CHP’ye yakınlığıyla bilinen AKAM Araştırma Şirketi’nin yaptığı son ankette, CHP’den aday olmak isteyen Ergenekon tutuklularına CHP’li seçmenin nasıl yaklaştığı sorulmuş.

Çıkan sonuçlara göre, Mustafa Balbay’ın adaylığı CHP oylarını artırırken, Tuncay Özkan’la Hanefi Avcı’nın adaylıkları, ciddi anlamda oy kaybettiriyor. Özkan’ın “Beni aday göstermezseniz, Kadıköy’den bağımsız aday olurum; oyları bölerim!” tehdidi, CHP tabanını hayli sinirlendirmiş. Avcı’ya gelince, “işkenceci polis” iddiaları nedeniyle, CHP’liler sıcak bakmamış adaylığına.

CHP’nin kemikleşmiş bir seçmeni var ki, “altı ok”la tanımlanan ilkelerin dışına bir adım atmıyor. Bu altı ok
1927’de Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik olarak tanımlanmış, daha sonra, 10-18 Mayıs 1931 tarihinde yapılan üçüncü parti kongresinde, bunlara Devletçilik ve Devrimcilik ilkeleri de eklenmişti.

CHP seçmenliği dededen toruna geçen bir miras biçiminde sürdüğünden, bugünün seçmeni ne bu altı okun anlamını doğru dürüst biliyor ne de nasıl uygulanacağını. Örneğin, Devletçilik! Ne demek bu günün koşullarında? Milletin devlet için var olduğunu tanımlayan bir anlayış mı eskiden olduğunca ya da özel girişimcinin önünü açan, milletin devletin efendisi olduğunu vurgulayan bir yol gösterici mi? Bunu CHP’de ne açıklayan var ne de üzerinde tartışan. Belki de tartışılmaması en doğrusu çünkü CHP seçmeni ideolojik değişime kapalı genellikle. CHP ancak doğru aday seçimiyle kemikleşmiş seçmenin dışından oy toplayabiliyor. Onun için de, tabanına yönelik anketlerle aday belirlemeyi tercih ediyor, iktidar olursa neler yapacağını söz vermeyi bir yana bırakarak.