Rahim Er

Rahim Er

Sultan Abdülhamit'in torununun kızı

Sultan Abdülhamit'in torununun kızı

Film­ci­le­re bir ko­nu

Tari­hin yük­se­liş tren­din­de­yiz. Gü­nü­müz ne­sil­le­ri ken­di ta­ri­hi­nin pe­şin­de. De­de­le­ri­nin za­ma­nı­nı kur­ca­lı­yor. On­la­rı an­la­ma­ya ça­lı­şı­yor. Ar­tık şu ce­mi­yet­te bir ke­sim için Os­man­lı, ha­in, va­ta­nı sa­tan de­ğil. O ke­sim ay­nı za­man­da Ata­türk’ün de bir fa­ni ol­du­ğu­nu kav­ra­ma­ya baş­la­mış bu­lu­nu­yor. Bir ke­sim için de Os­man­lı, ar­tık her tür­lü ha­ta­dan uzak kah­ra­man­lar top­lu­lu­ğu ola­rak gö­rül­mü­yor. Os­man­lı bir dö­ne­min adı. O dö­nem­de bü­yük kah­ra­man­lık­lar da bü­yük ha­ta­lar da ol­muş. Çün­kü o dö­nem de ha­yat­tan bir ke­sit. Ta­ri­hi­miz­le yüz­le­şi­yo­ruz. To­run­lar­la de­de­ler ara­sın­da köp­rü­ler ku­ru­lu­yor. Ta­ri­hi­miz­le yüz­leş­ti­ği­miz, ta­ri­hin pe­şi­ne düş­tü­ğü­müz için ro­man­lar, ai­le ro­man­la­rı, ta­ri­hî film­ler çev­ril­me­ye baş­lan­dı. Bu da­ha da de­vam ede­cek. Et­me­li de. El­de­ki he­nüz yok de­ne­cek ka­dar az. Dün­den bu­gü­ne ken­di­mi­zi üni­ver­sal sa­na­tın di­liy­le ro­man­la, film­le an­lat­ma­lı­yız.
Mal­ze­me çok.
Mal­ze­me her ev­rak­ta.
Her ai­le­de.
İş­te bir ta­ne­si...
Ge­çen­ler­de İs­tan­bul’da bir kay­ma­kam dos­tu­mu­za mi­sa­fi­riz. Çay­la­rı­mı­zı içer­ken ma­sa­da­ki te­le­fon çal­dı, te­le­fo­na ba­kan kay­ma­kam ka­pı­ya yö­nel­di. Bu­nu ya­par­ken de Os­ma­no­ğul­la­rın­dan bi­ri­nin va­tan­daş­lık işi var­dı, de­di. O sı­ra­da ka­pı açıl­dı. İçe­ri or­ta yaş­lar­da bir genç­le bir ha­nım gir­di. Ha­nım, bi­zi gö­rün­ce hem şa­şır­dı, hem se­vin­di. Ab­dül­ha­mid Han’ın to­ru­nu­nun kı­zıy­dı. Hep be­ra­ber otur­duk. Be­yi­ni tak­dim et­ti. Su­ri­ye Türk­le­rin­den de­di. Öy­le mi de­dik, evet, ora­da üç mil­yon ci­va­rın­da Türk­men var. Bir mik­tar Türk­çe bi­li­yor­du. Va­tan­daş­lık mu­ame­le­si onun için­miş.
Film ko­nu­su da iş­te onun, da­ha doğ­ru­su de­de­si­nin ha­ya­tı. Soh­bet es­na­sın­da an­la­dık ki Ha­ne­dan­dan bir Sul­tan Ha­nı­ma ko­ca olan genç, Su­ri­ye Türk­men’i de­ğil. Zi­le asıl­lı bir Türk. Hi­kâ­ye de şu. De­de­si as­ke­re gi­din­ce Hi­caz De­mir­yo­lun­da mu­ha­fız as­ker ol­muş. Ora­day­ken İn­gi­liz­le­re esir düş­müş. Esa­ret­tey­ken harp bit­miş. An­cak Su­ri­ye’den dö­ne­me­miş. Ora­da kal­mış, ev­len­miş. Ab­dül­ha­mid’in bir to­ru­nu da Su­ri­ye’de bü­yü­dü­ğü için bir ta­nı­şık­lık ol­muş. Bah­set­ti­ği­miz ev­li­lik ger­çek­leş­miş. Fa­kat ha­nım Türk va­tan­da­şı, da­mat Su­ri­ye va­tan­da­şı. Va­tan­daş­lı­ğa geç­me­si ko­lay ol­ma­mış. Zor­lu­ğun se­be­bi şu. Türk soy­lu ol­du­ğu­nu is­bat ede­me­mek. Ney­se ki va­li, kay­ma­kam der­ken bu en­gel­ler aşıl­mış.
Fil­mi­miz bu...
De­de, Ana­do­lu’dan Şam’a bu mil­let için gi­dip as­ker olu­yor, esir dü­şü­yor. To­run bu mil­le­te da­hil ol­mak için hay­li ter dö­kü­yor.
Bu pa­zar ev­le­ri­ne mi­sa­fir ol­duk. De­den esa­ret­ten son­ra ni­ne­ne âşık ol­du­ğu için dö­ne­me­miş di­ye şa­ka yap­tık. Am­mar da Nur­han da evet, evet doğ­ru, de­di­ler, gü­lüş­tük. Bun­lar acı­sıy­la, tat­lı­sıy­la bi­zim hi­kâ­ye­le­ri­miz. Ye­ni ye­ni Ça­nak­ka­le’yi Sa­rı­ka­mış’ı ta­nı­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Hal­bu­ki da­ha ne cep­he­ler, ne in­san­lar ve ne dram­lar var. Türk film­ci­si­nin sa­hip ol­du­ğu mal­ze­me­ye dün­ya­da hiç­bir ül­ke film­ci­si sa­hip de­ğil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahim Er Arşivi