D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Cumhuriyet’in “fırka serbestisi”!

Cumhuriyet’in “fırka serbestisi”!

Cumhuriyet, demokrasiyi tazammun eder mi?
Cumhuriyet’in demokrasiyi içinde barındırdığı sanılmıştır! Bildik Cumhuriyet övgüleri buna dayanır. Halkın hâkimiyeti, kendi kendini idare etmesi, hürriyetlerin tam ve kâmil mânada sağlanması...
Fakat, Cumhuriyet tarihine bakıldığında halk hâkimiyetinin şef hâkimiyetine dönüştürüldüğü, hürriyetlerin neredeyse tamamıyla rafa kaldırıldığı görülebilir. Hani o çok övülen, örnek gösterilen tek parti yıllarında...
CHP’nin o dönemde bakanlık, parti grup başkanvekilliği, müfettişlik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve sonunda genel sekreterliğini de yapan Hilmi Uran, hatıralarında, o yıllardaki bir sözlü memuriyet imtihanında verilen cevabı nakleder.
İmtihanı yapan yetkili, “mutlakiyet, meşrutiyet ve Cumhuriyet idarelerini sormak ve galiba sonra da, bizim idaremizin bunların en mütekâmil şekli olan Cumhuriyet olduğunu ifade ettirmek için talebeden birine: ‘Oğlum’ demişti, ‘bizim hükümet idaremiz nasıl bir idaredir?’ Çocuğun hiç düşünmeden buna verdiği cevap önce hepimizi güldürmüş, sonra da bizim başka bir bahse geçmemize sebep olmuştu. Çünkü, o nereden nasıl uydurduğu anlaşılmayan bir eda ile, fakat büyük bir inanla bizim hükümet idaremiz için ‘Cumhuriyet-i Mutlakadır efendim’ demişti.”
O sıralar, “bütün yetkilerin tek kişinin elinde toplanması esasına dayanan idare, seçimle başa gelmeyen ve tek devlet reisli idare” yani “monarşi” karşılığı olarak “hükümet-i mutlaka” kavramı kullanılmaktadır. Bu itibarla, çocukcağız, o günkü Cumhuriyet’in dosdoğru bir tanımını yapmış ve parti yetkilileri bu cuk oturmuş tarife önce gülseler de, gerçeğin ikrarından çekindikleri için akabinde konu değiştirmek zorunda kalmışlardır!
Cumhuriyet’in kuruluşunda Millî Mücadele’nin lider kadrosundan Kâzım Paşa, Rauf Bey ve Ali Fuat Paşa başta olmak üzere önde gelen bazı şahsiyetler rejimi demokratik bir yapıya kavuşturmak için Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurmuşlar ama, demokrasi o zamanlar “irtica” sayıldığı için, partileri kapatılmaktan, kendileri de takibattan kurtulamamışlardır!
İşte bu ilk tecrübeden 7 yıl sonra, 1930 yılının Ağustos ayında, yani bundan tam 80 yıl önce yeni bir deneme için işaret verilmiştir.
1930 yılı Ağustos’unun başlarında Gazi Paşa Yalova’ya alay-ı vâlâ ile gelmiş, meşhur kaplıcalarda sofrasını kurmuş ve o sıralarda Türkiye’nin Paris sefiri olan; fakat Cumhuriyet’ten önce ve sonra Başbakanlık yapan, Harbiye’den arkadaşı Fethi Bey’e muhalif bir parti kurması için telkinde bulunmuştur.
Fethi Bey’in akıbetini düşünerek buna yanaşmadığı tahmin edilebilir! Fakat sonunda mecbur kalmış ve danışıklı bir parti, yani Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurmaya razı olmuştur.
Buna “tek partili rejimde fırka serbestisi” demek doğru olur!
“Fırka” kelimesinin mânasını bilen var mı? Dil devrimine kadar “fırka” vardı. Onu öztürkçeleştirdik (!) fransızcadan apararak “parti” yaptık!
İlk “fırka serbestisi”nin Cumhuriyet’i bozduğu kısa sürede anlaşılmış, Serbest Fırka kurucusu tarafından üç ay sonra feshedilmiş; böylece Cumhuriyet’in kurucu kadrosu, “Cumhuriyet-i Mutlaka”ya devamın faziletine bir daha inanmıştır.
Şu sıralar, “Cumhuriyet-i Mutlaka”nın faziletine inanan bir hayli vatandaş bulunduğundan şüphe yok.
Ne o “referandum” filan?
“Cumhuriyet”le “halk oylaması” bir arada olur mu?
Anayasa’yı askerler yapar, siviller uyar!
80 yıl önce denenmiş, zararı anlaşılmış demokrasinin lüzumu var mı?
Öyleyse gül gibi askerî Anayasa’yı değiştirenlere hayır!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi