Aziz Üstel

Aziz Üstel

Dipsiz kuyuda kimin kimi öldüreceği hiç belli olmaz!

Dipsiz kuyuda kimin kimi öldüreceği hiç belli olmaz!

Rahmetli Uğur Mumcu’nun ölmeden önce yazdığı bir yazı vardır, “Dipsiz Kuyu” başlıklı. Ortadoğu’yu kanlı, karanlık ve dipsiz bir kuyuya benzetir. Bu kuyuda kanlı cinayetler birbirini izler. Halk deyişiyle de, kimin eli kimin cebinde bilinmez. Kim, kimi, neden öldürüyor? Bu soruların yanıtlarını anında bulmak mümkün değildir. Olaylar uzun yıllar sonra aydınlanır. O da bir bölümü...

Gelin bu cinayetlerden birine göz atalım. Eşref Bitlis suikastine yani. Kürt Sorunu’na değişik bir biçimde yaklaşıyordu Orgeneral Eşref Bitlis. Devletin gayri resmi örgütlerle insan avına çıkma tasarısına da direniyor, MGK’da açıkça karşı çıkıyordu. Bitlis’in uçağı 17 Şubat 1993’te, “buzlanma” nedeniyle Ankara’dan kalktıktan kısa bir süre sonra düştü; herkes öldü. Uçağın düşüş nedeninin buzlanma olduğunu Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş kendi açıkladı. Ancak daha sonra yapılan incelemeler ve düzenlenen bilirkişi raporları kaza nedeninin buzlanma değil sabotaj olduğunu ortaya koyacaktı.

Orgeneral Eşref Bitlis, “Poised Hammer” yani Çekiç Güç’ün faaliyetlerinden rahatsızdı. Çekiç Güç, Musul’un güneyinden başlayarak batıya doğru uzanan ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgeyi denetleyen bir Amerikan birliğiydi. Baba Bush dönemindeki ilk Irak Savaşı’ndan sonra Çekiç Güç görevini sürdürdü, karargahı İncirlik’e taşındı. Görev süresinin uzatılıp uzatılmaması TBMM’nin iznine bağlıydı. Aralık 1992’de TBMM’de yapılan toplantıda Çekiç Güç’ün Güneydoğu Anadolu’da terörü körüklediği, desteklediği yolunda iddialar ortaya atıldı. Sert tartışmalar sonucu, Çekiç Güç’ün görev süresi altı ay daha uzatıldı. Bitlis Paşa, bu görevin uzatılmaması gerektiğini her fırsat ve ortamda dile getirdi. Amerikalılar, Bitlis Paşa’yı rahmetli Turgut Özal’a şikayet ediyordu sürekli olarak. Özal ise oralı olmuyordu. Eşref Bitlis, MGK toplantılarında da söz alıp, Çekiç Güç’ün üstü kapalı bir biçimde PKK’ya destek verdiğini söylemeye başladığı gün, iddialara göre, Paşa’nın “bileti kesildi!”. Bu işin taşeronluk görevi “ACE” kod adlı Ahmet Cem Ersever’e verildi. Gene iddialara göre Ersever, Suriye istihbaratıyla parasal ilişkilere girmiş, izinsiz cinayetler işlemişti. Bitlis Paşa’yı öldürmesi karşılığında, aklanacak, suç dosyaları yakılacaktı. Ancak Ersever’e verilen sözler tutulmadı. Yakalandı; Başbakanlık poligonunda sorgusu videoya çekildi. Bitlis suikastını iddialara göre, bütün ayrıntılarıyla anlattı Ersever; videolar “derin devletin kasalarına kilitlendi!” Abdullah Çatlı ve adamları Ersever başta olmak üzere Bitlis suikastını gerçekleştirenleri temizledi. Ersever’in JİTEM içindeki 30 kişilik ekibiyse, gene Çatlı aracılığıyla yurt dışına çıkarıldı... (Türkiye İnsan Hakları Raporu 1993 ve Faili Meçhul Cinayetler Tarihi—Orhan Gökdemir—Destek Yayınları)

Dipsiz, kanlı bir kuyudur bu bölge... Kimin, kimi, neden, niçin, ne zaman öldüreceği hiç belli olmaz... Eşref Bitlis’i ve tabi Uğur Mumcu’yu rahmetle anıyorum efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi