Aziz Üstel

Aziz Üstel

Ve bir başbakan İsrail’i ziyaret eder!!

Ve bir başbakan İsrail’i ziyaret eder!!

Böyle başlayan fıkralar vardır; bir Amerikalı, bir Alman,bir Türk trende...diye örneğin. Ama bu fıkra falan değil. Bu hem ağlatı hem de güldürü dolu bir garip ziyarettir 1994 Kasım’ında gerçekleşen. “Türk-İsrail Dostluğu—Türk-İsrail İşbirliği” palavralarını manşetlerine çeken gazetelerin  hepten  çoştuğu bir yolculuktur. Basınımızın baba yazarları gezinin pek başarılı geçtiğini yazar dururlar günlerce. Gezide kusur bulan bir kaç kişininse derdi İsrail’le değil Çiller’in yetersizlikleriyle ilgilidir.

Oysa Çiller pek çok konuda İsrail’in çıkarlarıyla Türkiye’nin beklentilerinin çok farklı olduğunu anlamıştı. Salt Çiller değil kimi gazeteciler de farkındaydı İsrail’in neler tasarladığının.  Tel Aviv, Orta Doğu’da en büyük tehlikenin radikal İslam olduğunu sık sık dile getiriyor,  İran’a karşı birlikte cephe oluşturmaktan söz ediyordu. Ancak Türkiye’nin böyle bir niyeti yoktu. Hele de Dış İşleri Bakanı Mümtaz Soysal’ın İslam karşıtı bir iş birliğinden rahatsız olduğu sıkça dile getiriliyordu ve Soysal bu duruşu yüzünden Mossad’ın Türk heyetine verdiği brifinge davet edilmiyordu. (Evanjelizm Tanrı’ya Baş Kaldırış—Ali Kuzu-S 307)

İsrail’le ikinci uyuşmazlık Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasıyla ilgiliydi. Kürt sorununun yıllardır en büyük kışkırtıcısı İsrail, Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurma hesapları yaparken , Irak’ın  toprak bütünlüğünü savunan  Türkiye’yle uyuşması mümkün değildi. (Bu günse Irak’ın kukla BB’nı toprak bütünlüğüne Türkiye’nin göz diktiğini söylüyor,ülkesi ABD ve DEAŞ işgali altındayken! Güler misin ağlar mısın  birader?)

Gezide gerçekleşen “MİT-Mossad Zirvesi” de abartıldığı gibi değildi.Mossad bölücü terör konusunda “laf olsun torba dolsun kıvamında bir iş birliğinden” yanaydı o kadar.   Dahası MİT-Mossad zirvesi ilk değildi. Ta 1964 yılında, İsmet İnönü’nün Mossad Başkanı Meir Amit ve İsrail BB Levi Eşkol’la Paris’te yaptığı gizli görüşmelerden bu yana iki istihbarat kuruluşu arasında ilişkiler vardı. Görüşmelerde İsrail’in Türk uydusundan televizyon yayınları için yararlanması, Mersin ve İskenderun limanlarının ortak kullanıma açılması gibi konular da görüşüldü ama bunlar hep İsrail’den yana isteklerdi.  Ziyaret sırasında F-4 savaş uçaklarının modernizasyon ihalesinin İsrail’e verilmesi de görüşüldü ki, bu yaklaşık 300 milyon doların sokağa atılması anlamına geliyordu. Türkiye kendi tesisilerinde ve kendi uzmanlarıyla en çok 100 milyon dolara çözebileceği bir iş için bu parayı niye ödüyordu ki? Almanların uçak başına 9 milyon dolar istedikleri modernizasyon için İsrail 12 milyon dolar istemişti. “Tel Aviv’le ilişkileri geliştirmek adına ihale İsrail’e verilecekti ki,” Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi Kasım 1995’te “yolsuzluk yapıldığını” öne sürerek ihaleyi iptal etti. 

Türkiye laiktir laik kalacaktır

Gezi boyunca İsrail, her fırsatta Türkiye’nin laik olduğunu dile getirdi durdu, aksini söyleyen varmışcasına.  Bu konuyu laik olmayan İsrail’in sürekli gündeme getirmesi çok garipti. Yazılı anayasası olmayan, gerçek anayasasının Tevrat olduğunu vurgulayan İsrail tam anlamıyla bir din devletiydi. Türkiye’nin laikliği onu neden böylesine ilgilendiriyordu ki?!

Gezinin en  garip yanıysa BB Tansu Çiller’in konuşmasında “Vaat Edilmiş Topraklara ayak basmaktan gurur duyuyorum” demesi ve Tevrat ayetlerinden söz etmesiydi. Çiller eline tutuşturulan bu metni dikkatlice okumamıştı anlaşılan çünkü “vaat edilmiş topraklar “Nil’den Fırat’a” kadar uzanıyor ve Türkiye’nin bir bölümünü de içine alıyordu!! 

İşte böyle garip, ciddi hiç bir soruna çözüm getirmeyen, dostlar alış verişte görsün  türünde bir geziydi bu. Sonraları Türk BB ve heyetinin geziye Washington’un israrları sonucu çıktığı konuşulacaktı Ankara kulislerinde. Geziden çıkan en önemli sonuçsa İsrail’in Güneydoğu Anadolu’yla çok yakından ilgilendiği ve ABD’yle birlikte Türkiye’ye baskı yaparak bu bölgeyi de içinde alan bir Kürt devleti kurulması için elinden geleni yapacağının anlaşılmasıydı...Peki Türkiye bu konuda bir çift laf etti mi?Kaygısını dile getirdi mi? Ne yazık ki hayır. Bunun için devrin ve devranın değişmesi gerekecekti...değişti de! Bir Davos akşamında Türk-İsrail ilişkilerinin parametreleri yeniden belirlendi. Yavaş yavaş uygulamaya geçiyor. Bazı şeyler geç ama temiz oluyor değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi