Açılım hovardaları ve tersine dönme sinyali veren süreç

Açılım hovardaları ve tersine dönme sinyali veren süreç

Silopi’de DTP'nin açılım sürecini baltalamak için yaptığı gösteriden sonra çeşitli illerde Ülkü ocaklarının tertiplediği mitingler yapıldı. Bazı illerde Öcalan posterleri yakılarak, demokratik açılımın Türkiye’yi parçalama provasına dönüştürülmesi protesto edildi.

Bir milliyetçilik mutlaka karşı Milliyetçiliği de tahrik eder.

Üç-Beş militanın teslimini şova çevirirseniz, birileri bunu kimliğine tecavüz olarak algılar, karşı tepkiler gösterir.

DTP nin bu tepkileri hesap ederek hatta arzulayarak Silopi mitingini organize ettiğini düşünüyorum. Tepkileri ne kadar harekete geçirirseniz o kadar istismar edeceğiniz alan olur.DTP de Dünya’ya bu mesajı vermek için özellikle kışkırtıcı bir dil kullandı.

İşin bu noktaya varacağı, AKP iktidarının ipin ucunu tutuşundaki gevşeklikten belliydi.Ortaya bir açılım çerçevesi konulmadı, nelerin yapılacağı söylenmedi, gelenlerin teslimini örgüt propagandasına çevirmemeleri için hiçbir tedbir alınmadı, neticede bütünleştirme operasyonu toplumu bölme ameliyesine çevrildi. Bunda bazı yazarların da büyük vebali var. DTP'nin bile telafuz etmekten kaçındığı talepleri içeren yazılar yazdılar. Apo’ya paşalık rütbesi verilmesini isteyecek kadar toplumu rencide eden, milliyetçilik duygularını kışkırtan yayınlar yaptılar. Türköne onca eleştiri ve tepkiye rağmen aynı provakatif üslubunu sürdürmeye, alakası olmayan tarihi olaylardan örnekler vererek kendini haklılaştırmaya devam etti. Biriken öfkeler netice de sokağa taştı.

Halbuki bir kucaklaşma, bütünleştirme hamlesi yapılacaksa bu hiç kimseyi incitmeyen bir strateji çizilerek yapılabilirdi. Teslim olanlar Kuzey Irak’da gürültüsüz patırtısız alınıp, yargı önüne çıkarılabilirlerdi. Hükümetin aşırı istekliliği, DTP-PKK çizgisine her türlü pervasızlığı yapma imkanı vermiştir.

Olayların bu noktaya varması açılımın hedefinden ne kadar uzaklaştığını, gayesinin tersine döndüğünü gösteriyor. Hükümet terör örgütünün yönlendirdiği DTP'nin bir parti gibi davranacağını sanarak yanılgıya düşmüştür. Örgüt kültürü ötekini zor durumda bırakma, alt etme, yenme,aşağılama düşüncesi üzerine kurulmuştur. Örgüt kültüründe nezaket, incelik, başkalarını koruma, gibi insani hassasiyetler olamaz. Çünkü örgü, düşmanı yenmek, yok etmek için vardır, teslim olurken de, ölürken de, kaçarken de militan için önemli olan karşı tarafa zarar vermektir. Silopi’deki gösteriler bu kültürün tabii bir neticesidir.

Bundan sonra ne olacak? Örgüt dağ kadrosunda olmayan birkaç kişiyi daha teslim edip aynı gösteriyi yapmaya çalışacak, muhtemelen hükümet de buna izin vermeyecektir. Gerçi daha şimdiden PKK sever bazı yazarlar ne var bunda, bağırsalar da, çağırsalar da sonunda teslim oluyorlar diye hükümetin basiretini bağlamaya çalışıyor. Devlet kin gütmez, intikam almaz ayakları ile, büyük tarihçi, siyaset bilimci, yorumcu şucu, bucu havalarında telkinde bulunuyorlar. AKP hükümeti sırtında küfe taşımayan açılım hovardası bu yazarlara aldanmamalıdır. Daha dengeli, toplumun hassasiyetlerine daha duyarlı bir şekilde süreci yönetmeli, açılımın DTP ile bu hovarda yazar çizer takımının elinde tersine dönmemesi için daha dikkatli olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi