2. Dönem sendromu..

2. Dönem sendromu..

Hükümetlerin ilk dönemleri genellikle iyi geçer.. Projeler, tasarımlar, düşünceler, hiç vakit geçirilmeden hayata geçirilir.. Geçirilemese bile gayretinde bulunulur.. Bu söylediklerim özellikle tek başına iktidarlarda görülür..
İkinci dönem geldiğinde ise ne hikmetse ipe un serilir.. Eski heyecan, eski iştiyak kalmaz.. Kalsa da, bazı sülük tabiatlı mikserler ortaya çıkar ve işi karıştırır..
Sonra?.
Çöküş dönemi başlar..
Kabinenin Bakanları kerametin kendilerinden menkul olduğuna inanırlar.. Üst düzey bürokratlar kendilerini süpermen zannederler.. Yaptıkları her işin millet menfaatine olduğunu sanırlar.
Acaba öyle midir?..
Evet değerli dostlarım; başlıkta belirttiğim gibi ikinci dönem tehlikelidir..
Bu dönemlerde asla iktidar partisinden olmayıp ancak iktidarın yanı başından ayrılmayan, iktidar sevdalısı fotoğrafı veren, bir sürü de “avanta lavanta taifesi” çıkar ortaya!.. Bunların kiminin kartvizitinde müteahhit yazar.. Kimi sanayicidir.. Kimi de hiçbir iş yapmayan rantiyeci iş takipçileridir..
Rahmetli babam Sabri Özey sık sık söylerdi.. “Adnan Menderes merhumun iktidarı da böyle kişiler yüzünden son bulmuştu” derdi.. İlk dönem korkunç bir çalışma!.. Milletin menfaati doğrultusunda yapılan pek çok hayırlı iş.. Ama ikinci dönemde rahatlıktan ve tek adamlıktan dolayı gevşeme ve mayışma!.. Ayrıca da içten içe kaynama!.. Ardından da demokrasi dışına taşan kimselerin sahaya girmeleri..
Yine bakın Süleyman Demirel’in devri saltanatına.. Aynı görüntüler çıkar önünüze.. İlk dönem kalkınma hareketi, ardından düşüş..
Turgut Özal rahmetli de aynı.. Hatırlayın o yılları.. Milletin önünü açan bir sürü karar.. Sonra da ikinci dönem gelen tökezleme.. Ve bitiş..
Bu fotoğraf, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tüm gayretlerine rağmen şu anki iktidarda da görülüyor..
Yapılan onca pozitif hareket.. Atılan doğru ya da doğruya yakın adımlar.. Bir yandan da milletin canını sıkan ekonomik bozukluk.
Ergenekon olayında milletçe tasvip gören seyr-ü sefer, sağlıkta alınan devrim mahiyetinde atılımlar ve yine bazı alanlarda yakalanan doğrular, halkımız tarafından nasıl benimsendiyse, ekonomi alanındaki yavaşlık ve refahın özellikle gariban çevrelere yansıtılamaması bu hükümetin yumuşak karnı oldu.. 0lmaya da devam ediyor..
Tabii önemli bir realiteyi de görmeden edemeyiz..
Eğer bu parti istenilen performansı hâlâ gösteremiyorsa takoz koyanları da teşhir etmek gerekir..
Yıllardır sağ tandanslı bilinen, hatta iman noktasında kemale ermiş olarak görünen birtakım kişiler!.. Sırf bu partiye olan hınçlarından, siyasi çekememezliklerinden dolayı ellerini ovuşturanlar!.. Bir başka ifadeyle, hırslarını akıllarının önüne geçirenler!..
Peki hırsları akıllarının önünde giden başkaları var mı?..
Sürüyle!..
Ulusalcılar!.. Ergenekoncular!.. CHP’liler!.. Aşırı solcular!.. Edirne’den ötesini görmemiş kavmiyetçiler!.. Parayı indirip büyük işadamı olan eski Marksistler!.. AK Parti’ye rey veren insanları göbeğini kaşıyan kıllı insanlar diye hakir gören yazarlar!.. Çağa entegre olamayan ve çoğu bilgisayar bile kullanamayan ADD’ciler!.. Kendilerini Cumhuriyet Kadını olarak ifade eden konkenci kokanalar!.. AK Parti’yi kendi bahçelerine kaçak bina dikenler olarak nitelendiren eski tüfekler!.. Dağdaki çobanla kendisini bir tutmak istemeyen sarışın civcivler!.. Ve daha neler, neler!..
Hepsinin ortak özelliği; ikinci iktidar dönemini yaşayan ve buraya gelene kadar da 2’si genel, 2’si yerel, girdiği seçimlerde milletin yarısına yakının oylarını almış olan AK Parti’ye düşman olmaları..
Bütün bunlara rağmen AK Parti de kendi kendine “harakiri” yapmamalıdır..
Karşı cephenin aktörleri bu şekilde diye kendisini “bulunmaz Bursa kumaşı” sanmamalıdır.. Ve kendisini 4 seçimde de destekleyen özellikle orta gelirli yığınları mutlu etmenin yollarını aramalıdır..
Mesela olumsuz bir patinaj..
Emeklilere reva görülen 11 liralık artış..
Komedi gibi..
Hiç verilmese daha uygun olurdu..
Emekli dediğimiz kim?.. Çalışma gücünü büyük oranda kaybetmiş kişiler.. Hadi genç yaşta emekli kervanına katılanları bir kenara bırakalım, ama çoğunluğunu güçsüz ihtiyarlar temsil ediyor..
Ve bu çilekeş insanlar çocuklara verilen bayram harçlığından bile az bir parayla adeta ödüllendiriliyor(!)..
Bu kişiler yine de hamiyetliler.. “Allah devlete zeval vermesin” diyecek kadar da vefalılar..
Ancak; güneş çarığı, çarık da ayağı sıkıyor..
Dar gelirli bu insanlardan son günlerde epeyce şikâyet aldım..
“Ne olacak bizim halimiz” diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor..
Hükümet yetkilileri bu insanları en kısa yoldan onore etmelidirler.. Nasıl olsa sesleri sedaları çıkmıyor diye 10-15 lira gibi komik rakamlarla dalga geçer bir tavır içine girmemelidirler..
“Ne yapalım, kaynak bulamıyoruz, şu kadar para verirsek dengeler bozulur, mali disiplinden kopulur” gibi gerekçelerin de bana göre hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur!..
Bu hükümetin işbaşına gelmesinde garibin gurebanın oylarıyla birlikte emekli kesimin de duaları var..
Bunları görmeyen varsa şayet, onlara şöyle seslenebiliriz;
“Garibin ahı indirir Şahı”..
¥
TAZİYE: Muş eşrafından işadamı Hacı Sururi Kale’nin babası Hacı Selim Kale’nin vefatını teessürle öğrendim..
Merhuma Allah’tan(cc) rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum..
¥
TAZİYE: Beşiktaş’ın efsane kaptanlarından, spor yazarı Vedat Okyar’ın vefat haberini teessürle öğrendim. Merhum Vedat Okyar’a Allah’tan rahmet, yakınlarına sabr-I cemil niyaz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi