Aziz Üstel

Aziz Üstel

“Kemalist Türkiye’den faşist İtalya’ya selam!”

“Kemalist Türkiye’den faşist İtalya’ya selam!”

Bu, “Kemalist Türkiye’den faşist İtalya’ya selam” , Cumhuriyet Gazetesi’nin 1932 yılındaki başlığıdır. Selamı götürense, 1930’lı yıllarda İsmet İnönü’yle birlikte CHP’nin en etkin ismi, bugün de CHP’de eleştirilen, teşhisi konup da tedavisi uygulanamayan birçok hastalığın yaratıcısı Recep Peker beyefendidir.

Recep Perker’in en büyük hatası düzenin halkçı niteliğini yok edip bürokrasi diktatörlüğünü kurmasıdır. Hasan Rıza Soyak (Atatürk’ün Özel Kalem Müdürü) anılarında Peker’i, CHP’nin buram buram faşizm kokan tüzüğünü hazırlamakla suçlar. Bu tüzüğü de Recep Peker, “Mussolini İtalya’sını gezip partinin devlete egemenliğine inandıktan sonra yazmıştır.” (Atilla İlhan) Peker’e göre parti müfettişleri valilerin önünde gelir. Mustafa Kemal buna şiddetle karşı çıkmış ve bir süre sonra müfettişlerin valilere emir vermesini bırakın yönetimle ilgili önerilerde bulunmalarını dahi yasaklamıştır. İlk İçişleri Bakanlığı döneminde, 1924-25 yıllarında, Şeyh Sait başkaldırısında Fethi Okyar’ı yeterince sert davranmamakla suçlayarak istifaya zorlamıştır Peker. Ermenilerin Türkiye’ye geri dönmesini de o engellemiş, azınlıkların el konulan mallarına da ne bir bedel ödetmiş ne de geri alma girişimlerine izin vermiştir.

Milli Şef kavramını ilk kullanan Peker 1933 yılında CHP Genel Sekreteri ollarak, “Milli Şef’in hükümlerine candan uyan ve inanan disiplinli bir cemiyet kurmak zorundayız” demiş Milli Şef’i tanımlamıştır da: “Ruhundaki coşku ve sıcaklıkla çevresini ısıtan ve aydınlatan, insanları kendine bağlayan, saptadığı amaca doğru ilerleten kişi. “ Mustafa Kemal Milli Şef etiketine hiç sıcak bakmamış ama ölümünden sonra İnönü o saat benimsemiştir. Recep Peker din düşmanlığı ve aşırı ulusalcılığı da 1942’denden sonra, yeniden İç İşleri Bakanı olduğu dönemde, parti müfettişlerince bütün yurda yaymaya çabalayan kişidir.

Atatürk, Peker’i, 1937 yılında yaptığı yurt gezisinden sonra tasfiye eder. Halkın mutsuzluğunu, perişanlığını görmüş, ekonomik beklentilerin karşılanmadığını, sınıflar arasında ciddi uçurumlara açıldığını fark etmiştir. En çok üzüldüğü CHP’nin halktan kopmuş, bürokratik/seçkinci bir yapıya dönüşmüş olmasıdır. Parti kimi yerlerde zengin tüccarların kimi yerlerde de bürokrat yöneticilerin elinde oyuncak olmuştur. Parti yöneticilerinin acımasız, halkı hırpalayan tutumları Atatürk’ü çileden çıkarır. Bu yöneticileri görevlerine atayansa Peker’dir elbet. Ama Recep Peker,1946’da Başbakan bile olmuş yapıcı değil yıkıcı muhalefetin anlamını belleklere kazımayı becermiştir!.

Bu gün CHP’nin bırakın iktidar olmayı etkili bir muhalefet yapamamasının en büyük nedenlerinden birini, Recep Peker’in, partinin DNA’sına soktuğu halk devletin hizmetindedir; devlet halkın değil anlayışında aramak gerekir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi