D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Akademisyen mi, Kakademisyen mi?

Akademisyen mi, Kakademisyen mi?

Bir zamanlar, dil devriminin hızlı zamanlarında “akademi” Türkçedir diye tutturulmuştu. Bütün dünyada Yunanca sanılan akademi kelimesi Türkçedir, aslı “ak adam”dır!

Bu saçmalıklar üzerine fikir bina edildiği dönemler geride kaldı... 

Sayıyla ifadeyi uygun bulmuşlar, “1100 akademisyenin açıklaması” 1930’ların fantezisinden daha geri bir zihniyete işaret ediyor. O zaman hiç olmazsa insan bedeni ve kanı üzerinden bilimcilik yoktu, “teröre selâm, akademiye devam” denilmiyordu. 

Bize göre sayı hesabının hiçbir değeri yok! Doğru ise bir kişinin söylemesi de yeter. Fakat bunların yanlışları bin yüz şahitle bile doğrulanmaz! Bir de aksi bildiri yayınlanabileceğini düşünelim: On binlerce imzalı bir metin olur bu!

Güneydoğu’da Kürtlerin öldürüldüğü doğru... Öldürenler kim peki? Onlar PKK’lı, yani Kürt değil! Devletin Kürt katliamı diye bir meselesi olsa idi, ortalık kandan geçilmezdi. Devlet şehirlere musallat olan terörü sınırlandırmaya çalışıyor. Yoksa vak’a mahallini yukarıdan bombalarsın olur biter. 

Bu hassasiyet görülmezse, ortaya acayip fikir cambazlıkları çıkar!

Kendi hamakatlarını halka da tasdik ettirmek isteyen bu kakademisyenlere göre, hendekleri Devlet kazdı! Polisle jandarma el ele verdiler Sur’da, Cizre’de, Silopi’de daha bilmem nerede çukurlar kazdılar, arkasına mevzilendiler. Bombalar tuzakladılar...

Akademi elbette hür düşünülen bir yer olmalı. Fakat kriminalliği hürriyetle karıştırmak neyin nesi? Terör bütün dünyada en ağır suç. Bunu kabul etmiyorsanız, ilk yazacağınız madde “terörün suç olduğunu kabul etmiyorum” olmalı. 

Eğer zerre miskal ilim haysiyetiniz varsa, bunu açıkca söylemelisiniz. 

Bugün akademi devletin aktardığı büyük paralarla yürüyor. Sistemi kuran da devlet. O unvanlar ister “özel” denilen üniversitelerde alınsın, ister devlet kurumlarında, bir kanunî zemini var. Eğer bu kanun zeminini tanıyorsanız, aklınızı başınıza toplayacaksınız. Kanun tanımayana kanunu tanıtmak devletin işi. Güvenliği ihlal edene karşı güvenliği temin yine devletin kolluk kuvvetlerinin görevi. 

Şu cümleleri yazanın hakikatle, ilimle, vicdanla işi olamaz: “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor.”

Bu bildiri şu sıralar Rusya’nın denetimi altındaki Ermenistan’da yazılabilir!

Bunlara verilecek cevap şudur: Bu bildiriyi yazanların başta ilim olmak üzere, gerçeğe, vicdana düşmanlıklarından derhal vazgeçmeleri gerekiyor. Onlara insanî kimliğe dönme, adaleti gözetme çağrısında bulunuyoruz. Akademisyenlik insanlıktan çıkmayı gerektirmez! Hakkı hakikati inkârı icab ettirmez! Vicdanı iptale cevaz vermez! Teröre destek vermenin akademisyenlikle alâkası yoktur!

Devlet vatandaşa şiddet uyguluyormuş! Bunu söyleyenler PKK şiddetini meşrulaştırmaktan başka ne yapmak istiyor olabilir? Bu terör örgütünün sağı, solu, altı üstü şiddet. Bunu bilmiyor olabilirler mi? Ülkenin bir kısmını ele geçirseler uygulayacakları program ne? Stalinci şiddet! Gelsin infazlar!

Yoksa siz “Mahsum Korkmaz Akademisi”nden misiniz? 

Biz bunu yazdıktan sonra, Sultanahmet’te patlama oldu. Şimdi bu kakademisyenlerin açıklama yapmasını bekliyorum: “Devlet Sultanahmet’te turistleri öldürdü!”

BELGE’Lİ CEHALETTE ISRAR EDİYOR!

Taraf yazarının cuma cehaletini yazmıştık. “Bildiğim kadarıyla” diye bir cümle kurmuştu hani. Böylece hiçbir şey bilmediğini ortaya koymuştu. Biz de batıda Cezayir’den doğuda Bengladeş’e  çok sayıda ülkede cuma gününün hafta sonu tatili olduğunu yazmıştık. Dünkü yazısında aynı sakızı çiğniyor: “Cuma günü “namaz izni” konusunda yazdıktan sonra bir arkadaşımla konuştuk. Hafta tatilini Cuma’yı temel alarak düzenleyen Müslüman ülke olup olmadığını bilmediğimi söylemiştim. O biliyormuş. Cezayir’in, Libya’nın da aralarında olduğu üç dört ülke varmış.”

Arkadaşı böylece echel derecesinden cahile terfi ediyor. Peki Belge’li bizim yazımızdan haberdar olabilir mi? 

Aynı basın dünyasındayız, aynı dili konuşuyoruz. Ama onların usulü şudur: Kendimizden başka kuş tanımayız! Biz yok sayarsak, yokturlar!

Cehaleti böylece bir daha Belge’liyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi