Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bir Abdurrahman Yalçınkaya eksikti

Bir Abdurrahman Yalçınkaya eksikti

Kimler yüksek görüşlerini dile getirmedi ki? HSYK başkanvekili konuştu, HSYK’nın her biri birbirinden değerli üyeleri konuştu, Danıştay Başkanı konuştu, Yargıtay Başkanı konuştu, Yargıtay’ın her biri birbirinden değerli üyeleri konuştu...

Konuşanların ortak özelliği şu:

TBMM’ye sunulan “anayasa değişikliği” paketi hiçbirini ilgilendirmiyor.

Hiçbirinin rey hakkı yok.

Hiçbiri söz söyleme mevkiinde değil.

Konu, muhalefet partilerini, sivil toplum örgütlerini ve halkı ilgilendiriyor.

Konuşanlar, muhalefet partilerini aratmayan bir celadetle, sırasıyla Başbakan’a, iktidar partisine, TBMM’ye, TBMM üyelerine verip veriştirdiler; mahut anayasa değişikliğinin yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağını, siyasetin yargı üzerindeki vesayetini pekiştireceğini söylediler.

Fakat, şu sorular karşısında hiç oralı olmadılar:

Başka ülkelerde bu işler nasıl oluyordu?

Dünyanın neresinde kendisini siyasetten ve kamuoyu tercihlerinden bağımsız kılabilmiş ama “tarafsızlık” konusunda söz vermeyen, hatta “biz tarafsız olmak zorunda değiliz” diyen bir yargı sistemi vardı?

Hangi demokratik ülkede “sen beni seç, ben seni seçeyim” durumu yargı bağımsızlığına gösterge sayılıyordu?

Hangi çağdaş ülkede “önce hukuk değil, önce laiklik” ilkesi geçerliydi?

Bu soruları çoğaltabilirsiniz...

Söz söyleme hakkı bulunmayan “yüksek yargı mensupları” konuşacak da, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya eksik mi kalacaktı?

Dün o da konuştu.

Bildiğimiz ve ezberlediğimiz şeyleri tekrarladı.

Her cümlesinin içine özenle “yargı bağımsızlığı” ifadesini yerleştirdi.

İlginçtir, CHP neye itiraz ediyorsa, Yalçınkaya da ona itiraz ediyor.

Bu anayasa değişikliği paketi, yargıyı bağımsızlığını zedelermiş, yargıyı hükümete bağımlı kılabilirmiş...

Peki, yargı “askere bağımlı” kılındığında Yalçınkaya neden sesini çıkarmıyor?

Neden birifinglere itiraz etmiyor.

Neden HSYK’nın keyfi tasarruflarını sorgulamıyor?

Neden Ergenekon örgütü üyeleriyle darbe toplantıları yapan yüksek yargı mensuplarını sorun yapmıyor?

Neden, “O savcıyı ben görevden aldırdım” diyen eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a “Bir dakika, sen kim oluyorsun da yargının işine karışabiliyorsun” demiyor?

İstiyor ki, cari oligarşik yapı yürürlüğünü korusun.

İstiyor ki, “al gülüm ver gülüm” şeklinde özetlenebilecek atama sistemi aynen muhafaza edilsin.

İstiyor ki, kafasına uymayan partiler hakkında iddianameler düzenleyebilsin.

İstiyor ki, yargı üzerindeki asker vesayeti aynen devam etsin.

Basın toplantısının sonunda, gazetecilere, “Konuşmamı, sizden gelebilecek soruları tahmin ederek düzenledim; her şeye cevap verdiğimi düşünüyorum, dolayısıyla soru almayacağım” dedi.

Fakat, üzerinden handiyse 2 yıl geçtiği halde, CHP hakkındaki incelemeyi niçin tamamlamadığını açıklamadı.

Bunu ben de merak ediyorum:

En ufak “laiklik” eleştirisini “iddianame”ye dönüştüren kıymetli Başsavcı, yabancı bir vakıftan para aldığı iddia edilen CHP hakkındaki incelemeyi ne zaman bir neticeye bağlayacak?

Merakla ve hasretle bekliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi