Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Kapıldık gidiyoruz…

Kapıldık gidiyoruz…

İzlanda Cumhuriyeti, dünyanın en büyük elektronik ticaret şirketi eBay’de satışa çıkarılmış!..

“Muhteşem doğası ve atları olan ancak mali durumu iyileştirme gerektiren” duyurusu ve en yüksek fiyatı veren kişi tarafından bizzat teslim alınması şartıyla açık artırma usulüyle satışa çıkarılmış olan İzlanda, yaklaşık 300 bin nüfuslu bir ülke.

Yalnız satışa ülkenin tanınmış şarkıcısı Bjork dahil değilmiş.

Şaka gibi bir haber. Haber doğru aslında, ama olay bir şaka.

Yaşanmakta olan küresel krizin kurbanlarında birisi İzlanda. Küçük ülkenin üç bankasına hükümet tarafından el konulmuş durumda. Zarar, 44 milyar dolar civarında.

İzlanda’nın yaşadıklarının başka ülkelerde de yaşanması belki de an meselesi. Birçok ülkede alarm çanları çalmaya başladı zaten.

Dünya çapında yaşanan ve bizi de etkilemeye başlayan bir krizle karşı karşıyayız.

Üretim, istihdam, ticaret yani reel sektör yerine; faiz, borsa oyunları yani spekülasyonun hakim olmasıyla oluşturulan dünyanın kaçınılmaz neticesi bu, uzmanlara göre.

Elde var olan bir tek şeyin, çeşitli oyunlarla on, yüz, hatta bin imiş gibi gösterilmesi üzerine bina edilen sanal yapı, bir yerlerde bir şekilde çökecekti ve galiba o gün geldi çattı.

Bu krizi de bir şekilde atlatabilmek için uğraşanların nasıl bir neticeye ulaşabileceği şimdilik belirsiz. Çünkü atılan bütün adımlardan sonra, kriz tekrar nüksediyor.

Krizi çıkaranlar ve onunla başetmeye çalışanlar da, aşağı yukarı aynı kişiler. Problem şu ki, kriz, onu çıkaran ve onunla başetmeye uğraşanlardan daha çok başkalarını etkiliyor.

Milyar dolarlar buharlaşıyor; bazı şirketler el değiştiriyor, bazı şirketler ise düpedüz batıyor.

Yüzbinlerce insanın işsiz kalacağı şimdiden kesin gibi. Bu rakamın ilerde belki de milyonlarla ifade edileceği söyleniyor

Bir şeyler olup bitiyor ve bütün insanlar sadece seyrediyor. Çünkü ne yapılması gerektiği hususunda kimsenin bir fikri yok..

Dünyayı etkileyen krizin sebepleri konusunda bir sürü teori var. Ama belli ki hepsi eksik. Eksik, çünkü teşhis sağlıklı olsa tedavinin bir yolu bulunurdu. Ama tedavi yok. Gelişmelere bakılırsa, ümit de yok.

Belki en tuhaf olanı da bizim halimiz.

Borsamız krizden etkileniyor ve düşüş yaşıyor.

Borsada düşüş, döviz ve faizde yükseliş demek.

Faizin yükselişinin netice olarak felaket demek olduğunu biliyoruz.

Dövizdeki yükselmeye sevinmek mi yoksa üzülmek mi gerek, kestiremiyoruz.

Çünkü döviz fiyatlarının artışı, borçlarımızın da artışı demek.

Ama dövizdeki yükseliş belki ithalatın frenlenmesi, yerli üretimin artması, dolayısıyla istihdam ve bu arada ihracatçılarımızın da sevinmesi demek.

Bu, teorik olarak, böyle.

Bunun hakikaten bu manaya gelip gelmediğini ise, bilmiyoruz.

Borsamız dediğimiz kurumda dönen paranın yüzde 70’ten fazlasının yabancılara ait olması kafamızı karıştıran en önemli sebeplerden birisi.

Ülkemizde faaliyet gösteren bankaların nerdeyse yarısı da yabancılara ait.

Ne kadarı bankalarda faiz, ne kadarı borsada rant peşinde, bilmiyoruz ama 100 milyar doların üzerinde de sıcak döviz var ülkemizde.

Bütün bu olup bitenler, dar alanda birbirleriyle kısa paslaşmalar yapan bir avuç insanı değil de, neden 70 milyon insanı ilgilendirir, bunu da bilmiyoruz.

Çünkü meydana gelmesinde en ufak bir dahlimiz bile olmayan her kımıldama, dünyada yaşayan milyarları olduğu gibi, bizi de yakından ilgilendiriyor.
Yani, tabir caizse, kapıldık gidiyoruz bahtımızın rüzgarına…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi