Halil Mert

Halil Mert

Asker, Polis, Saray… Hepsi Milletimizin.

Asker, Polis, Saray… Hepsi Milletimizin.

Algı Operasyonu mu? Eskiler derdi ya “Kafa bulandırmak, kafa karıştırmak.” diye. Nasılda tanımlar allak bullak edildi. Adam diyor ki; “Gençler silahla sokağa çıktı diye operasyon yapılır mı?” Sözde baro başkanı bir diğeri resimler gösteriyor. Evler mermilerle delik deşik olmuş. “Aynı şeyler neden İstanbul’da yaşanmıyor? Cizre, değersiz mi? Cizre’liler ikinci sınıf halk mı?” anlamında şeyler söylüyor. Cizre’de evleri kurşunlayanlar PKK militanları değil mi? Kendilerine kapısını açmayan aileleri kurşunlayanlar, camiye gidenleri dahi vuranlar PKK militanları değil mi?

HDP, “Askerde silah bıraksın PKK da!” diyor. Sanki asker ülkemizin yasal bir teşkilatı değil. Sanki iki terör gurubu birbiri ile çatışıyor. Sadece HDP’mi? beyaz Türkler, Ulusalcılar, solcular, CHP’nin çoğu, Bebek, Nişanytaşı vb. ülkenin kanını emen kodaman işbirlikçi çevreler..

Allah aşkına PKK terör ve vahşet örgütü değil mi? PKK’nın elebaşları “HDP’ye oy verin.” diyerek halkı yönlendirip baskı yapmıyorlar mı? PKK uyuşturucu satmıyor mu? Zorla çocukları dağa kaçırıp silahlı terör ve tedhiş eğitimi yaptırmıyorlar mı? Kobani protestoları diye insanımızı öldürmediler mi? Camileri, Kuran Kurslarını bile yakmadılar mı? Köyleri basıp bebekleri ve kadınları bile öldürmediler mi? Koyun sürülerini bile kurşunlamadılar mı? Ovalarca uyuşturucu bitkileri ve çiftlikleri kurmadılar mı? Avrupa’daki üst düzey PKK militanları ajanlık yapmıyorlar mı? En son Ağrı’da yapılan operasyonda dahi öldürülen PKK’lı teröristler İran’lı ve Ermenistan’lı Ermeniler.. PKK’nın militanlarının yarısının kod adı Ermenice. Paris’te öldürdükleri PKK’nın kurucularından biri kadın militanları Sakine Cansız’ın kod adı bile Ermeni ninesinin adı “Sara” değil miydi? Kendisi tıpkı 1800’lü yıllarda hain Ermeni teröristlerin paris’te Fransız devlet ricali ve istihbaratı ile iç içe olduğu gibi aynı şekilde Cumhurbaşkanı ile görüşen biri değil miydi? Hatırlayın Fransa Cumhurbaşkanı kendisi dahi görüştüklerini gayet doğal ifade etmedi mi? Düşünün Kırmızı Bültenle aranan bir terörist Cumhurbaşkanı ile de irtibat halinde. Kısaca ASALA ile PKK’nın, zamanında Müslüman katliamı yapan Ermeni TAŞNAK ve HINÇAK teröristleri ile PKK militanlarının farkı ne? Hem de her anlamda..

Diğer yandan, CHP Yöneticileri HDP’lilerle ve Paralelcilerle söz birliği etmişçesine “Sarayın Askeri, Sarayın Polisi!” diyebiliyorlar. İlave şehid ailesini ziyaretinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Siz hiç ölen siyasi çocuğu görüyor musunuz?” diyor. Yahu sen siyasi değil misin? Ana muhalefet partisi başkanı? Evet, AKPARTİ’nin en uzun süre bakanlık yapanı Sayın Babacan’ın yeğeni şehid olmuştu. CHP’nin şehidi var mı? Bu nasıl bir mantıktır?

 

Askerlik Milletimiz için kutsaldır. Bu kutsal ocak önce Eski Türkiye’nin kodamanlarınca laiklik, çağdaşlık vs. diye rencide edildi. Sonra Ergenekon, Balyoz vb. ile. Şimdi de sarayın askeri vs. diye.

Bakınız, en doğudan en batıya terör belası çıkalı beri, özellikle şehidlerimiz gelmeye başladıktan sonra asker uğurlama merasimleri yeniden başladı. Askere evlatlar kınalanarak, davullarla zurnalarla, mevlitlerle, Kuran okunarak dualarla uğurlanmaya devam ediyor. Şehid Anaları PKK ve ihanete inat acılarını yüreklerine gömüp, dudaklarını kanatırcasına sıkıp, “Bin oğlum olsa binini de vatana kurban ederim.” diyor. Ağıtlar da dualarda, Türkçe, Kürtçe, Arapça yükselmeye devam ediyor.

Polis, 28 Şubat sürecinde hedefe kondu ve yıpratıldı. Ama halkımız polisini de askeri gibi görüyor. Canı pahasına ifa edilen bu hizmetleri mukaddes buluyor.

Devletimiz, tüm yıpratılmışlığına rağmen değerlidir. Sorun şu! Milletlerin yazılmamış ideolojileri vardır. Bu değerler manzumesi nesilden nesile geçer. Resmi ideoloji, Milli ideolojiden ne kadar uzaklaşırsa o kadar halk huzursuz ve memnuniyetsiz olur. Halkı böler. Uzaklaştırır. Çözüm ise Milli ideolojiye ve toplumun değerlerine saygılı, değer ve inanç sistemi ile barışık ve geliştiren bir sistem kurulursa Milli Mutabakat gerçekleşir.

Tabii Milli ideoloji de ayrıca saldırı altındadır. Özellikle İttihat ve Terakki ile başlayan tahribat.. “Türkiye Türklerindir!” Güzel de Türkiye neresi? Misak-ı Milli mi? Türk kim? Sadece Türkiye’de yaşayan insanlar mı? Peki, Türkiye’de yaşayan herkes Türk mü? Oysa Türkiye Cumhuriyeti diye yeniden yapılandırdığımız 1000 yıllık Anadolu devletimizi Lozan’da Müslüman halk üzerine kurmuşuz. “Asli unsur Müslümanlardır.” demişiz. Milli ideolojiye altı oklu don biçerseniz sonu budur.

Tabii tahribat 300 yıllık. Sözde Milliyetçilik akımları diye emperyalist dünya medeniyet devletimiz, Devlet-i Aliye’yi paramparça edip yağmaladı. Topraklarımızda kan ve gözyaşı var. Çevremizdeki yangını ve kardeş kavgasını ülkemizde de yayma derdindeler. Son süreçte devlet denen o en büyük organizasyonumuzu Allah Rızası deyip ele geçirmeye çalışan birileri emperyalizme peşkeş çekip işbirliği yapınca bir büyük tehdit de gözümüze sokulmuş oldu. Bitmedi. Şimdi dini gurup, cemaat, tarikat, mezhebi yapılanma vs. ile de Milli ideolojimiz, muharipliğimiz ve mücahidliğimiz dumura uğratılıyor, tahrip ediliyor. VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET temel ve direkleri ile ifadesini bulan değerler sistemimiz tanımları değiştirilerek, içi boşaltılarak ve değersizleştirilerek birliğimizin çimento değerleri yok ediliyor.

Bayrak ve ezan.. temsil ettiği tüm Milli ve manevi değerler.. Sarayın Polisi ve askeri diyen herkes katıksız bayrak ve ezanımızın temsil ettiği tüm değerleri sulandırma ve aşağılama derdindeler. Sorun onlara şimdi “Ne alakası var?” diyecekler. Peki, bizim VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET dediğimiz temelleri dinimiz ve medeniyet değerlerimizle tanımlamıyor muyuz? Mukaddes addettiğimiz bu değerler uğruna hayatını feda edenlere ŞEHİD demiyor muyuz? Onlar, içlerindeki düşmanlığı ve satılmışlığı, hatta ihaneti kamufle ederek milletimizin birliğini mahvetme peşindeler.

Gelelim saraya.. Koca ülkenin başkentinde devletimizi temsil eden, bu topraktaki ilk medeniyet devletimizin Selçuklu’nun mimarisi ile inşa edilmiş Cumhurbaşkanlığı Külliyesi. Nasıl “Devlet ebed-müddet” ise, kurumları da öyle. Sarayı da temsil ettiği değerler de öyle. Topkapı Sarayı’nı kim yaptı? Kimler yaşadı?

Ey Milletim. Sarayda senin, sarayda hizmet için seçtiğin Cumhurbaşkanı da. Ordumuz da senin, polisimiz de. Devlet senin devletin. Taşı toprağı ecdad kanı ile sulanmış vatan toprağının her karışı da senin. Uğruna Güneşlerin battığı, şehid kanları ile boyalı ak hilalli albayrak ta senin. Ezan bu topraklardaki birlik ve beraberlik çağrın. “Kucaklaşın, kenetlenin, saf tutun!” emrinin işareti ve parolası ezan.

Ey Milletim. Değerlerini sulandıranlar, küçümseyenler, bozanlar doğrudan birlik ve beraberliğine düşman olanlardır. Bunu bil. Birliğini bozanları gör, oyunlarını boz. Unutma ki, dünyanın merkezindeki bu vatan için, devletimiz için, imanımız için; Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Çerkez, Boşnak, Pomak, Arap.. Çok fedakârlık yaptın. Bedel ödedin. Sen haklı olduğun sürece Hak seninle olacaktır. Oynanan oyunları vereceğin oyla sen bozacaksın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Halil Mert Arşivi