Darbelerle hesaplaşma fırsatı

Darbelerle hesaplaşma fırsatı

Bugüne kadar belgenin hep sahteliği, gerçekliği üzerine tartışmalar yapıldı.

Halbuki, belgenin ETÖ avukatlarından Serdar Öztürk’de yakalanmasının da irdelenmesi gerekiyor. Bu basit bir tesadüf değil. Belgeyi yazanların bunu ETÖ sanıklarına ulaştırmak istedikleri anlaşılıyor. Öztürk bir nevi kurye olarak kullanılmış. Asker kökenli olduğu için de belgeyi içeri ulaştırmak isteyenler en çok ona güvenmişler.

Bu durum akla belgenin mahiyeti kadar vahim başka bir ihtimali getiriyor. O da, belgeyi yazanlarla Ergenekon’cuların iş birliği içinde olduklarıdır..Belge içeri sokularak, ETÖ sanıklarına, direnin az kaldı mesajı verilmiş olabilir. Bunun başka izahı yoktur.

O zaman TSK bünyesinde ETÖ’cülerle kader birliği yapmış, TSK’nın kurumsal kimliğini kullanan bir gurubun varlığını kabul etmek gerekiyor. İşte üzerinde asıl durulması gereken budur.

Taraf gazetesinin yayını üzerinden on gün geçmesine rağmen hala belgenin sahteliği veya gerçekliği tespit edilemedi. Sanki bir güç tartışmaların tavsaması, herkesin deşarj olmasını bekliyor. Ondan sonra belgenin sahte olduğu tespit edildi denileceğine dair ciddi kuşkular var. Çünkü belgenin gerçek olduğunun tespiti halinde gerek Genelkurmay’ın gerekse hükümetin yapması gereken çok şey var.

Belge gerçek ise,altında imzası bulunan albay’ın derhal TSK’dan atılıp, meşru hükümeti ortadan kaldırmak, yani darbeye teşebbüsten yargıya teslim edilmesi gerekiyor. Ama bu durumda da başka bir problem ortaya çıkıyor. Eğer o albay bu belgeyi –emir komuta- zinciri içinde hazırlamışsa,niçin sadece ben diyip, gerçeği ikrar ederek, diğer sorumluları ifşa etme ihtimali var. Bu ihtimal icabında ipin ucunun en üst noktaya kadar gitmesi demek. Genelkurmay’ın ipe un sermesinin, tansiyonu düşürmeyse çalışmasının sebebi bu olabilir.

İlker Başbuğ, TSK’da demokrasi düşmanları ba-rı-na-maz diyor. Bize düşen bu beyanı bir taahhüt olarak kabul edip, doğruluğuna inanmaktır. Bu sözün gereği belge ile uzaktan yakından ilgisi, ilişkisi olan personelin tamamının TSK ile ilişkisini kesip yargıya teslim etmektir. Bundan sarf-ı nazar etmek, belge ile irtibatı olanların birkaç kişi ile sınırlı olmaması ve belgenin askeri hiyerarşi içinde hazırlanmış olması demektir.

Belge ile alakası olmayan kişi, sorumluları cezalandırmada yavaş davranmaz. Ucunun kendisine dokunacağından korkmaz.Derhal gereğini yapar.Aradan on gün geçmesine rağmen daha hala ismi geçenlerin üzerine gidilememesi olayın hangi boyutlarda ve sınırlarda tutulacağına, kimlerin kimleri kurtarmak için feda edileceğine karar verilemediğinden veya kurbanların buna yanaşmamasından olabilir. Öyle veya böyle kamu vicdanında belgenin sahihliği ile ilgili belli bir kanaat oluşmuştur.Bu kanaatin aksini ispat etmek veya bu kanaati izale etmek TSK ve Genelkurmay’ın bundan sonraki duruşuna bağlıdır.En haklı eleştirilere TSK düşmanları diye mukabele ederek artık zevahiri kurtarmak mümkün değil.

Belgenin münferit bir çalışma olmaması halinde ise görev hükümete düşecektir. Bu durumda Türk demokrasisi darbecileri cezalandırıp, darbelerle hesaplaşarak sınıf atlayabilir. Darbelere karşı olanların önüne tarihi bir fırsat çıkmıştır. Darbeciler her zaman suçüstü yakalanmazlar; bu fırsat heba edilmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi