Erişti nevbahar eyyamı..

Erişti nevbahar eyyamı..

Geçen gün tramvaydayım.. Eminönü’ne doğru gidiyorum.. Baktım ki sokaklarını yıllarca arşınladığımız Fatih’imizin bir güzel insanı karşımda duruyor.. Kısa bir hoşbeş.. Ardından da biraz serzeniş..
“Be Sami’ciğim.. Bu memlekette sadece siyaset mi var?.. Devamlı kavga eden, gürültü yapan, hayat biçimi çekişme olan insanlar mı var?.. Bu güzel ülke tüm nimetleriyle herkese yeter!.. Allah rızası için çiçekleri de yazın, kuşları da, böcekleri de yazın!.. Bakın bahar geldi.. Çiçekler açtı.. Çiçekleri Yaradan hatırına, çiçek kokulu yazılara imza atın!..”
Gülüştük!..
Gördüm ki arkadaşım dertlinin dertlisi.. Yazarız aslan kardeşim, dedim!.. Sen yeterki üzme kendini.. Dereden tepeden, şundan, bundan, derken, zaman geçti ve biz de menzile vardık.. Sonra da arkadaşımızdan ayrıldık..
Evet, bizim eskimeyen dostumuz haklı aslında!.. Gerginlik.. Zihin gürültüsü.. Stres.. Bu olumsuz figürlere fazlaca takılıp kalındığında sürmenaj yapar insanı.. Hatta zıvanadan da çıkartır.. Hele birde alışkanlık yaptı mı, gözler ne çiçek görür ne böcek!.. Halbuki aslolan; şevkatli, seviyeli ve sevimli olmaktır.. Böyle olabilmek için de insan ekseninin sevgiyle yoğrulmuş olması gerekir.. Söyleyen ne güzel söylemiş; “Sev Yaradılanı Yaradan’dan ötürü..”
Bakın nasıl da laf lafı açıyor.. İnsanların mümkün mertebe gezmeleri lazım, değerli okuyucularım!.. Gezen, dolaşan insan iyi projeksiyonlar yapar!.. Beyni açıktır.. Algılamaları kuvvetlidir.. Çeşitli insanlarla tanışır.. Değişik kültürlere şahit olur.. En önemlisi, kerametin sadece kendisinden menkul olmadığını anlar..
Değerli dostlarım, isterseniz şimdi de başka cümleler kuralım.. Şükürler olsun bahar aylarına ulaştık.. Bahar gelince insan kıpır kıpır oluyor.. Resmen bir değişime uğradığını hissediyor!..
Ve her bahar geldiğinde aklıma öncelikle Osmanlı bakiyesi olan “lale” çiçeği geliyor.. Ardından da lale devrinin ünlü şairi “Nedim” geliyor.. Ve de onun “Erişti Nevbahar Eyyamı” isimli meşhur şiiri.. O güzel sözleri merhum Arif Sami Toker “Nihavend” makamında bestelemiş ve ortaya bugün bile dillerden düşmeyen eser ortaya çıkmış..
Erişti nevbahar eyyamı, açıldı gül-ü gülşen
Çerağan vakti geldi lale-zarın didesi ruşen
Çemenler döndü ruy-i yare rengi lale vü gülden
Çerağan vakti geldi lale-zarın didesi ruşen
Evet dostlar, mümkün mertebe, güzel havalardan istifade edin.. Özellikle İstanbullu okuyucularıma sesleniyorum; şehrin her tarafını renklendiren laleleri yakından görün!.. Özellikle de laleleri güzeller güzeli Emirgan’da temaşa edin!..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbulumuzu lale bahçesine çevirdi..
Kutluyoruz kendilerini..
¥
MÜSİAD Sütlüce’deki Genel Merkezinde sadece üyelerinin katılımıyla 18. MÜSİAD Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi..
Genel kurul neticesinde yeni dönemde Yönetim Kurulu’nda görev alacak ve Yönetim Kurulu’ndan ayrılan isimler de belli oldu..
Biz de her zaman olduğu gibi MÜSİAD’ın o mesut gününde MÜSİAD’lı dostlarımızı yalnız bırakmadık.. Eski Başkanlardan Erol Yarar ve Dr. Ömer Bolat’ta Genel Başkan Ömer Cihad Vardan’ı bırakmadılar.. Hasbi bir şekilde birlik ve beraberlik fotoğrafları veriyor MÜSİAD yöneticileri.. Nazar değmesin!..
Türkiye’deki tüm şubeler, başkanları ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte İstanbul’a geldiler.. Hadi yeni başkanları anladık da eski şube başkanları da genel kurula sanki kendileri başkanlarmış gibi koşup gelmişler..
MÜSİAD’ın bereketi bu olsa gerek!..
Tüm MÜSİAD’lı dostlarımı en kalbi duygularımla tebrik ediyorum..
¥
Cuma akşamı İTO’nun organizasyonunda yapılan özel bir geceye şahit oldum.. Türkiye Gazetesi Genel Yayın Müdürü Nuh Albayrak kardeşimle birlikte, çok güzel, çok keyifli ve çok lezzetli dakikalar geçirdim..
Yemek uzmanı ve Türkiye Gazetesi’nin yemek kültürü yazarı Sevim Gökyıldız, “İstanbul’da 40 Yıllık 40 Lezzet Durağı” adlı çalışmasının ardından İstanbul’un Esnaf Lokantaları’nı da kitaplaştırmış.. İstanbul Ticaret Odası’nın ve başkan Dr. Murat Yalçıntaş’ın desteğiyle hazırlanan “İstanbul’un Esnaf Lokantaları” adlı kitabı inceleme imkanı bulduk.. Önce tanıtım töreni gerçekleşti ardından da kitaba konu olan yemekler misafirlere ikram edildi..
Esnaf lokantaları.. Bir zamanlar aziz İstanbul’umuzun hemen her köşesinde sıkça görülürdü.. Mesela, bizim tarihi Malta Çarşısı’nda benim hatırladığım 4-5 tane esnaf lokantası vardı.. Sonra, fast-food ve lahmacun kültürü egemenlik kurunca bu lokantaların adedinde azalma oldu.. Ama çok şükür ki bitmediler.. Ve bizler onlara sahip çıktıkça da yaşayacaklar.. Kısacası, iş bizde bitiyor..
Sevim Gökyıldız Hanımefendi gerçekten büyük emek vermiş.. Tarihe vesika olarak kalabilecek fevkalade bir kitap hazırlamış..
Kitapta yer alan lokantalar yemekleriyle de o akşam davetlilerin hem kalplerinde hem de midelerinde taht kurdular..
Kuzu gömleğine sarılmış kuş üzümlü ve fıstıklı iç pilavı bilir misiniz?.. Süt danasından yapılmış tas kebap?.. Ya arpacık soğanlı et yahnisi?.. Ya da sızma zeytinyağıyla yapılmış enginar.. Çalı fasulye ve yaprak sarma!..
Bu yemekler ve daha niceleri, çocukluğumun lezzetini aratmayacak biçimde o akşam İTO salonunda arz-ı endam ettiler..
Bir de Sevim Hanımın kitabında kimler yer almış?.. Bazılarını sizlerle paylaşayım..
Kadıköy-Yanyalı Fehmi Lokantası.. Beyoğlu-Ağa Lokantası.. Halıcıoğlu-Anadolu Lokantası.. Eminönü-Ankara Lokantası.. Harbiye-Arzu Restoran.. Beşiktaş-Balkan Lokantası.. Sirkeci-Battal Usta.. Beşiktaş-Bolu Et Lokantası.. Çemberlitaş-Bursa Gül Restoran.. Kumkapı-Doyuran Lokantası.. Eminönü-Ege Restoran.. Tophane-Fasuli Lokantası.. Kadıköy-Güler Osmanlı Mutfağı.. Galata-Güney Restoran.. Beyoğlu-Hacı Abdullah Lokantası.. Kapalıçarşı-Havuzlu Restoran.. Üsküdar-Kanaat Lokantası.. Fatih-Kömür Lokantası.. Süleymaniye-Ali Baba Kanaat Lokantası.. Üsküdar-Öz Bolu Lokantası.. Şişli-Pehlivan Lokantası.. Nuruosmaniye-Sefa Lokantası.. Çarşıkapı-Şar Lokantası.. Beşiktaş-Tarihi Hünkar Lokantası.. Nuruosmaniye-Tarihi Subaşı Lokantası.. Aksaray-Vatan Lokantası.. Tepebaşı-Şahin Lokantası.. Cihangir-Öz Konak Muhallebicisi..
Damak tadı arayan İstanbullu okuyucularım ve de yolu İstanbul’a düşüp lezzete önem veren diğer vilayetlerdeki kardeşlerim, bu lokantaları arşivinize kaydedin..
Gün gelir lazım olur..
Netice-i kelam; böyle lezzetli satırları yazmamıza vesile olan Sevim Gökyıldız Hanımefendi’ye teşekkürlerimi sunuyorum..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi