D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Nevruz “Nevroz”u!

Nevruz “Nevroz”u!

Nevruz, yani yenigün... Neredeyse dünyanın bütün doğusunun bayramı... Hindistan, Türkistan, İran ve Türkiye... Baharın ilk günü, güneşin koç burcuna girdiği, rûmî Mart’ın 9. günü… 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece, gündüz ve gece eşitleniyor. Bu da baharın başlangıcı sayılıyor. Gerçek bahar bayramı Hıdırellez... O da 6 Mayıs’a tesadüf ediyor. 

Siyasi kürtçüler nevruz üzerinden laik bir kimlik inşa etmeye çalışıyorlar. Aslında komünist Rusya’da bunun karşılığı vardı. Sovyet sisteminin çöküşünden sonra Türk cumhuriyetlerine gidenler, nevruz dolayısıyla bir hafta tatil yapıldığı halde, dini bayramların tatil olmadığını görmüşlerdi. Bu konumda olanlar için bayramların bayramı nevruz... Geleneğimizde asıl bayramlar dinîdir: Ramazan ve Kurban... Diğer günler, tarihten, gelenekten kaynaklanan uygulamalardır. Türkler nevruzu unutmuştu; dinî bayramları öne geçirmişti. Kürtçüler bundan yararlandılar, bir hayli başarılı oldular. Hatta son zamanlarda nevruzu “nevroz” diye telaffuz edenler çoğaldı. 

Nevruz “nevruz”dur, kelimenin aslı farsçadır ve türkçesini de başta belirttik. Osmanlı döneminde nevruz kutlamalarının saraya kadar ulaştığının delilili, nevruziyeler yazılması. Osmanlı’nın en büyük şairlerinden Nef’î şöyle söylüyor:

Gül gibi câm-ı meyi encüm-efrûz edelim

İttifak ile gelin bir yere nevruz edelim

(Gül gibi içki kadehini parlak yıldız edelim/Topluca gelin bir yere nevruz edelim)

Son birkaç yıldır bu kimlik tezahürüne barışçı anlamlar yüklemek iddiasıyla ciddi beklentiler oluşturuluyor. İmralı’dan gelen, elbette istihbaratın süzgecinden geçen mesajlar okunuyor. Son nevruzda da böyle bir beklenti yüklemesi yapıldı, bize göre kof çıktı. 

Terör örgütü silah bırakacak mı? 

Güya kongre yapıp bırakacaklarmış!

Konjonktür hazretleri bu iddiaları inandırıcı kılmıyor! Ortadoğu’nun bu karmaşık zamanında, silahların konuştuğu bir devirde kimse silah bırakmaz. Ortadoğu haritasına Says-Piko’dan sonra en ciddi müdahaleler vuku buluyor. Batının, ABD’nin, sünniliği geri plana ittiği, şiiliği öne çıkardığı, Türkiye’yi etkisizleştirirken, Kürt etnik kimliği üzerinden operasyonlar yürüttüğü görülmez değil. Ve DAİŞ’in de bu genel siyasete hizmet ettiği görülebiliyor. 

Aynelarap Kobanileştirip bunun üzerinden dünyaya ve Türkiye’ye mesaj veriliyor. Bu ittifak zincirinde Beşşar Esed de var. Netice olarak, Ortadoğu’nun geleneksel sünni rengi İran’ı işin içine katarak değiştiriliyor. Irak, Suriye, Lübnan, Yemen…Demek ki, enerji havzasında sünni vahdet ihtimalinden rahatsız olunuyor. 

Böyle bir dönemde barış ve silah bırakma iddialarının bir zaman kazanma olarak okunması mümkün olabilir. Hükümet de zaman kazanmak için böyle bir girişimin içinde bulunuyor olabilir, karşı taraf için zaten başka bir ihtimal yok.

Tamam, silahlı çatışma durdu gibi… Bu çatışmanın gerçekten durduğu anlamına gelmiyor. Terörle elde  edilemeyen, bu vasatta kazanılmaya çalışılıyor. Güney doğunun nüfus dengeleri ile oynanıyor. Terör örgütü yandaşı olmayan unsurlar, gayrikürt sayılıp tehditle, korku ile kaçırılıyor. Allttan alta bir nüfus tasfiyesi yapılıyor. Baraja rağmen seçime giren kürtçü parti, kontrol altında tuttuğu bölgeden daha önce AK Parti’ye oy verenleri de tasfiyeye yürüyor. Tasfiye edemediklerini baskıyla kendine oy vermeye zorluyor. 

Bu vasatta, oynanan barış ve silah bırakma oyununun iğretiliğine sayın Cumhurbaşkanının dikkat çekmesi önemli. Bunun halk adına bir tepki olduğunu, fakat hükümet sözcüsü başbakan yardımcısının ferasetsizlikten kaynaklanan tepkisiyle karşılandığını görüyoruz. Dolmabahçe açıklaması, izleme heyeti konusunda bütün boyutlarıyla düşünülmediği kuşkusunu güçlendiriyor. İyi niyet, karşıdakinin iyi niyetli olması halinde sonuç verir. Yoksa iyi niyetinizin kurbanı olursunuz. Şu laf boşuna değil: Cehenneme giden yol, iyi niyet taşları ile döşelidir. 

Nevruz Türkiye’de yaygın bir kelime iken “nevroz” kullanımında ısrarı nasıl yorumlamalıyız? Demek ki, ortak bir kelimede bile farklılıkla kendilerini gerçekleştirmek istiyorlar. Nevruz varken nevrozda ısrar psikolojik bir rahatsızlık olan “nevroz”la açıklanabilir mi? Onu psikologlara bırakalım ve şuna dikkat çekelim: Siz Diyarbakır meydanında Türkiye’nin ortak değerleri ile ilgili bir sembol görebildiniz mi? Mesela bir ayyıldızlı bayrak? 

Ben göremedim. Barzani dahi, bir devlet başkanı muamelesi görürken, fonunda daima kendi bayrağı ile birlikte Irak devletinin bayrağı ile görüntü veriyor. Ya bunlar? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi