Küreselleşme ve Dell Teorisi…

Küreselleşme ve Dell Teorisi…

Thomas L. Friedman küreselleşmenin dünyada meydana getirdiği köklü dönüşümü çarpıcı örneklerle ve üslupla ele aldığı Yirmi Birinci Yüzyılın Kısa Tarihi: DÜNYA DÜZDÜR (Çeviren: Levent Cinemre, İstanbul, Boyner Yayınları, 2006) adlı eserinde "Dell Çatışmayı Önleme Teorisi" adını verdiği uluslararası ilişkilerdeki yeni bir duruma işaret ediyor. Bir Dell dizüstü bilgisayarın üretiminin nasıl bir küresel tedarik zincirinin sonucu olduğuna işaret eden yazar, küresel tedarik zincirinin parçası olan toplumların asla savaşmayacağını ve ilişkileri devamlı iyi tutmak isteyeceklerini savunur. Ona göre büyük tedarik zincirlerinin içinde yer alan insanlar-toplumular, artık eski zaman savaşlarında savaşmak istemiyorlar. Aralarında mal ve hizmet dağıtımı yapmak ve bununla birlikte gelen hayat standardındaki yükselişin keyfini çıkarmak istiyorlar.

Buna karşılık herhangi bir tedarik zinciri içinde yer almayan, mal ve hizmet üretiminin herhangi bir halkasında bulunmayan insanlarsa kolaylıkla çatışabilirler. Mesela Irak, Suriye, İran, Pakistan, Afganistan gibi ülkeler herhangi bir küresel tedarik zinciri parçası olmadıkları için her an bir çatışmanın veya gelişmeyi tersine çevirecek bir hareketin içinde yer alabilirler.

Yaklaşık çeyrek asırdır yaşanan bilgi iletişim teknolojilerindeki akıl almaz yeniliklerin desteğinde yürüyen küreselleşmenin etkisiyle toplumlar ve ülkeler arasındaki engellerin ortadan kalkması, Friedman'ın ifadesiyle dünyayı düzleştirmektedir. Ortalama otuz ana parçadan ibaret olan bir dizüstü bilgisayarın üretimi nerede ise otuz civarında ülkenin içinde yar aldığı bir küresel tedarik zincirinden toplanan parçalardan üretilmekte ve böylece otuz civarındaki ülke, birbirine bağlanmış olmaktadır. Bu üretimde tedarik zincirinin içinde yer alan ülkelerin her biri bir yandan üretim sürecinde yer alırken diğer yandan bu ülke insanları arasındaki çatışma riskini azaltmaktadırlar. Bu süreçte yer alan ülkelerin katkılarıyla ortaya çıkan mamul sadece bir ülkenin değil zincirde yar alanların bir ürünü olmaktadır. Böylece de ülkeler birbirine bağlanmış olmaktadır. Bu ülkelerin çatışmaları demek bu zincirin kopması ve her birinin zarara uğraması demektir.

İşte Thomas L. Friedman'ın Dell Çatışmayı Önleme Teorisi dediği şey budur. Üretim sürecinde tedarik zinciri ile birbirine bağlanan toplumların kendi menfaatleri gereği bunu sürdürmek istemelerini istemeleri ve savaştan kaçınmaları durumu.

Bu durumu yakında yaşadığımız somut bir olaya uyarlayalım. Bilindiği gibi Türkiye- Rusya ilişkileri tarih boyunca "güç komşuluk" olarak nitelenecek bir mahiyet göstermiştir. Tarihimizin büyük bölümünde çatışma halinde bulunduğumuz Rusya ile ilişkiler devamlı sıkıntılı olmuştur. Osmanlı döneminde bir yana bırakalım Cumhuriyet döneminde de ilişkilerimizin dostluk ve işbirliği temelinde geliştiğini söylemek zor. Türkiye'nin Batı Bloku'na yanaşması ve bu blok içinde yer almasının gerisinde Rusya (Sovyetler Birliği) tehdidi yer almıştır. Soğuk Savaş dönemindeki ilişkilerin nasıl bir çatışma ve gerginlik örneği verdiğini biliyoruz. Sovyetlerden sonra ilişkilerde yeni bir dönem başlamış ve işbirliği imkanları öne geçmiştir.

Son yaşanan gelişmeler nedeniyle Türkiye-Rusya ilişkilerinde bazı sorunların olduğu, Rusya'nın gümrük kapılarında Türkiye'den gelen ürünlere bazı engeller çıkarmakta olduğu, bundan dolayı Türkiye'nin zararının nerede ise milyar dolarlara varan bir büyüklüğe ulaştığı, yetkili bakanların temaslarına rağmen sorunun hala çözümlenemediği yazılıp çiziliyor. Türkiye'nin, Rusya'nın uygulamakta olduğu engelleyici politikalara karşı aynı yöntemle cevap vermek için birtakım tedbirleri devreye koymak için bir hazırlık yaptığı kamuoyuna yansımasına rağmen bu tedbirleri bir türlü yürürlüğe koyamadı. İlgili bakanlıkça önerilen tedbirlerin uygulanmasını Bakanlar Kurulu benimsemedi ve sorunun her halükarda görüşmeler yoluyla çözümlenmesi yolunu tercih etti.

Friedman'ın Dell Teorisi olarak ifade ettiği durum tam da işte bu. Türkiye ile Rusya küresel bir tedarik zincirinin içinde yer almakta olup iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin devamı her iki ülke insanının yararına gözüküyor. Türkiye enerji ihtiyacının önemli bir kısmını Rusya'dan temin ediyor, bu ülkeden gelen boru hattıyla doğal gaz alıyor. Buna karşılık Rusya da Türkiye'den birtakım ürünler alıyor. Böylece her iki ülke bir üretim zincirinin halkalarını oluşturuyor. Bu zincirin kopması kimsenin isteyeceği şey değildir. Eski tür ilişkiler olsaydı belki rahatlıkla çatışma noktasına gelinebilecekti, ancak bugün sürdürülmesi için çaba gösteriliyor. Küreselleşme ülkeler arasındaki engelleri şu veya bu şekilde kaldırıyor ve dünyanın düzleşmesini sağlıyor. Dünya küresel anlamda radikal bir dönüşüm geçiriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi