Katsayı ve Genelkurmay

Katsayı ve Genelkurmay

Siyasi bir mesele Askeri ilgilendirmemeli değil mi? Ama ilgilendiriyor.
YÖK’ün 21 Temmuz’da aldığı eşit kat sayı kararı Genel kurmay istihbarat dairesi başkanlığı tarafından yakın takibe alınmış. Hazırlanan belgede önceki uygulamanın İmam Hatiplerin önünü kesmeye matuf olduğu itiraf edildikten sonra, yeni uygulamanın ülke güvenliğini tehlikeye düşüreceği belirtilmiş..
Nasıl bir ülkeysek insanlarımızın huzuruna, mutluluğuna, hatta refahına hizmet eden her şey bazıları tarafından tehlike olarak algılanıyor.
Mümkün olsa, Türkiye’yi bir hapishaneye çevirip, herkesin ağzına fermuar vuracaklar. Konuşmak bile bu ülkede yerine göre en büyük tehdittir.
Peki bunları kim yapıyor,daha birkaç ay önce başında TSK peygamber Ocağı’dır diyen bir Genel kurmay başkanının bulunduğu Askeri bürokrasi yapıyor.
Siyasete karışanı bu kurumda barındırmam diye kararlılığını heceleme yoluyla belirten bir komutanın başındaki müessese yapıyor.
Aslında katsayı rezaleti askerin millete hediyesidir. 28 Şubat’ta peygamber ocağının biricik meselesi, Peygamber kokusu gelen her şeyi yok etmekti.Onun için katsayı eşitsizliği getirildi, onun için ilk öğretim 8 yıla çıkarıldı, onun için Kuran Kurslarının önüne ilk okulu bitirme engeli konuldu, onun için başörtüsü yasağı ile Üniversiteler hapishaneye çevrildi, onun için bir hükümet son derece ahlaksızca metotlarla düşürüldü. Ortaya çıkan son belgeler bazı askerlerin askerlik mesleği dışında her işi yaptıklarını gösteriyor. Dindarları takip etmekten, hükümeti devirmek için Bizans entrikası yapmaktan PKK akıllarına bile gelmemiş. Bugün PKK bu kadar şımarmışsa, onu yok etmekle görevli olanların görevlerini hakkıyla yapmamalarından, bizi yenemiyorlar öz güvenini onlara kazandırmış olmalarındandır. Bülent Arınç bir ara iyi ki savaşa girmemişiz demişti de kıyamet kopmuştu. Siyasete bu kadar giren bir Askeri bürokrasi hangi savaştan alnının akıyla çıkabilir?
Milleti uğraştıran, siyaset kurumunun ayaklarına dolanan hangi problemle karşılaşsanız, altında mutlaka darbeci askerler çıkıyor. Milletin ciğerine saplanan her ihanet hançerinde mutlaka darbecilerin eli var. Eskiden Fetvayı Şeyh-ül İslam’lar verirdi, şimdi fetvayı yüksek Yargı veriyor. El ele,kol kola ülkeyi felakete götürüyorlar.
Bu ihanet oyununun bitmesi toplumun şuuruna bağlıdır. Sadece siyasetçilerin dirayeti bu kangrenleşmiş problemi çözmeye yetmez. Milletçe bu ihanet şebekelerinin karşısına dikilmek hem bir iman hem de bir vatan borcudur. Kimse kimsenin efendisi değildir. Milletin ırzını, namusunu, vatanını korumakla mükellef olanlar işi gücü bırakıp milletin inançlarıyla uğraşamazlar. 28 Şubat’tan beri arkasında darbecilerin bulunduğu tüm düzenlemelerin hedefi bu milletin inançları, dolayısıyla bizzat kendisidir. Bir millet kanıyla, canıyla beslediği Askerler tarafından yok edilmeye çalışılıyor. Buna en başta askerlik mesleğine saygısı olan, üniformasını milleti için taşıyan askerlerin karşı çıkması gerekir. Milletin inançlarını hedef alan her hamle, dönüp dolaşıp askerin itibarını vurmaktadır. Kimse Ordu’nun peygamber ocağı olmasını beklemiyor, öyle olmadığını da biliyor zaten. Asker görevini yapsın, içindeki demokrasi düşmanlarını temizlesin yeter. Yoksa bunu bu millet er geç yapacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi