Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Dağa çıkma kaşa çık!

Dağa çıkma kaşa çık!

Bu başlık bilhassa Ankaralılara tanıdık gelmiş olmalıdır. Hani meşhur “Hüdayda”da geçer ya:
Dama çıkma kaşa çık!
Bunu bazı cahil türkücüler “Dama çıkma baş açık” diye söylerler... Kadim Ankaralılar bilir, eski Ankara evlerinde “kaş” vardır. Şimdilerde apartımanlarda “balkon” denilen çıkıntı…
Her neyse! Mevzuumuz o değil.
Başbakan Yardımcısı, tecrübeli siyasetçi, iyi hatip Bülent Arınç zaman zaman birçok yöne çekilebilecek lâflar ediyor.
Bir DTP milletvekili bayanla ilgili de böyle bir söz etmiş. “Ben de onun yerinde olsam dağa çıkardım” gibisinden!
Çıkar mıydı gerçekten?
Sanmıyorum! Arınç hukukçudur. Hukuk dağa çıkanı yere indirmek, toplum içinde adaletle yaşatmak sanatıdır. Bu sanatta Sayın Arınç’ın ehliyetli olduğu da söylenir.
Peki neden böyle bir lâf ediyor?
Bir vicdan kanamasını itiraf ediyor muhtemelen Arınç. Zulme karşı isyanını dile getiriyor. Evet, bir zamanlar Diyarbakır’da, Mamak’ta büyük zulümler işkenceler yaşandı. İnsanlar insanlıktan çıkarıldı. Belki de ölen kurtuldu! Bu zulme insan olan herkes karşı çıkmalı.
Fakat asıl mesele şu: Zulme uğrayanlar, zulme sapmamalı. Zulme araç olmamalı, zulme rıza göstermemeli…
Türkiye, 30 küsur yıldır PKK zulmü ile karşı karşıya. Bigünah insanlar terörün hedefi oluyor. Binlerce insanımız, içinde çoluk çocuk kadın yaşlı olanlar azımsanmayacak oranda, hunharca katlediliyor.
Arınç terörün doğrudan hedefi olsa ne yapardı?
“Ben olsam dağa çıkmaya teşvik edenleri ipe çekerdim!”
Mevzu nereden açıldı? Teröristlerle kucaklaşan, alenen onları teşvik eden bazı milletvekilleri (!) dolayısıyla. Şimdi Bülent Bey’in empati yaptığı söylenen bayan da onların içinde.
Bülent Bey’in ikinci cümlesini beklerken bir türkücü hanımın beyanatı dikkatimi çekti. “Dağda silahlı kardeşimi görsem, selâm vermem” diyor.
Bazı BDP sempatizanları Bülent Bey’in sözlerine sıkı sıkı sarılırken, türkücü Seher Dilovan’ın feraset yüklü sözlerine ne demeli? Bu kadın sanatçı hem Alevi, hemi de Kürt’müş!
Yani mevzuun dışında biri değil.
Tabii bir Başbakan Yardımcısı ile bir türkücüyü kıyaslamak doğru olmaz. Neden doğru olmaz? Makam, mevkiden ötürü mü? Hayır, asla!
Başbakan Yardımcısı’nın sırtında yumurta küfesinin en büyüğü vardır. Her kıpırdanışında kim bilir kaç yumurta kırılır… Türkücünün ise böyle bir sorumluluğu yok. Söylediği söz sonuç hasıl etmez.
Bülent Bey siyasetin sonuna yaklaşırken, hayli filozofik bir tavır geliştirmeye başladı. Zaman zaman şaşırtıcı sözler ediyor. Daha sonra da Başbakan kendi düşüncesinin öyle olmadığını söylemek zorunda kalıyor.
Demek ki siyaset insanı hikmet sahibi yapmaya yetmiyor! Hatta bir türkücü kadar bile feraset kazandırmıyor… Bilmem ki Bülent Bey’e türkü dinlemesini mi tavsiye etsek? Bu yaştan sonra türkücü olacak hali yok ya!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi