Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Menemen mevsimi kapanırken Menemen nutku!

Menemen mevsimi kapanırken Menemen nutku!

Evvelen bekâr yemeklerinin şahı menemene mevsim biçmekle uyandırdığım rahatsızlık hissinden ötürü binlerce özür dilerim!
Doğrusu bu mübarek yemek her mevsimde yenir. Fakat, onun asıl mevsimi yazdır; en fazla güzdür. Gerçek menemen, gerçek domatesle yapılır. Sera domatesi menemenin rengini tutursa da lezzetini tutturamaz.

Neden “menemen”i küçük harfle yazıyorum?

Çünkü bir yemekten söz ediyorum. Oysa Türkiye’de büyük harfle yazılan bir Menemen de var. O Menemen yemeği ile meşhur mu bilmiyorum. Fakat “vak’a”sıyla meşhur olduğunu biliyorum!

Bu iki “menemen”in ilişkisi nedir?

Bunu hiçbir sözlükte bulamadım. Zaten eski sözlüklerde yok. Ahmet Vefik Paşa’nın Lehçe-i Osmani’sinde “Menemen” yer adı olarak var. “Sığla livasında Menemen maa Güzelhisar kazasının merkezi bir kasabadır” deniliyor.

Demek ki o zaman “Sığla sancağı” varmış. Şimdi “sığla” yer adı olarak yok! Bir ağaç ve bu ağaçtan elde edilen yağ var...

Sığla sancağında Menemen ve Güzelhisar kazasının merkezi yine Menemen imiş. Güzelhisar bir hayli yerin adı. Ankara’da böyle bir köy var. Aydın’ın da Güzelhisar’ı varmış. Bir de İzmir Ali Ağa’nın Güzelhisar köyü var. Demek ki, şimdi köy olan bu Güzelhisar 19. yüzyılda kaza imiş...

İnsan araştırdıkça cehaletinin farkına varıyor.

Lehçe-i Osmani’de “menemenli” de var. Meğer bu da bir aşiretmiş. O da Adana Karaisalı’da...

Belki “Menemen” adı da bir kabileden, aşiretten geliyor. Her neyse. Hüküm vermek güç.

Biz böyle birçok mevzuda hüküm vermekten kaçınırken, Menemen’de nutka gelen bir CHP milletvekilesi ahkâm üzerine ahkâm kesiyor!

“Dinimizde başörtüsü yok” deyu buyuruyor!

Dinimizi de bir CHP’li hatundan öğreneceğimiz aklımın köşesinden geçmezdi. Demek ki bu da olacakmış!

Bu hatunun özgeçmişine atfınazar eyledim. Her halde kuvvetli bir dinî tahsil almıştır diye düşündüğümden. İktisat okumuş. Kamu yönetiminde ihtisas yapmış ve bu sahanın profesörü olmuş. Mesleği ile ilgili kitapları var.

İhtisasa hürmetimiz var!

Peki dinî mevzularda ahkâm kesmesini haklı çıkaracak ne yapmış?

Malûm ilim iki türlü elde edilir. Bir “kesbî” bir de “vehbî”.

Birgül hanımda kesbî, yani sonradan kazanılmış, edinilmiş dinî bilgiye dair hiçbir belirti yok. İlahiyat Fakültesi’nin kapısından kaç kere geçmiştir? Bilemiyoruz! O zaman ne oluyor?

Birgül hanımın bu bilgisi olsa olsa “vehbi”dir! Yani ilahi bir bilgidir!

Gelelim sadede: Birgül hanım, ilahiyatçıların ihtisas alanına kafasına estiği gibi girip ahkâm kesiyor. Ya aynı şeyi ilahiyatçılar yapsa idi? Yani kamu yönetimi mevzuunda ahkâm kesselerdi?

Elbette buna fena halde öfkelenirdi. Laiklik kökünden ihlal edilirdi.

Birgül Hanım profesör olmuş ama, ihtisasa riayet etmiyor. Laiklik mevzubahis olunca, akıl mantık bir tarafa savuşuyor.
Gelelim Menemen’e...

Bu laikçi laflar Menemen’de ediliyor. Menemen laikliğin gadrine en fazla uğramış masum belde. Malum, Menemen’de mürettep olduğu her geçen gün daha fazla anlaşılan bir “irtica vak’ası” yaşandı. O vak’adan sonra Türkiye’nin tepesindekiler asıl suçu işleyenleri bir kenara bırakıp, Menemen’i haritadan silmeyi konuştular...

Bu ne anlama gelir biliyor musunuz?

Bu vak’a Menemen’de cerayen etti, bütün Menemen halkı suçludur! İyi ki “bu vak’a İzmir’de cereyan etti, İzmir’i yerle yeksan edelim” demediler!
Bu ilkel hukuk zihniyeti ile laikliğe yaklaşırsanız, işte böyle kör cahili olduğunuz konularda ahkâm kesersiniz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi