Dink cinayeti ve Yazıcıoğlu

Dink cinayeti ve Yazıcıoğlu

Yaklaşık olarak 3-3.5 yıl önceydi. O zaman BBP genel idare kurulu üyesiydim. Yazıcıoğlu beni cep telefonumdan arayarak, neredeyse fısıltılı bir sesle Erhan Tuncer’i tanıyıp tanımadığımı sordu. İsim hafızam biraz zayıf olduğu için ilk anda hatırlayamadım ve tanımadığımı söyledim. Ancak eğer çok önemliyse araştırabileceğimi ifade ettim. O da araştır, ama kimseye belli etme, sağda solda duyulmasın dedi. Genel başkan’ın bu sözleri üzerine iyice meraklandım, hayırdır bir yanlışlık mı yaptı dedim. Yok, önemli değil, Trabzon’a gittiğimde davranışları, tavırları çok dikkatimi çekti, gölge gibi yanımızdan ayrılmadı. Bu ilgi samimiyetten mi, başka sebepten mi onu anlamak için soruyorum. Samimiyettense araştırdığımızı duyması ayıp olur, onun için sağda, solda duyulmamasında fayda var.

Bunun üzerine Elazığ İl başkanı avukat Selami Ekici’yi arayarak genel başkanın söylediklerini naklettim. Erhan Tuncel’i tanıdığını, benim mahallemde oturduğunu, eşgalini anlatarak benim de hatırlamam gerektiğini ifade etti. Onun anlatması üzerine ben de hatırladım. Ekici, Tuncel’in çok karışık ilişkileri olduğunu, dikkat edilmesi gerektiğini ifade edince açıp genel başkana durumu aktarmasını söyledim, o da kanaatlerini genel başkana aktardı. Bu beyan üzerine Yazıcıoğlu’nun Trabzon teşkilatını, en azından Alperen Ocaklarını uyardığını sanıyorum.

Dink olayı patlak verdikten sonra Erhan Tuncel’in Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkasında verdiği pozlar bir, bir medya’ya düşmeye başladı. Gizli bir el sanki o fotoğrafları böyle bir gün için saklamış, zamanı gelince de servise vermişti. Birçok gazete bu resimlere bakarak Muhsin Yazıcıoğlu’nu hedef alan yayınlar yaptılar. Dink cinayeti ile BBP ve Alperen Ocaklarını irtibatlandırmak için olağanüstü gayret sarf ettiler. Yazıcıoğlu günlerce bu yayınlara cevap vermek zorunda kaldı. BBP’ye katılımların olduğu bir dönem bu yayınlar yeni katılımların önünü tıkayan en önemli etkenlerden biri oldu.

Halbuki Yazıcıoğlu ve arkadaşları bir dönemin muhasebesini en ince ayrıntısına kadar yaparak çizgi değiştirmişlerdi. BBP aynı zamanda her türlü terörü ret etmek maksadıyla ortaya çıkmış bir hareketti. BBP’nin kuruluşuna vücut veren milli mutabakat metninde ve ilkelerde bu husus açıkça işlenmiş, bu ülke insanlarının ortak paydalarda bir araya gelmesi, her türlü şiddeti ret etmesi gerektiği vurgulanmıştı. Buna rağmen Yazıcıoğlu ve BBP Erhan Tüncel ile Yasin Hayal bahane edilerek odağa alındı. Hayal’in mahkeme çıkışında yaptığı gevezelikler, bazı yayın organları tarafından bir itiraf gibi değerlendirildi. Hiçbir militanın kendi örgütünü ele vermeyeceği gerçeği göz ardı edildi..

Şu bir gerçek ki, Siz ne kadar hassasiyet gösterirseniz gösterin, heyecanların hâkim olduğu gençliği tam olarak kontrol etmeniz mümkün değildir. Gençlik ve heyecanın olduğu yerde mutlaka bunu istismar etmek isteyen servislerde vardır. Yazıcıoğlu’nun bizim tarlayı bizden önce başkaları sürmüş sözü bu gerçeğin tabloluk çapta bir ifadesidir. Sağda solda Alperen ocaklarına gidip gelen gençler içinde şiddete bulaşanların çıkması mümkündür. Önemli olan kurumsal yapının buna cevaz vermemesidir. Yazıcıoğlu hiçbir zaman şiddete sıcak bakmadı ama Ülkücü kimliği yüzünden her zaman haksız isnatların muhatabı oldu. Dink cinayeti de onlardan biriydi. Bir kaç piyonun karıştığı olay çarpıtılarak, BBP’ye mal edilmek istendi. Ama bugün olay bütün çıplaklığı ile ne ve nerelerden beslendiğini ortaya koyuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi