Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

“Barış”ın ırzına geçenlerin bitmez tükenmez masumiyet numaraları

“Barış”ın ırzına geçenlerin bitmez tükenmez masumiyet numaraları

“Barış”, en fazla iğfale maruz kalan, tecavüze uğrayan ve en fazla kirletilen kelime...


Bu öyle bir noktaya geldi ki, ağzını açıp da “b” harfiyle başlayan bir söz söyleyeceğini sandıklarıma “sakın ha ‘barış’ demeyin” diye çıkışıyorum.


1 Eylül “Dünya Barış Günü” imiş!


Dünyanın başka ülkelerini bilmiyorum, fakat Türkiye’den şüphem yok. Ülkenin neresinde “barış mitingi, gösterisi” yapıldıysa, kirli savaşlarını örtmek isteyenler muhakkak orada toplanmıştır.


Şüphem yoktu, işin içinde BDP olunca, daha da emin oldum. Hele “Silahattin”in orada olduğunu duyunca, mutmain oldum!


O “şarkın en sevgili sultanı”nın adı ona asla yakışmıyor. Ona yakışan isim “Silahattin”. “Selahaddin” dinin iyiliği, selâmeti, barışı demek. Bu zatın “din”le (elbette Allah katında din İslâm’dır) alâkası yok. O yüzden isminin sonunda “din” değil, “tin” var. Başında ise “Silah”. “Silahattin” ne demek? “Tin”in silahı. Bu ya kör bıçaktır ya da Esed’in bile kullanmaktan henüz uzak durduğu kahpe silahlardır.


Bu silahları bin yıllık kardeşlik hukukunu yerle bir etmek için kullanan adamdan zerer miskal iyilik beklemem.


“Barış mitingi”nde (!) konuşmuş! Devlet elini namludan çekerse, barış olurmuş!


“Aç tavuk kendini buğday pazarında” görür derler. Devletin elini silahtan çekmesi demek, meydanı bu kahpe dinlilerin pür silah zorbalarına bırakmak demek.


Şemdinli’de devlet güçleri teröristleri silahla bertaraf etmese idi ne olurdu? O paçavraları devlet binalarına çekmezler miydi? Geh geh geirmezler miydi?


Hepsinin hevesi elhamdülillah kursaklarında kaldı!


Silahattin ve saz (pardon silah) arkadaşları hep bir ağızdan höykürmeye başlamamışlar mıydı, günler öncesinden; “Şemdinli’de neler oluyor” diye?


Tezgâh kurulmuştu. Şimdi bu tezgâh daha karmaşık. İsrail ile Beşşar Suriyesi sarmaş dolaş. Beşşar’la İran Fars inkılâpçıları içli dışlı. E hepsi birden PKK’nın kankası.


Daha arka planda, kurdukları büyük oyunun seyrini takip eden ağababalar var. ABD var, İngiltere var (ve belki de Rusya var).


Yüz yıl önce Osmanlı Devleti yıkıldı, emperyalist paylaşım gereği Ortadoğu’da sınırları cetvelle çizilmiş Arap devletleri peydahlandı. Yüz yıl sonra emperyalistler daha fazlasını istiyorlar. Bu İsrail’in güvenliği için ve petrolü hortumluyan emperyalizmin şirketlerinin kârı için gerekli.


Suriye’de Esed neden (hâlâ) direniyor?


Esed sonrası Suriye’de Türkiye ağırlığının önlenememesi korkusundan. Türkiye’nin güçlenmesi, evet yalnız o ihtimal, İsrail için gerçek tehlikedir. Yoksa İran ve İsrail birbirine güç veren, birbirinden beslenen devletlerdir.


Türkiye’yi frenlemenin, etkisizleştirmenin çaresi siyasî Kürtçülükte bulunmuştur.


Bakar mısınız: Suriye’de Esed devletine karşı Hür Suriye Ordusu savaşıyor. Silahattin’in onları desteklemesi gerekmez mi?


Hayır o Esed’ci... Neden? Türkiye’deki devleti yık, parçala, Esed’in zâlim diktatörlüğüne destek ver!


Türkiye’ye karşı ileri sürdüklerini neden İran’a karşı, Suriye’ye karşı öne süremiyorsun?


İran’daki Kürtler mi daha özgür? Suriye’dekiler daha mı rahat?


Ağababalar Esed’in kalmasını kabul ederse, Esed de Türkiye sınırlarını PKK’ya emanet edecek!


Silahattin’in düşü bu! Bu tam bir namert düşü!


Sabah akşam bu rüyayı gören düşkırıklığına da hazır olmalı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi