D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Mehmed Âkif ve Âsım dilimizden düşmeyecek

Mehmed Âkif ve Âsım dilimizden düşmeyecek

stiklâl Marşı, her okunduğunda, Mehmed Âkif’i ve Millî Mücadele dönemini hatırlatır. O günün şartlarında bir taraftan Yunan ileri harekatı sürer, diğer taraftan Kuva-yı Milliye’den nizamî orduya geçişin sancıları yaşanır ve nihayet İngiltere Sevr’i ufak tefek tadilatla kabul etirmek için Londra’da konferans toplar...

Bu zor zamanda, karamsarlığın Ankara ufuklarını kapladığı günlerde, Mehmed Âkif ümid ve iman telkin eden İstiklâl Marşı’nı yazar... Milli Marş olarak o günden beri o şiiri sürekli okuyoruz. Mehmed Âkif’in başka bir şiiri var ki, o da resmî bir zorunluluk olmamasına rağmen en çok ezberlediğimiz ve okuduğumuz şiirlerdendir: Çanakkale şehidlerine. 

Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılındayız. Önümüzdeki yıl Çanakkale zaferinin yıldönümü, yani bu demektir ki Mehmed Âkif ve Âsım dilimizden düşmeyecek. 

Mehmed Âkif’i yaşatmak milleti yaşatmaktır, onun hayat kaynağını canlı tutmaktır. Bu sebeple büyük şairimizi ve mütefekkirimizi her fırsatta hatırlıyoruz. Ankara’da İstiklâl Marşı’nın yazıldığı Taceddin Dergâhı’nda 1978 yılında başlattığımız mütevazı anma aksatılmadan sürdürülüyor. Bu sene İstanbul’da idik. Âkif’in yüksek tahsilini yaptığı Ziraat ve Baytar Mekteb-i Âlisi’nde, yani şimdi Sabahaddin Zaim Üniversite’sine tahsis edilen Halkalı mektebinde... Mehmed Âkif’in şaheseri Âsım’ın yayınlanışının 90. Yılı dolayısıyla üç gün süren bir bilgi şöleni düzenledik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği faaliyete ev sahibi Üniversite ve Mehmed Âkif’in adını taşıyan Burdur Üniversitesi de katılım sağladı. 

İlk defa 27 Aralık’ta İstanbul’da bulunduk ve Ankara’da Türkiye Yazarlar Birliği’nin gelenekselleşmiş faaliyetini TYB Başkanı Hicabi Kırlangıç’a emanet etmenin güveni ile merhum şairimizin kabrini ziyareti programa aldık. Mehmed Âkif’in Edirnekapı Şehidliği’ndeki kabri, tatil günü olmasına rağmen, bilhassa öğrenci gruplarının ziyaret ettiği hayli kalabalık bir mekân olarak göründü. Daha sonra kısa bir resmî tören icra edildi. 

Bu vesile ile hissiyatımızı paylaşmak istiyoruz. Âkif bazılarınca ya yanlış anlaşılıyor, ya da anlaşılmıyor! Âkif’e muhabbetlerinden şüphe edilmeyecek bazı gruplar, burada kendi kurumlarının pankartlarını, dövizlerini görünür hâle getirmek için çaba sarfediyorlar; kabri âdeta bir reklam malzemesi haline getiriyorlar. Bu hem Âkif’in hassasiyetlerine aykırıdır, hem de mezarlık âdabına uymaz. 

Son zamanlarda bazı kişiler ve zümreler var ki, ya büyük şairimizi şöhretlerinin önünde engel olarak gördüklerinden ya da dar dinî yaklaşımlarına sığdıramadıklarından Mehmed Âkif düşmanlığına yöneliyorlar. 

Mehmed Âkif’e saldıran çok kazib şöhret geldi geçti, hepsi unutuldu. Bu sûret-i hakdan görünenlerin de ciddi bir tesir hasıl edeceğine ihtimal vermiyoruz. 

Bâtıl hemişe bâtıl ü bîhudedir velî 
Müşkil budur ki sûret-i haktan zuhur ede... 

Öncelikle herkesi şunu düşünmeye davet ediyoruz: Âkif’e düşmanlık edenin dostu kimdir? 

Sultan Abdülhamid bir kimseyi karalamak için miyar olabilir mi? Abdülhamid’in bu millete büyük hizmetleri olmuştur, bunda şüphe yok. Buna rağmen onun memleketin aydınlarını ikna konusunda bir hamlesi neden olmamıştır? Düşmanlarını etkisizleştirmek için sarfettiği gayretin binde biri ile bunu sağlayabilirdi. 

Bu dar kalıplara sıkışmış zihniyet sahiplerinin, karakter âbidesi Âkif’e çamur atarak, iftiralar savurarak varacakları yer neresi olabilir? Siz kendi müsbetlerinizle milletin tasvibini sağlamaya çalışın. Milletin değerine saldırarak onu itibarsızlaştırma teşebbüsü ters teper, halkın gerçek kıratınızı takdir etmesine yol açar!

Meşhur meseldir: Yel kayadan ne aparır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi