Eleme usulü kupa oyunlarında rakip sahada alınacak sağlıklı sonuçların başında gollü beraberlikler gelir. Tabii ki kazanabilmeden sonra... Beşiktaş da Sırbistan ekibi Partizan karşısında 1-1’lik sonuçla İstanbul rövanşına sağlıklı bir yatırımı yapmış oldu.

Şenol hoca bu maça savunmada sıkıntısı olmadan geldi. Gökhan, Pepe, Vida ve Adriano ile kurmuştu arka dörtlüyü... Önde ise Medel, Tolgay ve Necip vardı. Burada Tolgay’ın olması daha önceleri de çok defa yazdım, Beşiktaş için forvet arkasına en etkili silahın olduğu anlamı taşıyordu. Necip’le Medel ise savunma göbeğinin sigortaları idiler. Önde ise Quaresma, Larin ve Caner... Bu Larin’den herkes umut vardı. Ancak maç maç gördük ki, bundan Beşiktaş’a bir yarar gelmeyecek. Koca oyunda kalmasına rağmen tek bir olumlu hareket yapamadan maçı tamamladı. Caner ise her zaman olduğu gibi Beşiktaş’ın can damarı idi. Canlı, kesici, yapıcı, bir saniye bile elini beline koymadan oynayabiliyor. Quaresma da elinden geldiğince ayakta kaldı ve golü de attırdı. Babel ve Lens’in olmayışları hissettirilmedi ama bu Larin’in maçı tamamlaması garibime gitti doğrusu...

Partizan takımı oyunun hiçbir bölümünde bana eski Yugoslav futbolundan örnekler sunamadı. Siyah oyuncuları kadrolarına almışlar ama eski toprak ürünü kimseye rastlamadım. Bu sonuçla Beşiktaş bu takımı İstanbul’da eleyemezse vallahi skandal olur. Yani şunu demek isterim; lig arası iyi bir idman olur ve gruplara kalınır... Ama tabii ki Larin yerine hakiki bir santrforla oynamak da kaçınılmazdır.