Ziya Müezzinoğlu

Ziya Müezzinoğlu

Listelere küstüm!

Listelere küstüm!

Siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve iş adamlarının da aralarında bulunduğu 7 bin kişinin 3 yıl boyunca telefonlarının dinlenerek kayıt altına alındığı iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Haberi aldığım arkadaşlar “Alakasız isimler var” deyince aklıma üşüşen “acaba!”lar başka bir arkadaş “Bizim vakıfta ben hariç herkesi dinlemişler.” deyince tavan yaptı. Bir ara ciddi ciddi heveslenmedim desem, yalan olur. İçimden “Yok ya, ben kim, dinlenmek kim!” diye söylensem de arkadaşlar listede adımı aratana kadar Hoca Nasreddin misali “Ya tutarsa!” diye  umutlanmadım da değil hani. “Yok, sen dinlenmemişsin!” cevabını alınca ne yalan söyleyeyim, alındım, üzüldüm doğrusu. Oysa Haydar Baş bile dinlenmiş, ben dinlenmemişim. İlgili ilgisiz birçok gazeteci dinlenmiş, ben dinlenmeye değer bulunmamışım. Bir gazeteci olarak henüz yolun başındaymışım meğer. Anladım ki listelere girecek kadar büyümemişim daha.

Oysa henüz 2010 yılında, yıllarca uzak kaldığım Türkiye’ye döndüğüm ilk günlerde bugünlerin ayak seslerini duymuş, ülkenin her yerinden lav silahları ve bombalar fışkırdığı o günlerde birçok kimsenin aksine gidişatın hiç de hayra alamet olmadığını görebilmiştim. Oysa herkes durumdan çok memnundu. “Ülke temizleniyor, vesayetten kurtuluyor” sevincine limon sıkmakla eleştirilmiş, “İyi ama,” diye açıklamaya çalışmış, “Ne olacak canım, sonuçta onlar da Müslüman insanlar!” itirazıyla karşılaşmıştım. Dediklerim çıktığı için üzgünüm ancak bu kadar ileriye gide(bile)ceklerini kendilerinin bile tahmin edebildiğini sanmıyorum.

Dediğim gibi listelerde adım yok, diye üzüldüm ama neyse ki ilerleyen saatlerde usta gazeteci Şamil Tayyar “Listede ismini bulamayanlar meraklanmasın, yeni listeler yolda” diye bir tweet attı da içimdeki umutlar yeniden yeşerdi. Şimdi merakla yeni listelerin yayınlanmasını bekliyorum.

Değiş (mey) en sensin aslanım!

Televizyon ve gazetelerinde durmadan başbakanın değiştiğinden dem vurarak kendi suçlarını -hadi daha açık söyleyelim- kendi ihanetlerini saklamanın peşindeler. Daha düne kadar hükümet ve başbakan aleyhinde tek bir satır bulunmayan gazetede bugün tek bir satırlık bir umuda dahi yer yok. Hadi diyelim, başbakan ve devlet, cemaati tamamen yok etmeyi kararlaştırdı! Allah aşkına söyler misiniz, adına hizmet dediğiniz tüm bu kurumlar, okullar, dershaneler, hizmet adına ortaya koyduğunuz her şey , amaç mı, yoksa sadece birer araç mı? Bu dinin sahibi siz misiniz, yoksa Allah mı?  Fil ordusuyla Kabe’ye saldıran Ebrehe’den kendi develerini isteyen Abdülmuttalip’in verdiği o müthiş dersi hatırlayın: “Ben develerimin sahibiyim. Bu yüzden onları istiyorum. Kabe’nin sahibi ise Allah’tır ve şüphesiz onu koruyacak olan da O’dur.”  Ve sonra Yüce Allah’ın “Habibim” diye hitap ettiği kâinatın efendisine dinin asıl sahibini hatırlattığı Kehf Suresi’nin 6. ayetini ve Kasas Suresi 56. ayeti hatırlayın: “Şu Kur’an’a inanmadıkları ve senden yüz çevirdikleri için üzülüp hayıflanarak kendini helak mı edeceksin?”   “Gerçek şu ki, sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir.”

28 Şubat’ta kapısına kilit vurulan binlerce İmam-Hatip ve Kur’an kursunun, saçlarından sürüklenerek kapının önüne konan ve kürsülerden indirilen genç kızların, hergün derdest edilen onlarca Müslümanın, alay edilen ve ayaklar altına alınan İslami değerlerin, kapısına kilit vurulan ülkenin en büyük partisinin, onlarca il, yüzlerce ilçe, binlerce kasaba ve mahalleye varıncaya kadar örgütlenen onlarca vakfın hiç mi değeri yoktu? Efendimiz SAV O gün Müslümanlar kan ağlarken, sizler başörtüsüne “teferruat” deyip MGK’ya bol keseden sevaplar dağıtırken, İmam Hatiplerin ve Kur’an kurslarının kapatılmasına mık demeyip yeni kurulan darbe hükümetine manşetten selam çakarken kimselere uğramadı da ihanetleriniz yüzünüze vurulunca rüyalarınıza koşup “tweetleri ikiye katlayın” talimatı verdi öyle mi?

Başbakana “değişti” diyorsunuz ya hergün. Aslında değişen sizsiniz. Çünkü size iyi niyetle teslim edilmiş mevki ve makamları nasıl talan ettiğinizi ve sizi oraya getirenlerin arkasından ne işler çevirdiğinizi ve nasıl değiştiğinizi gördük. Mavi Marmara’yı, otoriteye boyun eğmeyen ve bir provokasyona kurban giden zavallı(!) şehid ve gazileri, küçücük bir teferruat(!) uğruna yıllarca zulüm ve işkence gören genç kızları, Cebrail bile inse oy vermeyecek gözü rüyalı hizmet erlerini de gördük.

Ve aslında hiç değişmediğinizi de…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ziya Müezzinoğlu Arşivi