Kemal Belgin

Kemal Belgin

Ben değişik yazarım (2)

Ben değişik yazarım (2)

Beşiktaş-Bursaspor maçından sonra yazdığım yazının başlığını böyle koymuştum. Nedeni de içerik olarak hiç bir sütunda rastlamadığınız şeyleri gündeme getirmekti. Tabii ki ekranlardan da söylenmeyenleri...

Şimdi hemen ardından derbi geldi. Ekranları, başta da yayıncı kuruluş olmak üzere, hemen tamamını izlemeye çalıştım. Kaçırdıklarım olduysa ve onlar da şu yazacaklarım varsa helal olsun! Gazetelere gelince, onlar da pek değinmeden geçip, yüksek teknik analizlere girmişlerdi. 

Açalım o zaman... Önce Fenerbahçe’nin yeni bir tarihi zaferi kaçırdığını dile getirelim. Bu arada Fenerbahçe’nin en renkli simalarından olan ve de milletvekilliği de yapmış rahmetli Orhan Ergüder’in oğlu şöyle bir mesaj atmış maç sırasında... Mesaj şöyle: “Van Persie tursil, Nani turşu olmuş... Fenerbahçe maçı alamazsa yazıklar olsun...” Murat’tır bu dostumun adı...

Neyse devam edelim... Ben pozisyon olarak en netlerinden söz ediyorum, beş adeti hatırlıyorum... Van Persie, Nani, Volkan, Fernandao, Diego imzaları vardı bunlarda... Galatasaray mı? Bana göre ofsayt olmayan Podolski’nin ağlara giden topu... Hadi bir de çerçeveye gittiği için Selçuk’un volesi...

Efendim, hücum alanlarının kullanılması, topun olduğu yerde Fenerbahçeli sayısının Galatasaraylı sayısından iki kat olduğu, ne diyorlar onlara, dalgalarla akın özellikleri ve de bir süre bu maça hiç uymayacak yorum... Ağırlıklı olarak da yayıncı kuruluşta...

Peki, ben yazının başlığını öyle attığıma göre ne mi diyeceğim... Efendim; Fenerbahçe’nin sahaya sürdüğü takım ki, bence eksik ve yanlış, ama neyse, belki biraz Alper ve Hasan Ali hariç, dokuz önemli oyuncudan kurulu. Tabii ki kâğıt üzerinde... Ama Hasan Ali ile Alper’in de bizim milli takımın oyuncuları olduklarını hesaba katarsak, neredeyse 11’de 11 iyi... Peki, rakip Galatasaray’da durum nedir? Muslera, Selçuk, Sneijder ve bu haliyle değil ama isim olarak Podolski... Yani toplamda 3,5 iyi oyuncu, hadi 4 diyelim... Şimdi size bir soru büyük futbol yorumcu ve otoriteleri; Bir futbol maçında, hangi sahada olursa olsun, yeter ki ölçüleri uluslararası olsun ki, öyledir, bir takım 11, diğeri 4 kişi ise değer olarak, maç nasıl biter, ya da bitmelidir? Yarı yarıya bile fark yok... Eh zaten Fenerbahçe de atabilseydi, beşlik-altılık olmaz mıydı? İki ezeli rakip arasındaki bu büyük futbolcu kalite farkını ortaya koymadan yaptığınız bütün analizler masal anlatmaktan başkaca bir anlam taşımaz. Devamını bakalım... Fenerbahçe’de oyuna ciddi bir Almanya macerası ve Atletico Madrid oyunculuğu olan Diego, geçen sezonun bizim ligdeki gol kralı Fernandao ve yine bizim milli takımın son maçlardaki en iyisi Ozan giriyor oyuna... Galatasaray’da ise Koray gibi henüz büyük takım oyuncusu kimliğini ortaya koyamamış bir genç, sadece iyi bir yedek olma şansı bulunan Bilal ve de yukarıdaki 4 kişilik iyiler mangasına katılabilecek Sabri giriyor... Nitekim Sabri son on beş dakika Fenerbahçe’nin sol tarafını hallaç pamuğu gibi attı.

İşte değerli meslektaşlar, ekrandaki yayıncı kuruluş otoriteleri bu golsüz biten maçın asıl ve tek değerlendirmesi böyle yapılmalıdır. Yoksa orta alan boş kaldı, arkadan oyuncu çıkmadı, biri bu kadar şut attı, diğeri bu kadar top kaybetti, şöyle hücum etti, böyle edemedi gibi ögeler üzerinde durmak sadece lafı güzaftır.

Değerli okurlar hatırlarsanız, Beşiktaş-Bursaspor maçının sonuna Galatasaray-Rizespor maçından sadece iki satır karalamıştım. İsterseniz o kısa bölümü bir daha okuyunuz. İddiam odur ki, günümüz Galatasaray’ı topu dört veya beş kişilik bir büyük(!) takımdır. Zaten onların da hemen hemen hepsi ciddi sakatlıklardan çıkarak bu maçı oynadılar. Fenerbahçe mi?

Elindeki 22’ si de kaliteli olduğundan sancı çekmekte, hoca ile oyuncular arasında polemikler yaşanmakta, en son Caner olayı ve de bu yüzden hocanın da komik tercihleri ile kendi kendini yakmaktadır.

Şimdi size son bir soru... Bakınız bakalım Real Madrid, Barcelona, Bayern, Manchester gibi, daha isimlerini saymadığım büyük firmaların kadrolarında kaç tane bildiğiniz, tanıdığınız oyuncu vardır? Topu topu 13-14’ü geçmez... Zaten yedekten giren de, sakat veya cezalı olan asil döndüğünde, yeniden kulübeye geçeceğini bilir. Neden büyük firmaların on birleri ezberlenir? İşte bu yüzden... Her yere aslı kadar yedek koyarsanız, içeride gruplar oluşur, hoca da fazla ateşli ve az bilgili olursa, büyük hayal kırıklıkları yaşanır. Kalitesizlerden kurulu adı büyük firma mı ne olur? Bakınız bizim ligin puan cetveli!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi