AK Parti ve İslam dünyasının demokratikleşmesi

AK Parti ve İslam dünyasının demokratikleşmesi

Samuel H. Huntington, doksanlı yılların başında kaleme aldığı ve Türkçeye de çevrilen üçüncü Dalga/Yirminci Yüzyılın Sonlarında Demokratlaşma, (çev. Ergun özbudun, Ankara 1993) adlı çalışmasında Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra dünyanın muhtelif bölgelerinde baş gösteren otoriter rejimlerden demokrasiye geçiş sürecini bir küresel dalga olarak incelemiş ve ilerki yıllarda bu dalganın nasıl bir gelişme göstereceğini tartışmıştı. Hatırlanacağı gibi 1974 yılında Portekiz'de Salazar rejiminin çöküşü ile başlayan demokratikleşme dalgası, otoriter rejimler topluluğu olan Doğu Bloku'na sirayet etmiş ve bu ülkelerin bir süreç dahilinde demokrasiyle tanışmalarını sağlamıştı.

Demokratikleşme sürecinin İslam dünyası ile Konfüsyüsçü kültürün egemen olduğu dünyaya ne zaman uğrayacağı, daha doğrusu bu iki dünyanın demokratikleşip demokratikleşemeyeceği önemli bir sorun olarak ortada idi. Huntington İslam dünyasının demokratikleşebilme imkanlarının yüksek olduğunu ve belli bir süreç içerisinde bu dalganın etkisi altında kalacağını tahmin etmekteydi.

Bugün geriye baktığımızda yavaş da olsa İslam dünyasının demokratikleşme sürecinin ciddi şekilde etkisi altında olduğunu, modern dönemde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında temel eğilimin demokratikleşmeden yana olduğunu söylemek mümkün. Ancak ciddi yerel sorunlarla yüz yüze olan ülkelerin demokratik rejime geçişleri kolay olmamakta ve özellikle yirminci yüzyıldaki dünya sistemi de onların mevcut sorunlarla ve yapılarla birlikte devam etmelerine imkan vermekteydi. Bugün İslam dünyasının nerede ise tümünde meclisler, seçimler, temsili sistem, anayasa gibi demokratik kurumların tesis edilmekte olduğu görülüyor. Ne var ki çağdaş demokratik kurumlar ve değerlerin yerleşmesinin uzun bir zaman alacağı ve pek çok sorunu aşması gerektiği de ortadadır.

Bu bilgileri Türkiye'nin ve nerede ise tüm İslam dünyasının merakla beklediği Ak Parti'nin kapatma davasının sonucunun İslam dünyasının demokratikleşmesine olacak muhtemel olumlu veya olumsuz katkılarına dikkat çekmek için vermek ihtiyacı duydum. İlk anda konuyla kapatma davasının ne ilgisi var, denebilirse de aslında Türkiye'deki demokratikleşmeye ilişkin gelişmelerin şu veya bu şekilde İslam dünyasını çok derinden etkilediğini unutmamak gerekiyor.

Türkiye sahip olduğu pek çok özelliği nedeniyle İslam dünyasını etkileme gücüne sahip bir ülkedir. Osmanlı Devleti gibi bir cihan devletinin bakiyesi ve mirasçısı olan Türkiye'deki gelişmeler ve yeni yönelişler bir tür model olma özelliği göstermektedir. Kemalist devrimin İslam dünyasındaki etkileri küçümsenmemelidir. Bu devrimin İslama karşı yapılan bir devrim şeklinde okunması ve özellikle de Müslüman dünyanın bütünlüğünü simgesel olarak temsil etme konumundaki İslam Halifeliği'nin kaldırılması ve laik rejimin kurulması İslam dünyası ile Türkiye arasında ciddi bir bariyer oluşturmuşsa da yine de Türkiye'deki gelişmeleri takip eden pek çok ülke ve lider çıkmıştır.

Şimdi toplumun muhafazakar ana gövdesini temsil eden, toplumsal değerler ve kurumları muhafaza etme ve bununla birlikte çağdaş demokratik Batı değerleriyle bütünleşme politikasını başarılı şekilde takip etme gibi bir çizgide yer alan Ak Parti tecrübesi, İslam dünyası için başarılı bir model oluşturmuştur. Modernleşmenin ve çağdaş demokratik değerlerle bütünleşmenin yerel toplumsal değerlerden ve kurumlardan kopuş anlamına gelmeyeceğinin örneğini veren Ak Parti, tüm İslam dünyasında ilgiyle takip edilmekte, başarıları paylaşılmak istenmektedir.

Ak Parti davasından eğer “kapatma” kararı çıkar ve partinin ileri gelenleri siyasetten yasaklanırlarsa bunun sadece Türkiye'de yaratacağı olumsuzlukları olmayacak, bunun yanında küresel planda yol açacağı gelişmeler de olacaktır. Herkes Anayasa Mahkemesinden çıkacak böyle bir kararın Avrupa Birliği nezdinde yol açacağı tepkilere ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yaşanacak tıkanmalara dikkat çekiyor. Bu kaygı elbette ki doğrudur ve iktidar partisinin kapatılması durumunda Avrupa Birliği ile yaşanacak olumsuzlukların ne olacağı aşağı yukarı tahmin edilmekte, pek çok ilgili kaygılara dikkat çekmektedir. Bence kapatılma durumunda Türkiye'nin sadece yüzünü döndüğü Batı ile ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşanmayacak, aynı zamanda böyle bir kararın İslam dünyasıyla ilişkilerde de önemli tıkanmalara yol açacaktır. Türkiye'nin son yıllarda Orta Doğu ülkeleri nezdinde ve genel olarak İslam dünyasında kazandığı nüfuz ciddi şekilde olumsuz etkilenecek, İslam dünyasının demokratikleşmesinde bir tür hızlandırıcı, yönlendirici, cesaretlendirici ve modelleyici etkisi olan Türkiye, yirminci yüzyılın ilk yarısındaki konumuna düşecektir. Bu büyük emeklerle elde edilen bir kazanımın heba edilmesi anlamına gelecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi