İsrail parlamentosu Knesset’in 20. dönem genel seçimleri 17 Mart’ta gerçekleşecek. 26 partinin girdiği seçimlerde 120 sandalyeli Knesset şekilleneceği gibi yeni ‘terör ve işgal hükümeti’ de belli olmuş olacak. Seçimlere 40 gün kala yapılan kamuoyu yoklamaları Netanyahu’nun partisi Likud’un 2 sandalye farkla önde olduğunu gösteriyor. 

Bizim açımızdan bu durum şu demek aslında: Yolsuzluk iddiaları ve başarısızlıklarla sarsılan Netanyahu, seçimi garantilemek ve farkı açmak için her an İsrail terörizminin bildik manevralarına başvurup bölge ateşini yeniden alevlendirebilir ve Mescid-i Aksa ve Gazze üzerinden yeni ve kanlı provokatif eylemlere imza atabilir…

Netanyahu’nun ‘müttefikleri’ ise bu 40 gün içerisinde İsrail’i zora sokacak hiçbir adım atmayacak, bilakis seçim kampanyasına kapasite ve kabiliyetlerine göre destek olacaklardır. Geçen hafta Nasrallah ve Sisi açıklama ve kararlarıyla bu kampanyayı başlattı bile! 

Malûm, İsrail 18 Ocak’ta Suriye’deki Hizbullah hedeflerine saldırı düzenlemiş ve içlerinde komutanların da olduğu 6 Hizbullah mensubunu öldürmüştü. Hizbullah da buna karşılık olarak bir gün sonra bir İsrail konvoyuna saldırarak iki İsrail askerini öldürdüğünü açıklamıştı. Sonrası ise ateşli konuşmalar ve ateşkes! Netanyahu Filistin’deki terörüne, Hizbullah da Suriye’deki kirli savaşına döndü! Uluslararası kamuoyu kısa bir süre ‘heyecanla’ bu reklamı izledi! Nitekim Prof. Dr. Eyal Zisser İsrail Hayom gazetesine yazdığı yazıda Hizbullah’ın ne yapacağını değil de ne yapamayacağını çok iyi bildiğini ve İsrail’le bir savaşa asla giremeyeceğini ifade etti.   

Mısır’daki darbe yönetimi Hizbullah’tan geri kalır mı hiç? Kasım 2014’te Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları’nın terör örgütü ilan edilmesi hakkındaki dava da 31 Ocak’ta neticelendi ve El-Kassam Tugayları terör listesine alındı. Aynı mahkeme Hamas’ın terör örgütü ilan edilmesiyle ilgili davada takipsizlik kararı vermişti. Bu şekilde İsrail’e tarihinin en acı hezimetlerini yaşatan, Netanyahu’nun korkulu rüyası ve Gazzelilerin güvencesi olan El-Kassam, Sisi eliyle cezalandırılmış oldu! Elbette bu onursuzluğun Mısırlılar nezdinde bir karşılığı er veya geç olacaktır… 

Şimdiden darbecilere ve müttefiklerine bir kötü haberi biz verelim de kâbusları daha da artsın: El Kassam Tugayları geçtiğimiz günlerde çeşitli muharebe eğitimlerinin verildiği “Özgürlük Öncüleri” isimli iki haftalık kamplarda eğittiği 17 bin gence mezuniyet töreni düzenledi. İslam Dünyasının ‘ön cephesi ve vicdanı’ olan Gazze bir önceki savaşın tahribtını tamir etmeden yeni bir savaşa hazırlanıyor. Gazzelilerin bu teyakkuz hâli J.F.Kennedy’nin şu sözünü hatırlatıyor: “Düşmanlarınızı affedin bu bir büyüklüktür. Ama onları unutmak büyük bir aptallıktır.” 

Ortadoğu’da İsrail eksenli statüko bozulmadıkça bölgenin barış ve huzurla tanışması mümkün değil. Bugün olan biten de bu statüko taraftarları ile bölge halkları arasındaki savaştan ibaret. Biz bu kavganın tarafıyız ve kesinlikle statükodan taraf değiliz. 

Camp David ve Sykes-Picot sisteminin son savunucularının listesi oldukça kabarık; onları unutmuyoruz ama bugün yalınkılıç en önde amansızca ve çete gibi savaşan Esed, Sisi, Netanyahu ve Nasrallah’tan müteşekkil dörtlü çete listenin en başında görünüyor. 

Bunlardan kurtulmak bölge halklarının öncelikli meselesi şimdi…