Kemal Belgin

Kemal Belgin

Böyle oyuna bu skor da yeter!

Böyle oyuna bu skor da yeter!

İKİ ayaklı bir kupa maçında bir takım kendi evinde ilk müsabakayı oynayıp da sadece 1-0 kazanırsa ne olur? Çok sorulmuştur bu soru... Kimine göre ki ağırlıklı olarak bu skor tehlike yüklüdür, kimine göre de rövanşta başladığı gibi golsüz bitirilebilecek bir oyun tur anlamı taşır. Doğrudur hepsi... Ama oynanan oyun bir özellik taşımalıdır daha sağlıklı bir yorum için...

Evet, Fenerbahçe sezon başından bu yana iç-dış ne kadar maç oynadıysa, hiç birinde bu kadar 90 dakika aynı ritimde, aynı tempoda oynamaya çalışmamıştı. Bunu da neredeyse bir 75-80 dakika gerçekleştirebildi. Bu tempo ayarı ve de buna uyum gösteren oyuncular için baştaki teknik adamın özelliği önemliydi. O özellik teknik adamın büyük ustalığından değil, rakibin o teknik adamın ülkesinden gelişiydi. Neredeyse yılladır iç içe yaşadığı bir takım gelmişti Kadıköy’e... Üstüne üstlük rakibin ülkesinden birçok futbolcu vardı Fenerbahçe forması içinde. Fabiano, Ba oradan gelmişlerdi. Alves, Meireles, Nani saf kan Portekizliydiler. Sousa, Fernandao, Diego Brezilyalı idiler ama iki ülke arasındaki tarihsel, hücresel bağ müthişti. Zaten bunlar değil miydiler dünyada sömürgeler hariç Portekizce konuşan yegâne iki ülke... Oynayan oldu oynamayan oldu ama soyunma odası ve idman sahası birlikteliği önemliydi. Bunu şundan yazdım. Biraz bizim Caner ve Alper hariç, yerliler de bir Portekiz takımı karşısında ritim, tempo ayarlamanın ne işe yaradığını hemen kapmışlardı. Böylece uzun boş alan bırakılmayacak, pas aralarına fazla girilmeyip, pasın gidişine alan savunması yapılacaktı. Braga takımının hücuma çıkışlarında bırakabileceği derin alanlara da öyle delicesine dalınmayacaktı.

Oyun planı yukarıda değindiğim üzere büyük oranda tuttu. Rakibin, o da üfürükten iki veya üç pozisyonu vardı sanki... Sadece Bursa eskisi Josue’nin müthiş şutu vardı. Onu da Volkan, her kaleciye ders olacak ustalıkla kornere attı. Yani topun yerde sekmesine bir santim bile izin vermeden... Fenerbahçe de, planlanan, bana göre doğru oyunda, öyle çok sayıda batıcı ev sahipliği pozisyonu yakalamadı. Rakibin en iyisi ön liberosu, ki gelecek maçta cezalıdır, kaptırdığı tek topta Topal’a belki de futbol hayatının en güzel golünü attırdı. Şimdi Fenerbahçe bu ön liberonun olmayışı üzerine rövanş oyununu planlamalıdır. Rakibin bir de bizim anlı şanlı spor medyası tarafından şişirilmiş Rafa Silva diye bir oyuncusu vardı ki, aman aman... Hocası onu 84 dakika oyunda tutarak Fenerbahçe’ye büyük hizmet sundu.

Sonuç mu? Bana göre forveti giren, çıkan, olmayan Braga, bizim temsilciye kendi sahasında öyle iki gol falan atamaz. Peki, bizim temsilci onlara kendi evlerinde de gol atar mı? Atar... O halde? Bundan sonrası kim olur ki acaba? Çok sayıda büyük firma birbirine düştüğüne göre...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi