Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “yaşam seks ve içkiden ibaret değildir!” demiş İzmir ziyaretinde geçen gün.

Doğru söylemiş tabi.

Cinsellik yaşamın bir parçasıdır; vazgeçilmez bir parçasıdır. Ama yaşamda her şey cinsellik üzerine kurulmaz; kuran da, önünde sonunda ya türlü sapkınlıkların ortasında debelenir ya da yalnızlık içinde, bunalımın kucağında gözlerini yaşama kapar. Her şeyin bir ölçüsü olmalıdır, çünkü.

Alkole gelince, bu bireysel bir seçimdir. Kimi içki içmekten keyif alır, kimi almaz. Kimi ağzına kırk yılda bir sürer, kimi ömür boyu yanına yaklaşmaz. Ne içki içmek bir insanın kötü olduğunun kanıtıdır ne de içmemek insanı geçer akçe kılar.

Arınç; kimsenin senin, benim, onun yaşam biçimine karışmak gibi bir tutkusu olmadığını vurguluyor, “yaşam seks ve alkolden ibaret değildir” derken. Çünkü bugün kimilerinin AK Parti’ye yönelttiği en büyük eleştiri “içkimize, uçkurumuza karışacak” gibisinden anlamsız bir korku. Yapılan araştırmalara göre son sekiz yılda Türkiye’de alkol tüketimi artmış. Cinsellikle ilgili bir araştırma olmadığından o konudaki hal ve gidişi saptamak mümkün değil elbet!

Çağdaş toplumlarda yaşam biçimine burnunu sokmanın karşılığı faşizmdir. Faşizme Türkiye’de en büyük darbeyi vuranların önce rahmetli Turgut Özal sonra da Tayyip Erdoğan olduğunu şöyle bir düşünecek olursanız, özel yaşama karışma gibi bir kaygının en hafifiyle aldatmaca olduğunu anlarsınız.