Aziz Üstel

Aziz Üstel

CHP Varlık Vergisi için elbette özür dilemeli!

CHP Varlık Vergisi için elbette özür dilemeli!

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmemişti ama 1940’lı yıllarda yokluk, yoksulluk, karaborsacılık, vurgunculuk doruğa çıkmıştı. Devlet de, çok kötü yönetildiğinden, büyük bir borç yükü altına girmişti. Başbakan Şükrü Saraçoğlu, 30 gün içinde 312 milyon TL’nin bulunması için kurmaylarına emir verdi. Onlar da Varlık Vergisi’ni önerdi Başbakan’a. Varlık Vergisi zenginlerden para toplamayı öngörüyordu. Zenginler dört sınıfa ayrılmıştı. Müslümanlar (M) toplamın yüzde 12.5’ini, Gayrimüslimler (G) yüzde 50’sini, Dönmeler (D) yani sonradan Müslüman olanlar yüzde 25’ini, Türkiye’de yaşayan yabancılar da yüzde 12.5’ini karşılayacaklardı. Eylül 1942’de hükümet defterdarlıklara bir yazı gönderdi, özel kurullar kuruldu, kimlerin ne kadar vergi vereceğini belirleyen vergi; Kasım’da TBMM’den geçerek yasallaştı. Saraçoğlu, CHP Grubu’nda yaptığı konuşmada verginin gizli amacını açıklıyordu: “Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir devrim kanunudur bu. Piyasalarımıza egemen olan yabancılar ortadan kaldırılacak, Türk piyasası, Türk’lerin eline verilecektir.” Bu vergiyi kimsenin ödemesi mümkün değildi. Çoğu kişiye ödeyebileceğinin en az üç katı vergi yüklenmişti. Ve 1400 kişi Erzurum’un köylerine kasabalarına, çalışma kamplarına yollandı. Çoğu bir yıl sonra geri geldi. Taş kırdırdılar bu insanlara, bir tas çorba ve günde bir buçuk lira karşılığında. Varlık Vergisi’nden birkaç ay önce, İnönü Bursa’da konuşma yaparken birileri kalkıp “Gayrimüslimleri ne yapacağız?” diye sormuştu. İnönü’nün cevabıysa korkunçtu en azından : “Onlara İstanbul’un sokaklarında limon sattıracağım!” (İshak Alaton-STAR Gazetesi-Erdinç Akkoyunlu) Aşkale’de 21 kişi öldü. Sürülenlerin çoğu 50 yaşın üstündeydi. Haziran 1943 tarihinde Aşkale sürgünleri geri geldi; paranın yüzde 80’ini toplanmıştı çünkü. Derken 1944’te çıkan bir kanunla Varlık Vergisi kaldırıldı. Ama izleri sürdü. Azınlıkların çoğu Türkiye’den göç etti. Ben yıllar önce Varlık Vergisi faciasını önde gelen bir CHP’liye sormuştum. Bana “harp darp hali!” diyerek omuz silkmişti. Onun için Sayın İshak Alaton’un “bugün kalkıp bir özür dileseler bari!” çağrısı da yanıt bulamayacaktır, omuzlar havaya kalkıp inecektir gene. Neden mi? Çünkü bu bir “devrim kanunudur”! Eh CHP’de devrimlerin bekçisi değil midir?

‘Kürt sorunu PKK’dan ibaret değildir’

Sayın Osman Ateş gönderdiği e-postada “... bütün ailem ve kardeşlerimle hep Kürtçe konuştum. Benim gibi yıllarca asimile edilmiş, en temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılmış insanların artık pazarlık konusu yapılmamaları gerekmektedir. Aydın ya da değil, çoğu insanın esas anlamadığı nedir biliyor musunuz? Herkesin Kürt sorununu, Abdullah Öcalan ve PKK’dan ibaret sayması. Asıl sorun onlar değildir; hiçbir zaman da olmadı. Asıl sorun Kürt’lerin inkarı ve asimile edilmesidir. Devlet inkardan vazgeçti ancak asimilasyon konusunda “ somut adımlar atılmadı. “ Bunu ne vicdanımız ne de onurumuz kabul edecektir.”

Sayın Ateş, Anayasa’nın 3. maddesinde Türkiye’nin dili Türkçe’dir der; yeni Anayasada “resmi dil Türkçe’dir” dediğiniz an herkes için ana dilde eğitim yolu açılır, seçmeli dil olarak Kürtçe devreye girebilir. Asimilasyona gelince, bunun artık olmayacağını bütün siyasi partiler kabul ediyor. Bu anayasa hazırlanırken, kimsenin özgürlük alanı ihlal edilmeyecek, pazarlık konusu yapmaya kalkanlar da başarılı olamayacaktır. Önemli olan Kürt kökenli yurttaşlarımızın PKK’yı ve terörü açıkça lanetlemeleridir. Bundan sonrası aydınlıktır Türkiye sınırları içinde yaşayan herkes için.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi