Y. Bülent Bakiler

Y. Bülent Bakiler

Yeni bir halk şairi: Kenan Çarboğa

Yeni bir halk şairi: Kenan Çarboğa

Feyzi Halıcı, Konya’da, Âşık Veysel’e sormuştu:
-Halk şiirimizin, son gerçek halkası sensin. Senden sonraki halk şiirimiz hakkında ne düşünüyorsun? Veysel, şöyle cevap vermişti:
-Hakkımdaki iyi düşünceler size ait. Türk milleti sağ olsun. Analar daha ne arslanlar doğurur.
Kaç günden beri, elimde yeni bir şiir kitabı var: Kenan ÇARBOĞA’nın AZ KALDI isimli ilk şiir kitabı. Hemen her sayfasını büyük bir zevkle çeviriyor ve Âşık Veysel’in cevabını hatırlıyorum. Görüyorum ki Türk anaları, yeni arslanlar doğuruyor ve halk şiirimiz bütün özellikleri ve güzellikleriyle devam ediyor.
Sivas, halk şiirimizin harman olduğu şehirlerimizin başında bulunuyor. Arkadaşım Dr. Doğan Kaya, Sivas Halk Şairlerini 5 büyük ciltte topladı. Şimdi 813 Sivaslı halk şairiyle karşı karşıyayız. Kenan ÇARBOĞA da, Sivas toprağında yetişen değerli şairlerimizden biri. Adı o 5 ciltlik büyük derlemeye daha girmemiş. Ama 77 şiirle güzelleşen ilk kitabıyla; “Ben de varım! Ben de varım” diyerek dikkatimizi çekiyor. Bu yeni öğretmen şairimizin önce Türkçe’sini övmek istiyorum.
Kullandığı kelimeler, anamızın, sevgilimizin, eşimizin, dostumuzun, çocuklarımızın yüzleri gibi. Güzel, canlı, sıcak, pırıl pırıl kelimeler.
KENAN ÇARBOĞA, halk şiirimizin özelliklerini-güzelliklerini bilen, vezni ve kafiyeyi dosdoğru kullanan şairlerimizden. Ah yerim müsait olsaydı da ÇARBOĞA’dan buraya 15-20 şiir alabilseydim. ANADOLU şiirinde, insanımızın çilesini ne kadar rahat anlatıyor:
Sen Anadolu’yu gördün mü gardaş? /Tozlu yollarına vuruldun mu hiç? /Torbanda hep kuru ekmek, yavan aş/Gurbetten gurbete sürüldün mü hiç? /Uyandın mı şöyle ezandan erken? /Seher rüzgârında mahmurluk varken, /Sen taşlı tarlada ekin biçerken/Tırpana şevk ile sarıldın mı hiç?/Konuştun mu şu karşıda duranla/Kirmen çevirenle, kirkit vuranla../Dolunay altında sap savuranla/Bir yer yatağına serildin mi hiç?/Evdeşin ellere gelin oldu mu?/Muradın koynunda yarım kaldı mı?/Tek oğlun askerden şehit geldi mi?/Dizlerini dövüp yoruldun mu hiç?..
Halk şiirimizde şathiye, bir konuyu mizah çerçevesinde anlatıp bizi güldürmek içindir. Yunus Emre bir şathiyesinde “Erik dalına çıkarak üzüm yediğini, bir sineğin bir kartalı kaldırıp yere vurduğunu” yazıyor.
Kenan ÇARBOĞA’nın karıncalı şathiyesi de şöyle:
Bir karınca aldım pazar yerinden/Kilosunca altın verdim inanma./Bağlamaya ip istedim birinden/Tüm paramı buna serdim inanma./Dört vinç gelip yüklemeyi denedi/Kalkmadı yerinden tutmuş inadı,/Zorlarken çizildi, dizi kanadı/On saatte ancak sardım inanma./Ne yapayım bu koskoca hayvanı/Bir günde bitirdi bütün samanı/Boynuna geçirdim demir palanı/Pulluk takıp, tarla sürdüm inanma./Sulamaya Van Gölüne götürdüm/İki günde kaynağını bitirdim/Millet ayaklandı, geri getirdim/Ferhat gibi dağlar deldim inanma...
ÇARBOĞA’nın, Berikan Yayınevince basılan AZ KALDI kitabını bulup siz de okuyun; seveceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Y. Bülent Bakiler Arşivi