Davos'ta son tango

Davos'ta son tango

Gazze saldırısına gösterdiği tepkiden dolayı kaç gündür Başbakan'ı yerden yere vuran yayınlar yapılıyor.
Eleştirenlerin çoğu yeminli AKP düşmanları... Öyle ipe sapa gelmez analizler yapılıyor ki, hiç bir kalıba sığdırmak mümkün değil.
Gazze'de yapılanları görmezden gelmek için vicdan diye bir şey taşımamak gerekiyor. Çocuklar, kadınlar, bebekler, masumlar öldürülecek, siz faydasını kimsenin görmediği yüksek bir diplomasi uğruna üç maymunu oynayacaksınız.
Bu hangi insanlığa, hangi milliyetçiliğe sığar.
Yeminli AKP düşmanları için bir şey demiyorum ama eleştiriciler içinde milliyetçi diye geçinen bazı zevatın da bulunması insanın içini acıtıyor. Bilmeyene söyleyelim, dünyanın herhangi bir bölgesinde saldırıya uğrayan bir Müslüman topluluğun saldırıları def etmeye gücü yetmezse, bütün Müslümanlara cihat farz-ı ayın olur. Müslümansanız bu Başbakan ne yapıyor demeyecek, İsrail'in yaptıklarını alık bir nazarla seyretmeyeceksiniz. Bu inançlarımızın ferdi tepkilerimiz için bize yüklediği bir borçtur.
Diğer taraftan insanız. Bu kadar zulmü, bu kadar işkenceyi hangi insanlık vicdanı kabul eder? Bir ülke düşünün ki, öldürmekten yorulduğu için ateşkes ilan ediyor. Biraz soluklanıp, biraz daha kan akıtmak için.
Daha çok öldürmenin bize ne faydası var? ABD’yi BOP'tan, İsrail'i arz-ı mevud'dan mı vazgeçirir?
Başbakan, gösterdiği sıra dışı tepki ile hem bu ülkenin hem de insanlığın vicdanı olmuştur. Batı dünyasından kopuyoruz, Araplara dönüyoruz, makas değiştiriyoruz iddiaları safsatadır. İsrail ne zaman Batı dünyası olmuştur. Bu ülkede İslam düşmanı olan her ülke ve topluluğu Batılı ve müttefik kabul etmek gibi bir hastalık var. Ne İsrail Batı'dır, ne de Türkiye kulvar değiştirmiştir. Erdoğan tarihi misyonumuza ve adalet anlayışımıza uygun olanı yapmıştır. Meşhur kaidedir; Zulüm karşısında susan, zulme uğramaktan kurtulamaz. Türkiye’nin bu tavrı geleceğin dünyasında da insanımız için bir paratoner olmuştur.
Türkiye zor durumda kalır, ABD'yi karşısına alır, Yahudilerin dünyayı ahtapot gibi saran gücü karşısında sıkıntıya girer yorumları bir cehaletin ürünü değilse, doğrudan doğruya bir hamakatın ürünüdür. İsrail istese de istemese de Ortadoğu'da Türkiye gibi bir ülkeyi karşısına almak istemez. Böyle bir restleşmede kaybedecek olan Türkiye değil, İsrail'dir. ABD de, Ortadoğu'da gittikçe önemli bir aktör haline gelen Türkiye'yi kaybetmek istemeyecektir. İsrail yıllarca arkasında muhayyel bir gücün varlığını ima ederek dokunulmazlık kazandı. İsrail'i karşısına alan dünyayı karşısına alır imajını yaydı ve bu imajı tepe, tepe kullandı. İnsanlığı korkuttukça zalimleşti, pervasızlaştı, gemlenmesi imkânsız hale geldi. Bu gün İsrail insanlığın vicdanında bir yük haline gelmiştir. Ve ilk defa bir ülke başbakan'ı sesini yükselterek, bu dokunulmazlığı ret ettiğini söylemiştir.
Davos'ta Türkiye hiç bir şey kaybetmemiştir. Başbakan’ın tavrıyla itibar kazanmıştır. Daha toplantı biter bitmez Peres'in Başbakanı arayarak özür dilemesi, Başbakan efelik yaptı evimiz yıkıldı havasında olanlara ders olmalıdır.
Diplomasi bazen de işte böyle efelik yapmaktır. Bu meydan okuyuşu sadece dışarıdaki İsrailliler değil içerideki İsrailliler de iyi anlamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi