HSYK ve hükümet

HSYK ve hükümet

Hükümetin ne zaman başı sıkışsa Medya’ya sığınıyor. Bir kaç gündür HSYK ile ilgili haberlerin medyaya taşınmasının anlamı bu.Yaz kararnamesinde tıkanan yargı, güçlü bir medya desteği ile aşılabilmişti. Bazı üyelerin Ergenekon savcılarını değiştirme taleplerine yönelik haberler medya’ya düşünce kamuoyu ayağa kalkmış,HSYK üyeleri geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Şimdi aynı kriz, güz kararnamesinde yaşanıyor.
Hükümet aynı filmi ikinci kez bize seyrettiriyor.
Halbuki yaz kararnamesinde yaşananların hükümetin kulağına küpe olması gerekirdi.
HSYK nun yapısını,seçim usulünü,sayısını değiştirmek için ele geçmez bir gerekçe olması gerekirdi.Hükümet yaşanan krize rağmen 6 ay boyunca oturup beklemeyi,ikinci defa aynı krize çanak tutmayı tercih etti.
Hani HSYK nun yapısı değiştirilecekti.
Hani Yargı reformu yapılacak, Yargı her türlü ideolojik düşünceye karşı tarafsızlaştırılacaktı. Bunların hiç biri yapılmadı. Yumurta kapıya dayanıncaya kadar susup, işler içinden çıkılmaz hale gelince işi medyaya havale ederek yardım beklemek doğru bir davranış değil.
Yargı’da yıllarca nasıl bir sol ideolojik(hatta mezhepçi) kadrolaşmanın yapıldığını herkes biliyor. Yargı reformu için ayrı bir meşruiyet gerekçesine ihtiyaç yok.Her şey ortada.Danıştay’ın bazı kararlarının mercek altına alınıp incelenmesi bile hukukun nasıl ikinci, üçüncü plana itildiğini göstermeye kafidir.
Her kararname döneminde millete bağırsak düğümlenmesine benzer krizler yaşatarak –HSYK nun- yapısını, konumunu teşhir etmek, gereği yapılmadığı müddetçe hiç bir anlam ifade etmiyor. Bir HSYK üyesinin, bir Ergenekon sanığı ile sıra dışı dostluğu ortaya çıkmadı mı? Kent otel toplantılarına katıldığını aynı kişi kendi ağzından ikrar etmedi mi? O toplantılara katıldığı için yargılanan onlarca insan var. Yaz kararnamesinde HSYK nın ETÖ davasının gidişatına tesir edecek değişiklikler için gösterdiği çaba , gazetelere, TV lere yansıyan açıklamalar hala arşivlerde duruyor. Bütün bunlar Yargı’ya neşter vurmak için kafi değil mi?
Yaz kararnamesinden sonra hükümet bir taslak hazırlamış,ilgili kurumlara göndererek görüş ve önerilerini almaya çalışmıştı. Aradan aylar geçti çıt yok.Taslak hazırlamak marifet değil, önemli olan bunları realize etmek, icaplarını yerine getirmektir.
Her kararname dönemini bu orta oyunu ile geçiremeyiz.
Bir yara her gün deşilirse kanser olur, tedavisi zorlaşır. Hükümet bir çok konuda iyi işler yaptı. Ama hala darbelere yol açan, sistemin demokratikleşmesine engel olan kurumlara, yapılara dokunamadı.Millete ait kurumları siyasallaştırarak amacı dışına çıkaranlara ilişemedi.Hukuk devletine giden yol onu uygulayacak olanları tarafsızlaştırmaktan geçer.Bugün sorun halini almış bir çok meselenin çözümü Yargı’da tıkanıyor. ETÖ davasını sulandırmaya, yakalanan silahları çat pat tabancası gibi göstermeye çalışan, akla ziyan kararlarla yargılamanın gidişatını değiştirmeye çalışan bir çok hukukçu var.Hakim veya savcı kimliği ile siyaset olmaz.Yıllarca solculukla Yargıçlık bir arada yürütüldü.Artık Türkiye aynı filmi görmemeli.Solun Yargıçlığı,sağın yargıçlığı dönemi kapanmalıdır Bunun için güçlü bir iradeye ihtiyaç var.Hükümet her kararname döneminde olayı medyaya düşürerek geçici çözümlerle iktifa edeceğine,yaraya neşteri vurmalıdır.Bunun için yeterli meşruiyet zemini de,
Gerekli toplumsal destek de vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi