Şefik Dursun

Şefik Dursun

Siyaset milleti mutlu etme sanatıdır ve dik duruş ister

Siyaset milleti mutlu etme sanatıdır ve dik duruş ister

AK Parti Kasım 2002’de milletimizin büyük teveccühü ile iktidara geldi. Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın 16 Kasım 2002 tarihinde yaptığı basın toplantısında açıkladığı Acil Eylem Planı hepimizi heyecanlandırmıştı... Bu sırada İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünü Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu yürütüyordu. Böyle ezici bir seçim sonucuna rağmen Acil Eylem Planı’na şiddetle tavır koydu. Üniversite mensuplarını Fen Fakültesi Konferans Salonunda guruplar halinde topladı. Onun korktuğu, 28 Şubat post-modern darbesi ile elde ettiklerini kaybetmekti!.. Tıp Fakültelerinin, Diş Hekimliği Fakültesi’nin ve Eczacılık Fakültesi’nin öğretim üyeleri ile yaptığı toplantıya katıldım. Alemdaroğlu’nun ortamı geren konuşmasından sonra öğretim üyelerinden bir kısmı gerekirse sokağa da çıkacaklarını dile getirdiler. O gün bizleri heyecanlandıran, post-modern darbenin yanında duranları da ayağa kaldıran hususları yeniden hatırlatmak istiyorum. Acil Eylem Planı’nda eğitimle ilgili aynen şunlar bulunmaktaydı;

“Sağlıklı bir toplum kurmanın en etkin yolunun eğitimden geçtiğinin bilincinde olarak bir yıl içinde;

¥ İlk ve orta öğretimde rehberlik etkin hale getirilerek mesleki ve teknik eğitime ağırlık verilecek,

¥ eğitimin önündeki her türlü engeller kaldırılacak,

¥ üniversitelerin idari ve akademik özerkliğe kavuşmaları sağlanacak ve Yüksek Öğretim Kurumu yeniden yapılandırılacaktır.”

Bu vaatlerden elbette onlar da bizim anladığımızı anlıyorlardı. “YÖK yeniden yapılandırılacak, eğitimin önündeki her türlü engeller kaldırılacak, akademik özerklik sağlanacak”, sözler gayet açık... “Eğitimin önündeki her türlü engeller kaldırılacak” denilirken, kılık-kıyafeti nedeniyle okuma hakkı elinden alınanlara bu hakların verileceğini anladık. Zalimlere karşı gereken tedbirler alınacak sanıyorduk... Kesintisiz 8 yıllık eğitimin ve İHL’lere darbe vuran operasyonun bitirileceğini düşünüyorduk, Kur’an kurslarına getirilen yaş sınırlamasının da kaldırılacağına inanmıştık... Ancak zaman içerisinde AK Parti hükümetinin çekingenlikleri insan hak ve özgürlüklerine aykırı bu uygulamaların yanında duranlara cesaret verdi.. Bir AK Parti milletvekilinin “İktidara geldiğimizde bizim her şeyi yapabileceğimizi düşünüyorlardı, yapabilseydik kabulleneceklerdi.Ancak yapamayınca bu defa işler tersine döndü” diye hayıflandığına şahit oldum...

AK Parti Hükümetinin ilk Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu önce eğitimle ilgili sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi ve onlarla birlikte yeni bir Yükseköğretim Kanunu hazırlık çalışmalarını başlattı. Çok da güzel gidiyordu... Ancak hızlı bir şekilde, toplumun anlam veremediği bir olay gerçekleşti; Erkan Mumcu görevinden alındı. Bu nedenle de Mumcu bir müddet sonra AK Parti’den ayrıldı... Erkan Mumcu’nun ayrılmasından sonra yaptığı açıklamalardan, Erdoğan’la Baykal’ın Yüksek Öğretim Kurumu ile ilgili düzenlemeler yapılmaması konusunda anlaştıklarını çıkardık... Başbakan Erdoğan o zaman yasaklı olduğu için seçimlere katılamamış ve milletvekili seçilememişti. Onun milletvekili olabilmesi için gerekli olan Anayasa değişikliği Baykal’ın desteğiyle hayata geçti. Başbakan geçtiğimiz yıl üniversite rektörleri ile Dolmabahçe Sarayı’nda yaptığı toplantıda benzer açıklamalarda bulundu. Artık bu konu netleşmiş oldu. Nitekim YÖK Kanunu’nda 9 yıl öncesine kadar 40’a yakın değişiklik yapılmış olmasına rağmen bu dönemde neredeyse hiç değişiklik yapılmamıştır... Baykal zannetti ki; 28 Şubat darbesinin etkisiyle eğitimde sağladıkları durumu böylece koruyabilecekti... Oysa zaman içerisinde korktuğu gelişmeler kendiliğinden ortaya çıktı. Demokratik üniversite için yapılması gerekenleri Baykal da isteseydi bu gün üniversitelerde daha güzel, herkesi mutlu edebilecek durum sağlanabilirdi.

Yeni Anayasa’nın akibeti YÖK’ün akibetine benzer mi?

Üniversiteler milletin beyni durumundadır; onlar özgür şekilde görevlerini yapmalıdırlar... Öğretim elemanları derslerini, araştırmalarını huzurlu bir ortamda gerçekleştirmeli, eğitimin önündeki engeller tamamen kaldırılmalıdır; hiç kimseye siyasi ve ideolojik baskı uygulanmamalıdır. Bu tür davranışların sergilenmesinin önüne güçlü düzenlemeler konulmalıdır...

Şimdi Sayın Başbakan seçimden sonra yeni Anayasa vaat ediyor... Gene heyecanlanıyoruz!.. Çünkü darbe Anayasası çöpe atılacak, yukarıda ifade ettiğimiz ihlaller sona erecek diye. Peki soruyorum bu Anayasa ile hayat bulan Yüksek Öğretim Kurumu ne olacak, gene 28 Şubat post-modern darbesinin getirdiği kesintisiz 8 yıllık eğitim ve Kur’an kurslarında yaş sınırlaması neden seçim meydanlarında dile getirilmiyor? İnsana sorarlar değil mi; 9 yıldır neden yapmadınız diye. Korkarım Anayasa konusunda verilen sözler de tıpkı 2002’de eğitimle ilgili verilen sözler gibi yerine getirilmeyecektir. Sayın Başbakan’ın Yüksek Öğretim Kurumu’nda yeniden yapılandırmadan vazgeçmesini Baykal’a desteği karşılığında sunduğunu düşünüyorum... Bu nedenle Başbakan’ın karşısına yeni Anayasa yapmaktan vazgeçirecek bir sebep bulunabilir mi diye endişe ediyorum. İstenseydi bu güne kadar milletin yeni bir Anayasa yapması gerçekleşebilirdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi