Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Ramazan, referandum ve Pakistan...

Ramazan, referandum ve Pakistan...

Dolu dolu bir Ramazan yaşıyoruz. Öncelikle havalar çok sıcak ve Hocaefendilerden birisinin de söylediği gibi, bu seneki oruçlarımız tam bir cihad, hakikaten...

Yaklaşan referandum Ramazanımızı dolduran bir başka husus. Tartışmaların oylanacak olan anayasa değişikliklerinin toplum için ne ifade ettiğinden çok, iktidar ve muhalefet partileri arasında bir çekişme havasına indirgenmesi işin önemini azaltıyor gibi gözükse de, 12 Eylül'de mevcut statükoyu ciddi şekilde etkileyecek bir oylama yapılacak...

AYM ve HSYK'nin üye sayılarında yapılacak değişikliklerin, sistemin iyiye doğru evrilmesine sağlayacağı katkı, azımsanacak bir şey değil. Tartışmaların aldığı şekilden çok, toplumun kazanımları açısından konuya bakmak ve referandumda güçlü bir evet çıkması için gayret etmek önemli.

Evetlerin tahmin edilenden daha çok olması, işin siyasi tarafını da dengeleyecek bir unsur. O zaman meseleye doğrudan Milletimizin müdahil olduğu ve kendisi için iyi olanı istediği ortaya çıkar ki, bu daha sonra atılması gereken adımları da çabuklaştırır...

Daha da açık olarak şöyle ifade edebiliriz belki: Anayasa değişikliği, iktidar partisinin ya da de körü körüne bir inatla hayır denilmesi peşinde koşan parlamento içi muhalefet partilerinin meselesi değildir sadece. Yetersiz değişiklikler için güçlü bir evet, yeterli olanın bir an evvel yapılması için bir çağrı manasına da gelecektir...

Ramazan'ın bir başka tarafı da Pakistan'da yaşanan sel felaketi.

Pakistan hususunda zaten hassas olan Türkiye kamuoyu, sel felaketi sonrası daha da hassas bir hale gelmiş durumda.

Toplumun hemen her kesiminde Pakistan'a yardım için ciddi bir gayret var ve Kızılay, Cansuyu, İHH, Deniz Feneri ve başka yardım kuruluşlarımız seferber olmuş durumda.

İşin en sevinilecek yanı ise bu kuruluşların sağlanan yardımların doğrudan teslimi hususunda özel olarak gayret ediyor olmaları.

Yardıma muhtaç milyonlarca insana ulaştırılmak üzere gönderilen yardımlarla ilgili yaşanan bazı olaylar, görünüşte yardımları koordine etme görevi üstlenen ülkedeki kaymak tabakaya mensup bazı kişilerin samimi olmadıklarını ortaya koyuyor.

Türkiye'deki yardım kuruluşlarının konuya hakim olmaları, Pakistan'ın yapısını iyi bilmeleri ve yine Türkiye'nin Pakistan Büyükelçiliği'nin konuya müdahil olması, ülkemizden giden yardımların hedefine ulaştığının garantisi.

Pakistan asıllı İngiliz yazar Tarık Ali'nin, Dünya Bülteni'nde M. Alpaslan Balcı'nın çevirisiyle yayınlanan, 'Pakistan'a yağmur seli, liderlerine para seli' başlıklı makalesini okuyunca, konuyu tekrar gündeme getirme ihtiyacı hasıl oldu.

'Son altmış yıldır, Pakistan'ın yönetici seçkinleri halk adına sosyal altyapı inşa edemediler' diyor Tarık Ali ve ilave ediyor: 'Kredi akmaya devam etmesi için uygulanan ve iyi zamanlarda da işe yaramayan IMF'nin neoliberal talimatları, kriz zamanında hiç işe yaramıyor'.

Amerikan yanlısı basının, hemen yardım gelmediği takdirde ülkenin teröristlerin eline geçeceğini iddia ettiklerini vurgulayan Tarık Ali, ülke sellerle boğuşurken, tepedeki yöneticilerin Avrupa'da tatilde olmalarının da yardım hususunda olumsuz bir hava oluşturduğunu belirtiyor.

Detaylar fazla ve karışık. Ama netice şu: Pakistanlı kardeşlerimizin Türkiye'den gelecek ve doğrudan kendilerine ulaştırılacak yardımlara her zamankinden çok ihtiyaçları var...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi