Halil Mert

Halil Mert

Gevurun Cesareti Mi? Bizim Zaafiyetlerimiz Mi?

Gevurun Cesareti Mi? Bizim Zaafiyetlerimiz Mi?

Tarihi ve bu günü değerlendirirken geçmişte şunu söylerdik hep. “Haçlı Oyunları”. Sonraki yıllarda İsrail bölgede güçlendikçe “Yahudi Oyunları”“Siyonizm” vb. genel tanımları ile suçluları bulduk. Peki, suçlular doğru adresler mi? Evet, doğru adresler. Bunlara birde “Acem Oyunları”nı, “Moskof Tezgâhları”nı ekleyin.

Evet, Haçlı Avrupa’sı genel olarak Katolik Mezhebi ve alt unsurlarının başını çektiği ülkelerdir. Son 200 yılda başı hep İngiltere çekmiştir. Siyonizm ve Yahudilik ise Küresel sermaye ile İngiltere ve uzanımı ABD ve Kanada’da başta olmak üzere tüm dünyada yapılanmıştır.

Siyonizm ve İsrail Haçlı Batı’nın ve İngiltere’nin bağrımıza soktuğu hançerdir. Aynı şekilde doğumuzda Ermenistan da öyle. Son Karabağ işgali ile boğazı kesilen Türk Dünyası’na hançeri başta Fransa ve ABD olmak üzere, Rusya ve İran sapladı Karabağ’da. Şimdi Ermenistan’ı Rusya ve İran ile Fransa himaye ediyor. Tabii o dönemde Demirel’in kasıtlı sessizliğini de ihanet olarak değerlendirenler hiçte haksız değiller.

Şimdi benzer şekilde İslam Dünyası ve Ortadoğu ile bağlarımız kesiliyor. Bu gün PYD, IŞİD ve akabinde gelecek bölünme ve yeni kurulacak devletler ile bölgede yeni düşmanlıklar oluşturulurken ateşin ülkemize sıçratılması hesapları var.

İlginç olan da bölge halkının dönüştürülmesi. Düşünün Lozan sürecinde Musul’da, Kerkük’te referandumu (halkoylaması) göze alamayan İngiltere’den bu güne bölgede Bayrağımızı yakan insanlara dönüşüm nasıl oldu?

Bir iki gün önce polisler Diyarbakır Sur Mahallesi’ne girmeye çalışan çarşaflı bir kadını durdurmuşlar. İçinden İtalyan vatandaşı gayrimüslim bir kadın çıkmış.

Bakıyorsunuz Gezi’de halkı kışkırtan Alman Gazeteciler, Edirne’ye yürüyen Suriye’li mültecilerin başında…

Gezi Eylemlerinin güzeli, sözde Türk Kökenli masum DHKPC’li kız, bakıyorsunuz PKK kampında, Karayılan’ın asistanı olmuş.

PKK kamplarında örgütü şehir eylemlerine hazırlayan Alman ve İngiliz İstihbaratçıları ülkemizin içine kadar girip, kışın PKK’lı militanlarla birlikte köylere iniyorlar.

PKK’nın yaptığı büyük baskınları İsrail’li subaylar yönetirken biz İsrail malı ve ilk bilgileri İsrail’e gönderen İHA Heron’lara bel bağladık yıllarca..

İran Vatandaşı sözde Kürt geçinen Ermeniler şimdi şehir olaylarında okullarımızı yakıyor, ambulanslarımızı kurşunluyor, bebeklerimizi öldürüyor.

TİKKO, DEV-SOL, DHKPC, PKK VB. ÖRGÜTLER AVRUPA’DA CİRİT ATIYOR. FARKLI ÜLKELER’DEN BESLENİYORLAR AMA TÜRKİYE’DE BERABER HAREKET EDİYORLAR. GEZİ EYLEMLERİNDE ÜZERİNDE SÖZDE TÜRK ULUSALCILARININ TAŞIDIĞI KALPAKLI MUSTAFA KEMAL RESİMLİ TÜRK BAYRAĞI İLE ÜZERİNDE HAİN A. ÖCALAN’IN RESMİNİN OLDUĞU PKK BAYRAKLARI YAN YANAYDI. DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?

Cemaat, devleti istiyor, paralel yapılar oluşturuyor. Devleti, devlete olan saygıyı yok ediyor. Adalet adına mezalim yapıyor. Bunu da dış güçler adına yaparken “Allah Rızası” ve “Nam-ı Celili Muhammedi’yi dünya yaymak için” yaptığına hepimizi inandırıyor.

2. Abdulhamid han gibi bir velinin karşısına Milli ve İslami olduğunu düşündüğümüz en azından o yıkıldıktan sonra da böyle davranan birileri çıkıyor. Düşünün..

HDP başkanı Rusya’dan medet umuyor.

Suriye’de başta olmak üzere, ülkemizde, diğer İslam Ülkelerinde de mezhep, fırka, tarikat, cemaat kavgaları almış başını gidiyor. Kur’an sapasağlam indiği günkü gibi elimizde durup dururken Müslümanlar bin parça..

Şimdi soruyorum vicdanlarımıza, “Biz aptal mıyız, hep aynı oyunların ve tezgâhların kurbanı oluyoruz?” “Neden tedbir alamıyoruz?” “Neden önleyici tedbirleri alamıyoruz?” “Halkımız, Milletimiz ve Ümmetimiz gerek medya, gerek içimizdeki farklı kılıklı ve ünvanlı hainler aracılığı ile yönlendirilirken her türlü değer tahribatına uğratılırken biz neden bu PSİKOLOJİK HARP unsurlarına karşı tedbir alamıyoruz?”

KURBAĞA MİSALİ SUYA ATILDIK, ALTIMIZDAN KAYNAMAYA BAŞLADIK, PİŞİK YOK OLMAYI BEKLİYORUZ.

Ecdadımız çok daha kıt kaynaklara sahipken bile nasıl başardı da biz neden çuvallıyoruz?

Neden, “Türkiye ile İran savaşsa İran Ordusu ile bir olurum diyen bir asker kaçkını bizde milletvekili seçilebiliyor?”

GEVURUN CESARETİ Mİ? BİZİM ZAAFİYETLERİMİZ Mİ?” sorusunun cevabında zafiyet ve eksiklerimiz ağır basıyor.

 Bu topraklarda Milletimiz için iki ihtimal var. Birincisi; Güçlü ve öncü Büyük Türkiye. İkincisi; İç kavgalarla parçalanmış, yok olmaya yüz tutmuş zelil küçük devletler. Adları ne olur, inanın tahmin edemiyorum.

Devlet yeniden yapılanmalıdır. İlahi tebliğin özünde Psikolojik Harp ve harekât vardır. Peygamberlerin sünnetlerinin özünde Psikolojik harekât vardır. MGK ve Hükümetin ilk işi bunu becermek ve koordinasyonu olmalıdır. Yoksa halk her manada elimizden kayıyor.

Hani Allah Korkusu ve dini hassasiyetlerimiz? Nerede eskinin ahlaki değerleri? Tesettür serbest ama ortalık makyajlı sözde örtülü ellerinde sigara ile sokaklarda gezen namazsız kadınlardan geçilmiyor. Rüşvet, adam kayırma, liyakatsiz ve ehliyetsiz kadrolaşmalar, ikbal hırsının zebunu namazlı adamlar?...

Yeniden yapılanma için Kasım 2015 seçimleri fırsattır.

Durumu idare edip, görmezden gelmenin, halkı hafife almanın sonuçları Haziran 2015 seçimlerinde görüldü. Allah eğer sunulan fırsat ve imkânı doğru kullanmazsak aynı iltifatı etmeyebilir. O zaman olacak hüsran ve sonuçta herkesin vebali olacaktır. Daha önce de yazmıştım. “En çok Cumhurbaşkanımızın yalnızlığına üzülüyorum.” diye. Bu cümleyi özellikle AKPARTİ’nin içinde olup da bencillikle ve menfaat için hareket edenlere söylüyorum. AKPARTİ’den riyakârca nemalanan işadamlarına söylüyorum. AKPARTİ’li kadroları aldatan bürokratlara söylüyorum. Ama hepsinden önce karar vericilere söylüyorum. Allah’ın adaleti ve emri neyi emrediyorsa gereklerini yapın. Görevlendirmelerde liyakat ve ehliyet arayın. Medyadaki samimiyetsiz maymunlara itibar etmeyin. Siyasetin cıva misali merkezinde yapay ağırlık merkezi oluşturan dansözlerine yanılmayın. Halkımıza bakın. Sağduyusunu dikkate alın.

AK PARTİ gerek proje hedefleri, gerek yıl olarak yani 2023, 2053, 2071 gibi büyük hedefler koydu. Ancak bu hedeflere giderken vasıtalar doğru seçilmeli, hesaplar tam yapılmalı, yöntemler ve nimetler etkin kullanılmalı, fırsatlar ve zaman israf edilmemelidir. Yoksa düşmanlarımızın alçakça ve her türden içimize kadar giren tahribatları çok güçlü değil. Bizdeki sorunu tam olarak tespit edip tedbir alınmalıdır. Ayrıca biz de benzer İstihbari, psikolojik saldırılar ve tahribatlar yapmalıyız. Düşmanı boş bıraktıkça sizinle uğraşmaya devam edecektir. Siz de onun böğründe tahribat oluşturmalısınız.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi