Ordu millet mi, ordu devlet mi?

Ordu millet mi, ordu devlet mi?

Yıllardır ordu-millet olduğumuza dair ayran kabartıcı hikayeler anlatılır. Herkesin asker ilan edildiği bir yerde askeri eleştirmek zordur. Çünkü eleştiri, herkes asker olduğu için herkesi ilgilendirir.
Bazen bu kavramın böyle bir amaç için uydurulduğunu düşünürüm.
Herkes asker ocağının bir parçası olursa kimse askeri eleştiremez.
Evet Türk milleti tarih boyunca savaşarak varlığını idame ettirmiş, dolayısıyla asker millet hüviyetine kavuşmuştur.
Elli-altmış yıl öncesine kadar evinde şehit-gazi olmayan aile yok gibiydi.Dolayısıyla herkes bir parça kendini Ordu’nun bir parçası gibi görüyordu.
Ama dünya değişti.Savaş ekonomileri üzerine kurulu bir dünya yerine daha farklı ilişkilerin söz konusu olduğu bir dünya’ya evrildik.Devletler ganimetle geçinmek yerine başka ekonomik estrumanlara kavuştular. Dolayısıyla eskiye ait bazı kavramlar da eskide kaldı.
Kavramlar eskidi ama bizde hala etkisini sürdürüyor. Bu biraz da bizdeki değişimin asker merkezli olmasından kaynaklanıyor.Askeri merkezde tutmak için, asker millet kavramının yaşatılması gerekiyor.
Değişen şarlarla birlikte, Türkiye’nin siyasal sistemi iyi analiz edildiğinde, Ordu milletten ziyade ordu devlet olduğumuz anlaşılır.,
Devlet Ordu’nun malı gibi tanzim edilmiştir. Devletin, rejimin sahibi Ordu’dur. Anayasa’yı koruma görevi Ordu’ya verilerek halka karşı rolü tahkim edilmiştir. Yani ordu Millet kavramı, aslında; ordu devlet gerçeğinin gizlenmiş, perdelenmiş bir halinden başka bir şey değildir. Askeri yargılayamazsınız,eleştiremezsiniz,haralarını, eksiklerini sağlıklı bir şekilde tartışamazsınız. Çünkü, asker aynı zamanda devlet demektir. Askere yönelik her türlü iyi niyetli eleştiri devlete yönelmiş bir ihanet gibi kabul edilir.
Askerle devleti özdeşleştirmek, Ordu Millet tezinin aksine ordu devlet tezinin geçerli olduğunu gösterir.Yazık ki bu zihniyet sapması belli bir toplumsal tabana da sahiptir. En demokrat geçinenler bile, ülke dara düşünce Ordu’un devreye girmesi gerektiğine inanır.Herkesin kafasında Ordu’nun belirleyici rolüne cevaz veren belli bir kabul vardır.
Demokrasi, biraz da –demokrasi kültürüne- sahip olan toplumların düzenidir. Demokrasi halkın seçtiklerinden başka kimsenin siyasal belirleyici olmadığı toplum düzeninin adıdır. Askere siyasi aktör rolünü vermek, demokrasiden vaz geçmek,geçmişin savaş ekonomisiyle yönetilen toplum düzenine geri dönmektir.
Hiç şüphesiz ekonomik yapı ile siyasal sistem arasında da önemli bir bağ vardır.Savaşla,ganimetle,sömürgecilikle geçinen bir ülkenin politik sisteminin merkezinde asker olur.Ama ekonomik yapının değiştiği, ganimet ekonomisinden üretim ekonomisine geçildiği bir yerde asker siyasi sistemin hiçbir yerinde olmaz.Bizde askerin merkezi konumu kendini resmi ideolojinin koruyucusu olarak idrak etmesi ile ilgilidir.Asker,bu ülkenin varlık sebebinin resmi ideoloji olduğuna inanmaktadır.Vatan müdafaasıyla ideolojik müdafaayı özdeşleştirme hatasına düşmekte, etrafta uç veren problemlerin çoğunun resmi ideoloji ve onun Marksist-mezhepçi yorumundan kaynaklandığını görmemektedir.Dolayısıyla askerin siyaset dışına itilmesi biraz da resmi ideolojinin ömrüne bağlıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi