Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Hal ve gidiş, pek iç açıcı değil...

Hal ve gidiş, pek iç açıcı değil...

Miladi 2010 yılını da geride bırakıp 2011'e girdik. Takvim değişikliği dışında değişen bir şey yoksa da, 21. yüzyılda yaşadığımız ve dolayısıyla dünyanın eskisine nazaran daha iyi olması gerektiği şeklinde bir düşünceye sahip olanlar açısından, ilk on yılı geride bırakıp yeni bir yıla girmek önemli olmalı.

Geçen her yılın ilim, fen, teknoloji alanında çarpıcı yeniliklere sahne olduğunu ve teorik olarak insanoğlunun hayatının gittikçe daha fazla kolaylaştığını söyleyebilmemiz mümkün. Tabii bu kolaylığın herkesi kapsamadığını ve bazıları için durumun biraz daha zorlaştığını da vurgulamak gerek.

İstisna durumda olan ülkeleri bir kenara bırakırsak, geçen yılların getirdiği bir başka ve belki de ön önemli değişiklik, insan hak ve özgürlükleri alanındakiler olsa gerek.

Ancak hak ve özgürlükler alanında sağlanan gelişmelerin problemli bir yanı olduğunu da söylemek gerekiyor.

Problemli yan, büyük çoğunluğunun ihtiyaç duyduğu gelişmelerin oldukça yavaş ve ama marjinal kesimler tarafından talep edilen hususlardaki gelişmelerin çok daha hızlı oluşu...

İnsanoğlunun nerdeyse tamamını ilgilendiren sahalardaki haklar ve özgürlüklerle ilgili gelişmeler kaplumbağa hızıyla ancak sağlanabilirken, az sayıda ama etkili kesimler tarafından talep edilen özgürlüklerle ilgili olanlar daha kısa sürede neticelendirilebiliyor..

Belki mübalağalı bir yaklaşım sayılabilir ama bazen acaba geniş kesimler için sağlanan kısıtlı hak ve özgürlükler; marjinal kesimlere sağlanan bol keseden özgürlüklerin dikkat çekmemesi için ağızlara çalınan bir parmak bal mıdır diye düşünebilmek de mümkün.

Bütün insanlığın üzerinde bir şekilde ittifak edebileceği Evrensel değerler açısından yaşanan ciddi bir aşınma söz konusu ve sürecin önümüzdeki yıllarda alacağı mesafenin ürkütücü olduğunu rahatlıkla ve ama kaygılı bir şekilde ifade edebiliriz...

Sıra dışı tercihleri bulunan ve bir şekilde şöhrete ve ardından da tanınmışlığa kavuşmuş dünyaca meşhur bazı isimlerin, belki bulundukları konumun avantajını kullanarak, evrensel olduğunu söyleyebildiğimiz değerleri aşındırma konusunda başı çektiği de aşikar.

Dünyaca tanınmış erkek bir ses sanatçısı, ülkesinin kanunları müsaade ettiği için bir hemcinsi ile evlilik gerçekleştirip, ardından da kiralık bir anne üzerinden tüp bebek sahibi olmaya niyetlenebiliyor mesela...

Hak ve özgürlüklerin geldiği nokta açısından böyle bir konunun değerlendirilmesi, kim ne yaparsa yapsın şeklinde belki. Ancak çocukların hak ve özgürlükleri söz konusu olduğu zaman, söz konusu girişim sonrası doğacak çocuğun hak ve özgürlükleri konusunun ne olacağı, tartışılması gereken ciddi bir mesele değil midir?..

Annesi de babası da erkek olan bir çocuğun yaşaması muhtemel travmaları düşünebiliyor musunuz?

Bireysel tercih özgürlüğünün sınırları, çocukların hak ve özgürlüklerini görmezden gelebilecek kadar geniş mi?

Zihin jimnastiğini daha geliştirebilmeniz için, şunu da ekleyelim:

ABD'nin Dışişleri belgelerini yayınlayan Wikileaks'in sahibi Julian Assange'ın hangi suç sebebiyle tutuklanıp mahkemeye çıkarıldığını hatırlıyor musunuz?

İsveç'te iki kadınla beraber olduğu söylenen Assange, bu kadınlarla beraber olduğu, yani zina sebebiyle değil; kondom kullanmadığı iddiasıyla, İngiltere'de hakim karşısına çıkarıldı!..

Dünyamızın ne hale geldiğini, getirildiğini ve bundan sonra nerelere götürülmek istendiğini, bu örneklerden hareketle değerlendirebilirsiniz...

Gelişme ve ilerlemeye eyvallah; ancak, gidişat pek hoş değil!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi