Ziya Müezzinoğlu

Ziya Müezzinoğlu

Dershaneler kapanmasın

Dershaneler kapanmasın

Malumunuz, geçtiğimiz yıl gazete köşelerinde Türk basınında pek de alışık olmadığımız türden seviyeli bir tartışmaya tanık olmuştuk. Ali Bulaç’ın 19 Temmuz’da kaleme aldığı “İslamcılığın seyri” başlıklı yazısı ile başlayan İslamcılık tartışmaları, birçok yazarın da katılımıyla derinleşmiş ve aylarca devam etmişti.

Ercan Yıldırım, İtibar dergisinin son sayısında İslamcılık konusunda ülkemizdeki en yetkin isimlerden biri olan ancak tartışmalara aktif olarak katılmayan İsmet Özel’in, konuya ilişkin daha önce kaleme aldığı yazılarından yola çıkarak İslamcılık hakkındaki görüşlerini ortaya koyan bir yazı yazdı. Yıldırım, “İsmet Özel ve İslamcılık” başlıklı yazısında Özel’in, Türkiye’de İslamcıların 28 Şubat ve sonrasında alternatif bir sistem ortaya koymak yerine sisteme entegre olmayı tercih ettiklerini bunun da Türkiye’de İslamcılığın bittiğinin ya da en azından sağlam bir zemine oturmadığının ispatı olarak okuduğuna dikkat çekiyor.

Bugün gelinen noktada İsmet Özel’in, 28 Şubat deneyiminin ardından dillendirdiği bu görüşlerinin, aradan geçen onca yıla ve “tek başına iktidar”a rağmen günceliğini hala koruduğu gözleniyor.

Konu ile ilgili son örnek dershanelerin kapatılması konusunda yaşanıyor. Yıllarca “Ben yaptım, oldu!” mantığıyla mücadele eden anlayışın, onlarca yıllık deneyimin ardından aynı noktaya gelip dayanması, oldukça manidar doğrusu. 

İslam, tedrici olarak va’z olunmuş bir dindir. Hz. Muhammed’in (SAV) peygamberliği 23 yıl sürmüş ve Kur’an ayet ayet, sure sure 23 yılda nazil olmuştur. İslam, tedrici eğitim metodunu benimsemiş; örneğin içkiyi dört aşamada yasaklamıştır. İslami referansları temel alan bir yaklaşım da herhangi bir konuda öncelikle aksayan yönlerin ıslah edilmesi yönünde harekete geçmeliydi. Ancak, 4+4+4 gibi köklü bir eğitim reformunu bile birkaç aya sığdıran hükümet, yüz binlerce insanın istihdam edildiği bir büyük sektörü de yalnızca bir yıl içinde ortadan kaldırmayı düşünmektedir.

Dershaneler her şeyden önce eğitimde fırsat eşitliği bakımından bölgeler ve hatta aynı ilin ya da ilçenin okulları arasında bile derin farklar bulunan ülkemizde bu dezavantajları ortadan kaldıran ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan eğitim kurumlarıdır. Dershaneler kaldırılırsa eğitimdeki fırsat eşitliği ortadan kalkacak, üniversitede okumak yalnızca iyi okullarda okuyan zengin aile çocuklarına sağlanan bir imtiyaz olacak ve bu ülke bir daha simit ve su satarak kitap alan Kasımpaşalı bir Başbakan, gazoz satan ve demirci dükkânında babasına yardım eden bir Cumhurbaşkanı göremeyecek.

“Dershaneler 1 yıl içerisinde kapatılacak.” anlayışı, tastamam bir 28 Şubat mantığıdır

İlginçtir, dershanelerin kapatılacağı ya da kapatılması gerektiği, nedense sadece Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından dillendiriliyor. Bu da kamuoyunda aslında dershanelerin kapatılmasının parti ve hükümet kadrolarınca istenmediği dolayısıyla Başbakan’ın da bu konuda neden bu kadar ısrarcı olduğunun anlaşılamadığı izlenimine yol açıyor. Dershanelerin kapatılmasının hükümetin cemaati cezalandırma ya da önünü kesme yöntemi olarak değerlendirilmesi de konuyu açıklamaya yetmiyor. Hükümetin, demokratik açılımların, teknolojik imkânların ve iletişim araçlarının böylesine yaygınlaştığı bir çağda yalnızca dershaneleri kapatarak bir cemaatin etkinliğini kırmayı düşünebileceğine ihtimal vermiyorum.

Öyle ise,  eğitimde fırsat eşitliği sağlayan, çocuklarını özel okullara göndermeye gücü yetmeyen dar gelirli ailelerin çocuklarına cüzi ödemelerle umut kaynağı olan, yüz binlerce kişiye istihdam imkânı ve ödediği vergilerle devlete de gelir sağlayan dershaneler neden kapatılmak isteniyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Ziya Müezzinoğlu Arşivi