AB ve Sayın Erbakan’ın Ev Hapsi

AB ve Sayın Erbakan’ın Ev Hapsi

Başbakanımız Avrupacılara verdiği yemekte, Oli Rehn’in karısını göstererek:

“Oli, çok yormuşlar...” diyor.

Ne demek olduğunu anlatayım. Bayanlar o gün çarşı pazar dolaşmışlar da yorulmuşlar. Onu kastediyor. Peki o “Oli” lafı ne oluyor? Ona da şöyle cevap buldum: Başbakan “Oli” derse hem onlarla ne kadar samimi, denk, eşit, kardeş falan olduğunu gösterecek; hem de herhalde Oli Rehn, bu Türkçe lâfları bu yolla daha iyi anlıyacak. Şaka yaptığımı anlıyorsunuzdur.

Arkasından bir hadise daha, buna benzer. Cumhurbaşkanımız da Türkiye’ye Fisher’in doğum gününü kutlayan bir pasta yaptırmış. Herhalde onu da kapatma dâvâsı için çağırdılar. Bakalım ona da Meclis’te konuşma yaptıracaklar mı? İsmail Müftüoğlu Beyin çok yerinde bir tesbiti vardı.

“Milletvekillerinin bu alkışı sadece milletvekillerimiz konuşurken ve kürsü sadece onlara tahsis edilir. Zirabu Meclis İstiklal harbimizin kazanılmasını sağlayan Gazi Meclis’tir. Bu Meclis’te herkesin konuşma hakkı yoktur.”

İsmail Bey çok haklı eleştirilerini sürdürüyor. Yazının tamamını almak isterdim ama bu mümkün değil. Bir cümle daha alacağım:

“Milletimizin milli meselelerinin çözüm alanı olan TBMM çatısı altında daha önce de İstiklal için çetin mücadeleler ve münakaşalar yapılmış ve alınan kararlarla bugün Meclis’ini haremine misafir olarak katılanların işgalci babaları, dedeleri ülkemizden kovulmuştur. Şimdiki idareciler ise onlara efendi muamelesi yapmaktadırlar.”

Siz, en iyisi yazının tamamını bulup okuyun. 12 Nisan Cumartesi günkü yazı, Millî Gazete.

***

Bu bağlamda şimdi size bunların neden Millî Görüş’ten hoşlanmadıklarını yahut korktuklarını gösteren bir alıntı yapacağım:

“Almanya Parlamento Başkanı ve Türkiye Uzmanı Von Hassel geçen seçimlerde Die Welt gazetesinde yazdığı makalede şöyle diyor:

“Ey Avrupalılar, size yalvarıyorum, Türkiye’yi bir an evvel Ortak Pazar’a alınız. Bu işi fazla geciktirmeyin. çünkü Türkiye’de Millî Görüş gittikçe güçleniyor ve iktidara geliyor. Gözünüzü açın ve fırsatı kaçırmayın. çünkü Erbakan’ın iktidarı yeni bir Türkiye’nin değil yeni bir dünyanın kurulması demektir.”

Peki Von Hassel neden yeni bir dünyanın kurulmasından bu kadar korkuyor? çünkü yeni bir dünyanın kurulması demek eski dünyanın yani “Yeni dünya düzeni denilen Novus Ordo seclerumun, Sionizm güdümündeki bu zulüm düzeninin, yıklıması, sona ermesi demektir.

***

Şimdi AKP ile Millî Görüş ve Erbakan farkı anlaşılıyor mu? Oli Rehnlerin Türkiye’ye gelişiyle Sayın Erbakan’ın ev hapsine alınması bir tesadüf olabilir mi?

Mitingler ve Türküler

“Bize göre en köklü çare bütün milletimizin bu konularda bilinçli hale getirilmesi, emperyalizmle mücadele edenleri tanıyıp sahip çıkması ve onların safında yer almasıdır. Ancak böyle devlet millet kaynaşması sağlanabilir ve millî çıkarlar bu sayede korunabilir.”

Bu laflar sayın Erbakan’ındır ve bu laflarda ne kadar haklı olduğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır.

Ben millî hareketleri seviyorum. Bağımsızlık hareketlerini seviyorum, bunların dile getirildiği yerler olan mitingleri de izlemeye çalışıyorum. özellikle sonlarda okunan marşlar, beni çocukluğuma götürdüğü için daha beter heyecanlanıyorum. Bu sefer “Türk çocukları” marşını dinledim.

“Türk çocukları, Türk çocukları

Gözler ileri başlar yukarı”

diye devam eder. Aradaki mısraları unutmuşum. “Sarı saçlım mavi gözlüm” de güzel. Ne olurdu o, peçe, çarşaf lafını etmeseydi âşık Mahzuni!

Atatürk, kadınların kıyafetine karşı böyle şeyler yapmamıştır. Diğer kıyafet biçimlerini alternatif olarak göstermiş ama kullanılmakta olanları eleştirmemiştir.

Türküler dedim de şimdi Ayten Alpman’ınkinden bahsetmezsek olmaz. Bunu bir İsrail şarkısı derler ama olsun, müziğin o derece keskin sınırları olmuyor. Olmuyor da ben bu şarkının sözlerini oldum bittim çok uydurma bulurum. Ne demek çobanların dağlarda destan yazması?

“Ben gönlümü eğlerim, gerisi Allah kerim” ne demek? Bu şarkıya doğru dürüst bir söz yazsalar da iyi bir şarkıcı olan Ayten Alpman’ı rahat rahat dinlesek.

***

Pankartlar içinde “Vatan sevgisi imandandır” diye bir pankart gördüm. İşte böyle hem doğru hem kucaklayıcı pankartlar yazmak lazım. Mamafih bu sefer “Kasımpaşa İmamı”ndan başka rahatsız edici slogana rastlamadım. Bu da yanlıştı. Siz Kasımpaşa İmamı derken Tayyip Erdoğan’ı eleştiriyor ama İslâm’ın sembollerinden biri ve içimizde yaşayan belki binlerce vatansever insan tarafından temsil edilen imamlığı ürkütüyorsunuz.

Bir de, köylü kadınlar kürsüde aşka gelip başlarını açmamalılar. İyiler, güzeller, hatta iyi hatipler ve doğru konuşuyorlar ama başörtüleri bütün bunlar için bir engel teşkil etmiyor. Tam tersine, diğer aynı vasıfları taşıyan başörtülü kadınları ürkütüyor.

Unutmadan yazayım, artık bir pankartta gözüme çarpan çarşaf siluetinde olduğu gibi saçmalıklar bırakılmalı. Erzurum’dan ötesi çarşaflı kadın dolu ve biliyorum ki bu kadınlar vatansever, Millî duruşlu kadınlardır. Onları AKP’nin yanına itmeyin. Saadet Partisi, birkaç yıl önce on kadar yerde Felluce mitingleri yapmıştı ve ben de hepsi için yazı yazmıştım. Bu mitinglerde emperyalizm ve Siyonizmden başkası hedef alınmamıştı.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi

Leke

26 Ağustos 2009 Çarşamba 01:09