ise şayet ve ‘imtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitle’ isek; çoğunluk, kim olduklarını bile anlayamadığımız bir azınlığa, bu kadar da ezdirilmemeli.

Bu memlekette, izahını hiç birimizin yapamadığı, bilinen bütün kalıpların dışında işler cereyan ediyor.

Demokrasi, insan hakları, seçimler, parlamento, yasama-yürütme-yargı, Anayasa, kanun, yönetmelik... Bunlar kimsenin umrunda bile değil sanki.

Anayasa’yı değiştirebilecek çoğunluğa sahip olsanız bile işe yaramıyor belli ki.

Atanarak belli noktalara gelmiş insanlar, Milletin çoğunluğunun taleplerine kör ve sağır ama ‘bizim istemediğimiz bir şeyi yapabileceğinizi mi zannediyorsunuz?’ şeklindeki fütursuz sözlerin sahiplerinin arzu ve istekleri karşısında, hazır ve nazır durumdalar.

Anayasa’da herhangi bir yasak olmamasına ve serbest olmasını gerektiren bir de kanun olmasına rağmen, başörtüsü yasağı hâlâ sürdürülebiliyor.

Ve Anayasa’da özgürlükleri te’kit eden değişikliklerin yapılmış olması bile nerdeyse kimseyi ırgalamıyor ve hepimizin gözlerinin içine baka baka; zaten serbestiyeti amir olan kanunda, serbestiyeti sağlayacak bir değişiklik(!) yapılması gerektiğini söyleyebiliyorlar.

Derken, Anayasa Mahkemesi’ne bir parti kapatma davası açılıyor.

Son genel seçimde halkın yaklaşık yüzde 47’sinin oylarını almış olan bir partiyle alakalı olarak, hem de.

Son genel seçimlerde halkın yaklaşık yarısının oylarını almış bir partinin kapatılması girişimi, aslında akla ziyan bir girişimdir...

Batılı yorumcuların çoğunun dediği gibi: Tam bir çılgınlıktır.

Böylesi bir durumla karşı karşıya kalındığı zaman, ‘bir şey olmaz’ denilmesi gerekir normal olarak.

Ama Türkiye gündemine adeta bir bomba gibi düşen bu girişimle alakalı olarak, hiç kimse, gönül rahatlığı içerisinde, ‘bu davadan bir şey çıkmaz’ diyemiyor.

Diyemiyor, çünkü daha yakın zamanda yaşadığımız 367 olayını hatırlıyor herkes.

Gazete kupürlerinden oluşan bir iddianame ile ve mevcut hukuk sistemi sonuna kadar zorlanarak, Refah Partisi’nin nasıl kapatılabildiği de hafızalarda taze hâlâ.

Ve özellikle Refah Partisi’nin kapatılması davasında, Anayasa Mahkemesi’nin, partiyi kapatmasına engel olan bir kanun maddesini, Anayasa’ya aykırı olarak, nasıl iptal ettiği de, unutulmuş değil.

Meşhur ‘kurtla kuzu’ meselinin, hemen her zamanda geçerli olabildiğini görmek, acı bir durum.

Daha da acı olanı, akılları sıra bizlere birşeyler anlatmak için uğraşıyormuş gibi gözükenlerin, anlatmaya çalıştıklarını iddia ettikleri hemen her şeye aykırı bir şekilde davranıyor oluşları.

‘Tamam demokrasi, ama o kadar da değil!’ diyorlar bize. Ardından da şöyle sürdürüyorlar sözlerini: ‘Tamam Anayasa, ama o kadar da değil!’ ve ‘tamam kanun, ama o kadar da değil’.

çeşitli oranlar dolaşıp duruyor ortalıkta.

Halkımızın yüzde 99’u Müslüman ve yüzde 90’ı açısından başörtüsü bir problem teşkil etmiyor. Kadınlarımızın yüzde 70’i de başörtüsü kullanıyor zaten...

Anlaşılan, bu oranların hiç bir kıymeti harbiyesi yok...

Zira, “Bu memlekette bizim istemediğimiz bir şeyi yapabileceğinizi mi zannediyorsunuz?” şeklindeki sözlerin ardında olan, yüzde 3’ü bile bulmayan bir kesim, ‘bu böyledir’ demeyi ve sınırları belirlemeyi sürdürüyor hâlâ.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi