Şefik Dursun

Şefik Dursun

KCK operasyonları ve hayalci Marksistler

KCK operasyonları ve hayalci Marksistler

Geçen hafta Paris Mahkemesi Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ni kapattı. PKK’nın “Fransa’daki üssü” olarak kullanıldığının tespit edilmesi üzerine merkezin kapatılmasıyla birlikte 18 PKK üyesine 1 ila 5 yıl arasında değişen tecilli hapis cezası verdi. 5 Şubat 2007’de kültür merkezine yapılan operasyon sonucu çeşitli belge ve bilgisayarlara el konulmuş ve bu delillere dayanarak dava açılmıştı... Geçtiğimiz günlerde polisimiz, PKK yandaşlarının faaliyette bulunduğu bir dershanede “bomba yapımı” derslerinin verildiğini tespit etmiş ve görüntülemişti.

En son BDP’nin Siyaset Akademisi’nde ders veren Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Büşra Ersanlı, KCK operasyonu kapsamında gözaltına alındı ve ardından da tutuklandı. Bilindiği gibi KCK, PKK’nın şehir yapılanması. Ersanlı’nın “akademik araştırmalarım için tutmuş olduğum notlar” dediği ajandasında “Kürt devletinin kurulması için şartların uygun olduğu, özerkliğin tek taraflı olamayacağı ama devlet kurmanın tek taraflı olabileceği”, “Kürdistan devletinde tüm kamusal alanların Kürtler tarafından yönetileceği”, “PKK terörist listesinden çıkmalı”, “KDP gibi devlet kurarız konjonktür buna uygun” gibi kayıtların olduğu tespit edilmiş. Bu nedenle Ersanlı, KCK üyesi olmaktan tutuklanmış. İstanbul Ümraniye’de BDP ilçe binasındaki siyaset akademisinde eğitim alan 60 öğrenciden biri savcıya verdiği ifadede “...PKK ideolojisine uygun kadrolar yetiştirmek için eğitimlerin verildiğini anladım” diyor. Bir partinin siyaset akademisinde elbette o partinin ideallerine uygun insanlar yetiştirilmesi arzulanır. BDP’nin Siyaset Akademisi’nde de PKK’nın ideolojisine uygun insan yetiştiriyorlarmış!.. Yani buradan BDP demek PKK demek çıkıyor!..


Yukarıdaki örnekler gösteriyor ki; PKK-BDP-KCK üçlüsü demokrasinin ne kadar imkanı varsa hepsini istismar ediyor, kullanıyorlar; terörle Türkiye’nin topraklarından bir kısmı üzerinde devlet kurabilmek için... Davalarının Kürt Sorununu çözmek olmadığı artık ortada... Dağdakiler silahı bırakırlarsa “siyasette mi rol alacaklar?” yoksa Türkiye’yi dize getirebilirlerse “bir Marksist devlet mi kuracaklar?” bunların hesabını yapmaktalar... Şimdi iş bu noktaya geldi; bir devlet kurulabilirmiş!..


Marksist Türkler Kürtçülük yapabilir mi?


Ersanlı’nın tutuklanmasından sonra sol kesimden daha doğrusu eski Marksistlerden bazı köşe yazarları, hem KCK operasyonlarını eleştirdiler hem de Ersanlı ile birlikte yayıncı Zarakolu’ya sahip çıktılar, tıpkı BDP gibi... Tutuklanan 44 kişiden sadece 2-3 kişiye kefil oluyorlar... Demek ki diğerleri hakikaten KCK üyesi!.. Bu köşe yazarları Ersanlı’nın eski arkadaşları olduğunu ve onu iyi tanıdıklarını söyleyerek sahipleniyorlar. Ersanlı Kürt değil... Kürtçü bir partide ne arıyor?.. Aslında amacı ırkçılık değil. Geçmişte Türkiye’de başarılı olamayan, hevesi kursağında kalan Marksist hareket, terörün desteğinde “Kürtçü hareketi” kendileri için vasıta görüyorlar; Marksist Kürt Devletinin kurulmasını onlar da arzuluyorlar. Ersanlı’ya göre bunun zamanı gelmiş!.. Gençliğinde Türkiye için yakalayamadıkları Marksist devlet fırsatını şimdi yakalayabilirlermiş... Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş. Boşuna teröristleri yüreklendirmeye gayret etmeyin. Bu millet Türk’üyle-Kürt’üyle birlikte olmak, insan gibi inancını ve kültürünü yaşamak istiyor. Bu istekler insanlarımız arasında hiçbir zaman sorun olmamıştır. Bu ihtiyaçları sorun haline getiren 12 Eylül darbesidir. Kürt’lerin darbe yönetimince gördükleri zulüm PKK gibi bir teşkilatı güçlendirmiş ve sorunlar bu günkü noktaya getirilmiştir. Faili meçhuller ve bu zulmün uygulayıcıları bu gün Silivri’de yargılanıyorlar. Uygulanan işkenceler ancak PKK’nın ekmeğine yağ sürmüştür.. Bir CHP milletvekili bayan 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Diyarbakır Cezaevi ile bugünkü Silivri Cezaevi’ni karşılaştırıyor; “Diyarbakır Cezaevi ile Silivri Cezaevi arasında bir fark yok” diyor, Ergenekon davasının avukatı gibi... Doğru ikisi de cezaevi... Ancak Diyarbakır Cezaevi bu ülkenin kardeş iki toplumunu birbirine düşman hale getirecek zulmün yapıldığı yer. Silivri Cezaevi’nde kime ne zulüm yapılıyor? Ayrıca Diyarbakır Cezaevi’nde darbecilerin hakimiyeti söz konusu iken Silivri’de darbeciler yargılanıyor.


Zaman zaman bazı hususlar gündeme sokuluyor tartışılıyor ve sanki toplum bunu kabullendi gözüyle bakılıyor, altyapı oluşturulmaya çalışılıyor. Mesela özgürlükçü bir yazar, “Kürt Devletinin kurulması neden tartışılmasın, hatta halka sorulsun o isterse devlet dahi kurulabilsin” diyor. Biz geçmişte uluslararası manipülasyonlarla toprakları parçalanmış bir milletiz. Gene benzer güçler topraklarımızı parçalamak için fırsat kollamaktadır. Ergenekon’un üniversite ayağından bazı rektör ve üniversite hocaları tutuklandığında da gene bir kısım medya mensubu bunları savundu. Ergenekon nasıl toplum yapıları içinde yer tutmuşsa PKK da benzer şekilde bu katmanlarda yer tutmuştur. Yani PKK ile baş etmek, Ergenekon’la baş etmekle özdeştir... Ersanlı belki “ilk”tir ama son olmayacaktır. Milletimize saldırılar ister Ergenekon içinden ister PKK yapısından gelsin hiç fark etmez. Türk ve Kürt bir millet olarak bu yapılanmaların defterini dürecektir, yakındır.


Not: Aziz milletimin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, mağdur ve mazlum toplumların kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi