Aziz Üstel

Aziz Üstel

‘İyi bir istihbaratçı, gün gelir bir orduya bedeldir!’

‘İyi bir istihbaratçı, gün gelir bir orduya bedeldir!’

Bunu söyleyen Mustafa Kemal’dir ve “istihbarat kuruluşlarına ne gerek var... hepsi kapatılsın... her türlü rezilliğin başı istihbaratçılar...” gibisinden ipe sapa gelmez laflara verilen en iyi yanıtlardan da biridir. Ekranlara çıkıp lafı sakız sakız çiğneyenler belki İngiliz Kemal’i duymuşlardır ama örneğin, Gavur Mümin kimdir bilmezler bile. “Gavur Mümin olmasa İzmir’in kurtuluşu hatta Büyük Taarruz bile tehlikeye girebilirdi” diyen gene Mustafa Kemal’dir! Tabi bu ekran kuşları Kurtuluş Savaşı’nı, Mustafa Kemal’den, Fevzi Çakmak’tan ve Gavur Mümin’i baş tacı eden Kazım Karabekir’den de iyi bilirler; istihbaratın değerini de!!

Miralay Cafer Tayyar (Eğilmez) 23 Temmuz 1920’de Babaeski yöresinde Yunan’a esir düştü. Edirne’de iki gün kaldıktan sonra Atina’ya gönderildi. Aradan iki yıl geçti, 26 Ağustos 1922 ‘de başlayan Büyük Taarruz’un ardından Uşak yöresinde, Yunanlıların Küçük Asya Orduları Komutanlığına yeni atanan General Trikopis, yanındaki yüksek rütbeli subaylarla birlikte yakalandı. İzmir’in 9 Eylül 1922’de ele geçirilmesinden sonra yapılan görüşmelerde Yunanlılar, General Trikopis’e karşı Albay Cafer Tayyar’ı önerdi. Mustafa Kemal bu öneriyi dinlemedi bile. “Jandarma Yüzbaşısı Mümin’i isterim Trikopis’e karşılık!” diye kestirip attı. Mustafa Kemal’in bu önerisi hem Yüzbaşı Mümin’i tanıyan hem de tanımayanları şaşkına çevirdi. Tanıyanlar, Mustafa Kemal’in bir vatan hainine sahip çıkmasını anlayamadılar. Tanımayanlarsa koskoca bir orgenerale karşı bir yüzbaşının takası ne mene iştir diyip kafalarını kaşıdılar! Aslında Mustafa Kemal’in dışında hemen hemen hiç kimse Mümin’in ne yaptığını, asıl kimliğini bilmiyordu.

Mümin, İzmir’in işgalinden sonra Ankara’nın yolunu tutacaktı ki, çok iyi Rumca bildiği için Mustafa Kemal, Ege’de kalmasını, istedi: Milli Mücadele’nin gözü kulağı olacaktı İzmir’de. Yunanlıların Ege ve İç Anadolu’daki askeri harekatlarının bilinmesi Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşmasında çok önemliydi.

Mümin arık batılılar gibi giyiniyor, bütün gün Kordon’da Yunan subaylarıyla kol kola dolaşıyor, sabahlara kadar onlarla yiyip içip eğleniyordu. Tabi onlardan aldığı her türlü bilgiyi de Ankara’ya iletiyordu anında. Gerçeği bilmeyen arkadaşları için o artık işbirlikçi, satılmış, Gavur Mümin’ di. Gavur Mümin’in öyküsünü Attila İlhan şöyle anlatır: “Demokrat İzmir Gazetesi’ni yönetirken bana ‘Gavur’ Mümin’in öyküsünü getirdi Naci Sadullah Bey. Okuyunca dehşete düştüm... Onca hakarete hiç sesini çıkarmamış, suratına tükürenlere dönüp bakmamıştı. Türk istihbaratının en önemli görevlisiydi. Sonunda İzmir sokaklarında Yunan istihbaratı onu yakaladı. Yunan Askeri Mahkemesi’nce ömür boyu hapse mahkum edildi. Kim ispiyonlamıştı Mümin’i peki? Türk İstihbaratı’nda çalışan bir Giritli Türk, Yunan İstihbarat görevlisiydi ve Mümin’i, o ele vermiştir. Sonradan kurşuna dizilmiştir ama o ayrı bir hikayedir!”

Mustafa Kemal’in işte General Trikopis ve yüksek rütbeli tutsak Yunan subayları karşılığında Mümin’i istemesinin nedeni budur. Daha sonra Cafer Tayyar’a karşılık 11. Tümen Komutanı Kladas’ı takas edecekti Ankara. Yani Mustafa Kemal’in gözünde Mümin, Trikopis’den çok daha değerliydi. General Trikopis ve diğer generaller Atina’da büyük törenlerle karşılanırken Jandarma Yüzbaşı Mümin, sessiz sedasız esaretten gelip Ankara’ya gitti. Albay’lığa kadar yükseldi. Nişanlısı Muhsine Hanım’la evlendi ve 25 Ocak 1948’de İzmir’de öldü. Onu rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi