Şehit cenazelerine sığınarak siyaset yapmak!

Şehit cenazelerine sığınarak siyaset yapmak!

Şehit cenazeleri üzerinden siyaset yapma ısrarı sürüyor. Hükümetle fikir zemininde hesaplaşamayanlar cenazelerde oluşan hassasiyetler üzerinden hesaplaşmak istiyorlar.
Şehitler bu ülkenin ortak değerleridir. Her şehit yaşadığımız toprağa verdiğimiz değerin ve vatan toprağına bağlılığımızın nişanesidir. Ancak, uğruna ölebildiğiniz bir vatanı koruyabilirsiniz.
Şehide saygı, onu istismar etmemek, siyasi mücadelelerin aracı haline getirmemektir.
Cenazeleri kavga aracı haline getirmek, onların aziz hatırasını pis bir siyaset adına feda etmektir.
30 yıldır güneydoğu’da oluk, oluk kan akıyor. Hiç bir parti, hiçbir siyasetçi bu kanın ilelebet akmasını istemez. Samimi olsa da istemez, olmasa da istemez.Çünkü akan her damla kan siyasetçinin işini zorlaştırır, itibarını beş paralık eder. Hele hükümetlerin bu husustaki hassasiyetleri asla tartışılamaz. Çünkü nihayetinde hesap verecek olanlar, sorumluluk mevkiinde olanlardır.
Son cenazelerde bazı ahmaklar, “asker içerde PKK dışarıda” diye bağırtıldı.
İçerde dedikleri adamların çoğu Beka vadisini bir zamanlar yol edinen adamlar. Milletin dinini,tarihini, mukaddeslerini dolayısıyla adını o mukaddeslerden alan şehitliği kabul etmeyen adamlar.Şehit cenazelerini şehitlik kavramına düşman olanları savunmak için kullanmak en başta o şehitlere ihanettir. Bağımsız mahkemelerin içeri tıktığı adamları terör mücadelesinin şanlı aktörleri gibi göstermek,bu mücadelenin gerçek kahramanlarına da haksızlıktır.
PKK ile, Apo ile, DHKP-C ile ilişkide olduğu iddia edilen kişileri, ”PKK dışarıda asker içerde” diyerek, PKK'nın anti’si, karşıtı bir konuma oturtmak onları aklamaya yetmez. İnsanlar mahkemelerde yargılanıp, mahkemelerde aklanırlar. Gerisi çirkin bir propagandadır. Suçluluk da, masumluk da, mahkemelerin karar vereceği bir iştir.
Ayrıca terör mücadelesi devletin, teröristle mücadele güvenlik kuvvetlerinin görevidir. Askerlerimizin şehadetinden gerçekten üzüntü duyanlar önce niçin bu kadar şehit veriyoruz sorusunu genelkurmay başkanlığına sormalıdırlar.
Bir sürü ihmalin, bir sürü yanlışın hesabını, muhatabı dururken hükümete sormak en hafif tabirle planlı bir çarpıtmadır. Karakolların durumu ortada, düne kadar Asker görünce yolunu değiştirenlerin şimdi Karakolların yatakhanelerine kadar sızmasının hesabı Genelkurmay’dan sorulmayacaksa kimden sorulacak. Askerin eline el bombasını tutuşturup dört tane fidan gibi delikanlının ölümüne sebep olanların hesabını niye hükümetten soralım. Bugün asker içerde, PKK dışarıda diye bağıranlar o zaman niye bunun hesabını Genel kurmay’dan sormadılar. Ya döşediği mayınlarla 7 askerimizin şehit olmasına vesile olanlar, bunu da mı siyasetçilerden soracağız. Mayın döşeyenler kahraman gibi aramızda dolaşacak, biz bunun hesabını siyasetçilerden soracağız.
Otuz yıldır terör mücadelesindeki aksaklıkların hesabını hep hükümetlerden sorduk. Onları yargılayıp, onları mahkum ettik. Hesap vermesi gerekenlere hiç dokunmadık. Onun içinde terörle mücadelede aynı hatalar tekrarlanarak devam etti. Hesap vermeme rahatlığı bazılarının görevlerini ihmal etmesine vesile oldu. Zamanında teröristle mücadele mercek altına alınıp gerçek sorumluların yakasına yapışılsaydı, bu kadar şehit verilmezdi. Cenazeler bağırma çağırma yeri değildir ama illa bir şey söylenecekse o da, dökülen karakolların durumu karşısında Genelkurmay ne yapıyor diye sormaktır. Askeri bürokrasinin hatalarını, eksiklerini üç beş çakalı cenazelerde bağırtarak kimse örtemez. Bir terörist benim Karakolumun içine girebilecek cüret ve cesareti gösterebiliyorsa o genel kurmay başkanı bir gün bile görev yapmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi