Şefik Dursun

Şefik Dursun

Yiğit düştüğü yerden kalkar(1)

Yiğit düştüğü yerden kalkar(1)

YÖK, İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği 23 Temmuz 2010 tarihli yazısında, “öğretim üyelerinin, derse girme hakkı olan öğrencileri herhangi bir nedenle dersten çıkaramayacağını, eğer öğrencinin disiplin yönetmeliğine aykırı bir durumu söz konusu ise belgeleri ile dekanlığa bildirmelerini” istiyordu... Bu karar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde derslere alınmayan bir öğrencinin şikayeti üzerine alınmış... Böylece daha önce derslerden çıkarılan başörtülü öğrenciler artık derslerine devam edebilecek... Bu durum başörtüsü karşıtlarını ayağa kaldırdı... Hatta bazı CHP üyelerinin tehditlerine neden oldu... “Başörtüsü sorununu çözeceğiz” diyen CHP şaşkın!.. Aynı CHP geçmişte “Türkiye’de başörtüsü sorunu yok” diyordu... Çünkü onlar okullara almayarak bunu halletmişlerdi!!. Bu yasakçılar şimdi YÖK’ün yazısını bir dayatma olarak değerlendiriyorlar ve bu sorunun dayatma ile çözülemeyeceğini ifade ediyorlar... Aslında onlar dayatmanın dik alasını destekleyen bir siyasi kanaatin temsilcileri... Alemdaroğlu İstanbul Üniversitesi’nde dayatmanın en çirkinini uygularken CHP onu destekledi.. Şimdi CHP milletvekili olan Nur Serter’in ikna odalarında yaptıkları dayatma değil miydi?.. Alemdaroğlu da geçmişinde CHP gençlik teşkilatının aktif üyeliğini yapmış değil miydi?.. Doğrusu başörtüsü sorununu ülkenin başına saran CHP zihniyetidir... Bugün “Çözeriz” demelerine bakmayın... İçlerinde kaç kişi var başörtülü kızlarımız eğitimden mahrum edilirken vicdanları sızlayan?..
Yıl 1998, Mart ayının ikinci haftasında, 28 Şubat’ın havasından(!) cesaret alan Üniversitelerarası Kurul toplanıp üniversitelerde başörtüsünün yasak olduğuna dair karar aldı... Bu kararın alınmasında baş aktör Alemdaroğlu, hiç zaman geçirmeden, 14 Mart 1998 tarihinde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Konferans Salonu’nda tüm akademik personele başörtüsünün artık üniversitesinde yasak olduğunu duyurdu... Türkiye’de herhangi bir yasa ve yönetmelik değişikliği olmamasına rağmen yasak getiriliyordu!.. Bu yasağın uygulanabilmesi için de herkesin katkı sağlaması gerektiğini; gerekirse bilimsel araştırmaların da bırakılabileceğini ifade ediyordu... Üniversite akademik personelinin kariyerlerinde ilerleyebilmeleri, tabii ki başta bilimsel yeteneklerine sonra da yönetimlerin kadro vermesine bağlıdır... Bir rektör istemiyorsa o akademisyenin üniversitenin imkanlarından yararlanması söz konusu olamaz... Dolayısıyla bu yasağın uygulanmasında öğretim elemanlarının rektör tarafından polis gibi kullanılması çok kolay olmuştur...
O tarihi toplantıda, Alemdaroğlu Üniversitelerarası Kurul’un aldığı kararı tebliğ ettikten sonra söz aldım: Üniversitelerarası Kurul’un kendilerini, milleti temsil eden ve demokrasinin sembolü olan TBMM’nin üzerinde görerek yasalara rağmen bir karar almasının çok tehlikeli olduğunu; milletin üzerinde bir güç olamayacağını ve bu kararın hukuka aykırı olduğunu; 2547 sayılı yasanın Ek 17. maddesine göre üniversitelerde kılık kıyafetin serbest olduğunu, buna rağmen yapılan uygulamaların yasal olmayacağını ifade ettim...
Anlamıştım ki, YÖK ve rektörler 28 Şubat sürecinde bu yasağı uygulayabilirler!.. Yasağın uygulanmaya başlaması ile öğrenciler birlik içinde bir tavır sergilediler... Çok büyük bir gösteri yürüyüşü yaptılar... Her görüşteki öğrencinin yasağa karşı birlik içinde olması yöneticileri ürküttü ve tedbir almaya zorladı... Alemdaroğlu yeni bir genelge ile yasağı ileri bir tarihe kadar kaldırdığını açıkladı ve sükunet sağlandı... İşte o muhteşem birliktelik 98 Kuşağı’nı tanımladı...
Muhalefette iken “YÖK’ü YOK edelim” diyen Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı... Anayasanın teminatı altında olan eğitim-öğretim hakkı onun gözleri önünde, anayasa çiğnenerek, ayaklar altına alınıyordu... Ama onun tavrı dayatmalardan yana oldu... YÖK Başkanı Mehmet Sağlam DYP’den milletvekili seçimlerine katılmak için istifa ettiğinde, Demirel ona YÖK Başkanlığı’na kimi atayacağı konusunda danışıyor... Sağlam da özet olarak, “Kemal Gürüz’ü atamayın da, diğer düşündüklerinizden biri olabilir” şeklinde düşüncesini ifade ediyor... Buna rağmen o, Kemal Gürüz’ü YÖK başkanlığına atıyor... O Gürüz ve Alemdaroğlu üniversitelere getirilmesi karalaştırılan yasağı ilk İstanbul Üniversitesi’nde birlikte uyguladılar...
DEVAMEDECEK

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi